22 Ağustos 2015 Cumartesi

Cihadla savaş, doğrudan Allah ve Resul’ünledir!

Cihadı, kendi dinleri ve uygarlıkları için büyük bir şer gören haçlı-siyonist güçler, hedeflerinde muvaffak olabilmek için İslam kimlikli iktidarları öyle satın almışlar ki, hayvanlarda dahi rastlanabilmesi mümkün olmayacak bir başkalaşıma uğratarak batılla uyum haline getirip kendilerine kul yapmışlardır. 
  
Allah’ın vahiyle indirdiği İslam’ı değil, Batı’nın dayattığı nefsanî kurallar dâhilindeki bir dini yol edinmelerinden Müslümanlık yerine münafıklık yahut fasıklık öyle yayılıp hâkim olmuş ki, batıla karşı hakkı egemen kılmaya çalışan direnişçi cihad ehli av haline gelmiştir. 

Geçmişte haçlı birlikleri sadece Hıristiyanlardan oluşup Müslümanlara karşı yapılırken, günümüzde sözde Müslümanlarında haçlı saflarında yer alıp Allah’ın erleriyle savaşabilmeleri, İslam’ın nasıl manipüle edildiğini ortaya koymaktadır.

Kur’an’i Müslümanlığı sapıklık; cihadı cehalet; İslam dışı; vahşilik; insanlık aleyhtarlığı; barış karşıtlığı; teröristlik; bozgunculuk; eşkıyalık; kasaplık; cehennemlik; hak ve adalet düşmanlığı olarak angaje eden İslam görünümlü dini ve siyasi çevreler, peygamberi ve rivayet ettikleri sözde hadisleri Allah ve ayetlerinin önüne geçirerek, cihad karşıtı öyle hümanist bir Allah ve peygamber algısını meşrulaştırmışlar ki, Allah’ın indirdiği açık ve seçik ayetler, peygamber efendimize isnat ettikleri hurafelerle dolaylı olarak yok sayılmış, böylece cihadın ve İslami Hareketin şer olduğu fetvası verilerek, sinsice hak ile batıl özdeşleştirilebilmiştir. 

Allah yolunda küfre karşı mücadele veren IŞİD şöhretli cihad ehlinin Müslümanları katlettiği ve zulmettiği iddiasının nasıl yalan ve iftira olduğu, azgın kâfirlerden çok daha tehlikeli olan münafıklık ve fasıklığın örtbas edilebilmesi içindir. Çünkü vahiy ve cihad karşıtı batılla ittifak içindeki sözde Müslümanların tamamı münafık ve fasık olduklarından, kendilerini kamufle edebilmek için başkaca bir alternatifleri bulunmamaktadır. Ki, Allah Resulü; “Münafık, kâfirden yetmiş kez daha tehlikelidir” buyurmuştur.
          
Asıl Müslümanları katleden, dışlayan, hor ve hakir bulan, aşağılayan, sınırları içine dahi sokmayan, gördükleri yerde tutuklayan, beraberliklerini engelleyen, teröristlikle yaftalayan, yaşama hakkı tanımayan, yanlarında ve çevrelerinde görmek istemeyen, kendileri ile birlikte anılmasını hakaret sayan, gölgelerinden bile yaban eşeğin aslandan ürküp kaçması misali korkarak kaçan, şeriat düşmanlığı yapan, tehdit ve tehlike gören bizatihi kendileridirler. Ya onların istediği gibi Müslüman kimlikli münafık veya fasık olacaksın ya da katli meşru terörist bir düşman!

Bu sebeple münafık ya da fasık oluşlarından İslam düşmanlarıyla dostluk ve müttefiklik kurarak rızalarına kavuşmak suretiyle yardım ve destek görenlerin ağızlarından dökülen Allah ve Resul kelamı, Kur’an’a duydukları saygı ve iman ettiklerine dair sözleri hatta namaz kılıp oruç tutarak yaptıkları ibadetler, tıpkı Young Deneyi’ndeki yarım bardak suya sokulan kalemin kırık görüntüsü misali asla yanıltmamalıdır. Çünkü onlar, cihad ehline karşı olmakla Allah ve Resulü’ne savaş açmışlardır.

Hem ALLAH’ın indirdiği buyruklara karşı çeşitli mazeretler uydurarak, hurafelere sığınarak veya ayetleri eğip bükerek batıllığa baş koyacaklar; hem de Allah’a, Resulüne, Kur’an’a inandım ve iman ettim diyecekler!  

"Allah'a ve Peygamber'e inandık ve itaat ettik" diyorlar; ondan sonra da içlerinden bir gurup yüz çeviriyor. Bunlar inanmış değillerdir.” Nur 47

Allah’ın mutlak yardım, destek ve vekilliğine güvenmeyip uğruna yapılan cihaddan zarar görecekleri, küfrün gazabına uğrama kaygısı taşıyarak, medet umdukları batıl güçler yanında yer almak suretiyle izzet ve itibar görecekleri sanısıyla apaçık şirk koşan İslami kimlikler, asıl Müslümanların savaşması zaruri olan düşmanlardır. Haçlı-siyonist güçlerin fitnesi Müslümanlar üzerinde etki yapmaz ama münafık ve fasıkların fitneleri iman etmiş tek bir Müslüman bırakmamacasına İslam âlemini öyle tarumar eder ki, batıl güçlerin kolayca zafere ulaşmalarını sağlar ve bu sayede Müslüman toplumlar esaret altındadırlar.  Dolayısıyla cihad ehlinin sözde Müslümanları öldürdüğü yahut cezalandırdığı söylemler, onların Müslüman değil, Allah, Resulüne ve Kur’an’a ihanet etmiş münafık ve fasıklar olmalarındandır.

Unutulmamalıdır ki, vatana, devlete ve millete ihanet edenler, vatandaş olmaları dikkate alınmaksızın nasıl en ağır cezalara çarptırılıyor ve savaş meşru sayılabiliniyorsa, İslam’a ihanet edenlerinde cezaya müstahakları kaçınılmazdır. Ki, bir devlet başkanı yahut bir devlet yetkilisine yapılan hakaret veya saldırının müeyyidesi oluyor da, Allah ve Resulüne girişilenlerin karşılığı olmayacak mı?

“Sadece Allah bize yeter” diyen Müslüman’dır. Allah ile birlikte bir başkasına ya da doğrudan beşeri bir güce bel bağlayıp yeterlilik ve güven arayan ise ya müşrik ya münafık ya da fasıktır!

“Siz Allah’ın emirlerini muhafaza edin ki, Allah’da sizi muhafaza etsin.” Hz. Muhammed (s.a.v)

Dolayısıyla tüm insanlar Müslümanlara zarar vermek için bir araya toplansalar dahi Allah’ın dilediğinden fazlasını yapamazlar. Akidesi, “Allah’ın dilediği ne ise o gerçekleşir. O neyi dilemediyse de gerçekleşmez” olmayanlar, Müslümanlıkla şereflenmemiş münafık ve fasıklardır!   
İslam olmanın yegâne şartı, Allah’ın dinini yani Allah’a kulluğu yeryüzünde egemen kılabilmek için batılla savaştır. Hiçbir gerekçe batıla hükümranlık hakkı tanımaz, arzu ve isteklerine boyun eğmeye geçit vermez, çizdikleri yolda gitmeye olurluluk vermez! Eğer Allah’tan daha güçlü, iradeli ve yaptırım sahibi iseler, buyurun! O zaman da İslam’ım yahut Müslüman’ım diyemezsiniz!

“Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (Küfre) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür.” Enfal 39

De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” Tevbe 24

“Yoksa Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?” Al-i İmran 142

Hiç yorum yok: