3 Kasım 2014 Pazartesi

Mehdi ve Dabbe'tül Arz…



Kur’an’da bildirilmemiş Mehdi ile Kur’an’da haber verilmiş Dabbe’tül Arz adlı canlıya olan İslam âleminin ilgileri; Kur’an dışı efsane, hurafe ve uydurulmuş sözde hadislere nasıl rağbet edildiğini ve Kur’an’dan çıkılarak sapıklığa düşüldüğünü kanıtlamaktadır.

Allah Resulü, kendisine vahiyle bildirilip haber verilmemiş hiçbir konuda herhangi bir sözü mümkün değilse de, Mehdi misali birçok konuda zatına isnat edilen yalan ve iftiralarla anıldığı ve reverans gösterildiği malumdur. Bu sebeple; “Bana nispet edilen sözü Kur’an ile karşılaştırınız, Kitabullah’a muvafık ise benimdir, ben söylemişimdir” buyurarak müminleri uyarmıştır.
     
Herkes Mehdi’nin çıkacağı abartısını bilir ama kimse “Dabbe’tül Arzın” çıkacağı konusunda bihaberdir. Çünkü müminlere Kur’an bilgisi değil hurafeler öğretilmektedir.

Efsaneye göre; ahir zamanda Mehdi adında bir insan çıkacakmış, dünyayı kötülüklerden arındırıp insanoğlunun hidayete ulaşmasına vesile olacakmış, yeryüzünde iman etmemiş hiç kimse kalmayacakmış ve İslam’ın dünyaya hâkim olmasını gerçekleştirecekmiş. İfade edilen Mehdi’nin peygamberler üstü bir varlık hatta Allah olduğu üstü kapalı olarak anlatılır. Son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v)’e dahi verilmeyen güç ve yetkinin, Allah’a ortak koşarcasına Mehdi denen insana yaraşık görülmesi apaçık bir küfürdür. 

(Resulüm!) Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin; bilakis, Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir.” Kasas 56

Peki, mitolojik kahraman Mehdi efsanesi nereye dayanmaktadır?

Günümüz itibariyle Mehdi inancı, Şiiliğin iman esaslarındadır. Tarihsel olarak ise, kökeni Mecusilik gibi Fars inançlarına dayanmasıyla birlikte yahudi-hıristiyan geleneğindeki “Mesih” öğretisi de sapkınlığı tetiklemiştir. Mecusi inancı çok eskiye dayandığı için, Mesih inancını geliştiren yahudilerin de, Babil sürgünü zamanında dönemin etkin dini Mazdeizm’in tesiri altında kalmışlardır. Dolayısıyla nereden ve hangi açıdan bakılsa da, Mehdi inancı bir küfürdür ve İslam’a sokulmak istenen ortak koşucu bir zehirdir. Unutulmamalıdır ki, yönetip yönlendiren ve Mutlak İradesi’yle dilediğini yapan Allah’tır, seçtiği veya seçeceği araçların hiçbir önemi, yaptırımı ve etkinliği bulunmamaktadır. O, ‘ol’ derse her şey olur, bu sebeple aracıların iradelerince hiçbir müeyyideleri yoktur! 
     
“De ki: Doğrusu ben size ne zarar verme ne de fayda sağlama gücüne sahibim.” Cin 21

Aslında Mehdi denen sapkın inancın küfür olduğu apaçık ortada ama kör, sağır ve mühürlü olanlar kavrayamamaktadırlar. Ki, onlar, Mehdi’nin geleceğini bekleyerek kurtulacakları umudu içinde şeytana kendilerini öyle kul edinmişlerdir ki, güya iman ettikleri Allah yokmuş, kurtarıcı yahut kötülükleri engelleyici değilmiş gibi tanrıları Mehdi’nin kendilerini kayıracağı ütopyasına kapılmışlardır. Kime karşı; haksızlık ve adaletsizlik yapan (hâşâ) Allah’a karşı olmalı ki, Allah’tan başka bir hidayet verici ve kurtarıcı beklemektedirler.

Mehdilik inancındaki deccal ve süfyan gibi mitlerin çıkacağı iddialarının tamamı yalan ve hurafedir. Mehdi mi arıyorsun; kim Allah’ın hükümlerini yeryüzünde hâkim kılabilmek için küfre karşı cihad yapıyor ise, işte Mehdi o ve onlardır. Deccal ve süfyan mı arıyorsun; her kim Allah ve Resulüne karşı savaşıp hükümlerine itaat etmeyerek asilikte sınır tanımıyor ise, işte deccal ya da süfyan o ve onlardır. Ama derdin yahut amacın başkaysa, sakın ha merak etme, yakında ona da kavuşursun hatta şeytanın temsilcisi olmandan o’sundur. 
     
 O söz başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir dabbe (mahlûk) çıkarırız da, bu onlara insanların ayetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler.” Neml 82
O mahlûkun ne ve nasıl olduğunu Allah bildirmemiştir. Lakin Allah Resulüne isnat edilen rivayetlere göre Dabbe’tül Arz:

Ahir zamanda insanların fesadı ve Allah’ın emirlerini terk ederek vahyi değiştirdikleri sırada bir canlı çıkarılacak. Bu canlının adı “Dabbe’tül Arz” olup, uzak bir çöldeki toprağın altından çıkacak. Dabbe’tül Arz, çöldeki bir yarıktan kısrağın koşması misali çıkacak; üç günde üçte biri dahi çıkmış olmayacaktır. İnsanlarla konuşacak; herkes onu işitecek; hamile kadınlar günleri dolmadan önce doğuracak; tatlı sular tuzlu sulara dönüşecek; dostlar birbirlerine düşman olacak; hikmet yıkılacak ve ilim kaldırılacaktır. Yeryüzü, kendisini takip eden şeyle konuşacak. İşte o zamanda insanlar, erişemeyecekleri şeyleri umup; nail olamayacakları şeyleri isteyeceklerdir. O öyle bir canlıdır ki, iki boynuzunun arası, bir atlı için bir fersahlık yoldur. Onun tavuk telekleri gibi telekleri, sarı tüyleri, tırnağı ve sakalı vardır. Soylu bir atın koşması gibi üç gün çıkmaya devam edecek de, henüz üçte biri bile çıkmış olmayacaktır. Onun başı öküz başı, gözü domuz gözü, kulağı fil kulağı, boynuzu dağ keçisi boynuzu, boynu devekuşu boynu, göğsü aslan göğsü, rengi kaplan rengi, böğrü kedi böğrü, kuyruğu koç kuyruğu, ayakları deve ayakları gibidir. Her iki mafsal arası iki kulaçtır. Onunla beraber Hz. Musa (s.a)’ın asası ve Hz. Süleyman (a.s)’ın yüzüğü de çıkacaktır. Hiçbir mümin bırakmaksızın yüzlerine Hz. Musa’nın asasıyla dokunacak ve onların yüzünde beyaz bir nokta oluşacak, bu nokta yayılıp sonunda bütün yüzü bembeyaz kılacaktır. Hiçbir kâfir bırakmayıp yüzlerine Hz. Süleyman’ın yüzüğü ile dokunacak ve siyah bir nokta oluşacak, bu nokta yayılıp bütün yüzünü simsiyah kılacaktır. O kadar ki, insanlar çarşılarda, “Ey mümin şu kaça; ey kâfir şu kaça” diye alışveriş yapacaklar. Hatta bir aile, sofralarının başına oturduklarında, kimin mümin kimin kâfir olduğunu bilip tanıyacaktır. Sonra Dabbe’tül Arz onlara; “Ey filanca kişi, sana müjdeler olsun, sen cennet ehlindensin; ey filanca kâfir, sen cehennem ehlindensin” diyecektir. İşte Allah, ayetinde; “Kendilerine söylenmiş olan başlarına geldiği zaman yerden bir canlı çıkarılır ki, insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyleyerek konuşur.” 
  
Hidayete eriştiren de yoldan çıkaran da Allah’tır; İyilik ve kötülük elçileri olarak Peygamberleri ve şeytanı yaratmasıyla birlikte kıyamete kadar ne iyiliği ne de kötülüğü temsilen başka bir elçi göndermeyecektir. Dolayısıyla Mehdi de, decaal da, süfyan da yalandır, hurafedir ve iman edenleri Kur’an’dan uzaklaştırıp sapkınlığa odaklatmaktır.

Gerçek olan Kur’an’la bildirilen Dabbet’ül Arz’dır ama ondan bahsetmek sapmışların işine gelmemektedir. Çünkü Dabbe’tül arz ne hidayet verici ne kurtarıcı ne zulmedici ne de saptırıcıdır. O, yaratıcının takdiriyle iman ya da küfür yoluna girmiş olanları deşifre etmekle görevlidir. Dolayısıyla Mehdi inancı taşıyanların akıbetleri o kadar vahimdir ki, Dabbe’tül Arz, Hz. Süleyman’ın yüzüğü il yüzlerine vurarak, oluşacak siyah noktanın tüm yüzlerini simsiyah hale getirmesiyle kâfir damgası yiyecekleri muhakkaktır. Budistler de Buda’nın uykuda olduğunu ve bir gün uyanıp kendilerini kurtaracağına inanırlar. Kimden?!!!  

“De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben Allah'ın hepinize gönderdiği bir elçisiyim. Göklerin ve yerin mülkü yalnız O'nundur. O'ndan başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve ümmi (okuma-yazma bilmeyen) peygamber olan elçisine iman edin. O da Allah'a ve O'nun sözlerine inanıp iman etmiştir. Ona iman edin ki hidayete ermiş olursunuz.” Araf 158

Hiç yorum yok: