2 Ağustos 2014 Cumartesi

Ne için oy kullanacaksın; dünya mı ahiret mi?



Din dışı devleti, Müslüman milletiyle Türkiye, cumhurbaşkanını seçmeye gidiyor! Dünyadaki menfaati için seçiyor ise aday tercihi kolay; istikbaldeki ahiret hayatı hedef alınarak seçime gidiyor ise, zorluğu sırat köprüsünden farksız! 

Üç aday var! Biri 12 yıldır Türkiye’yi yöneten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan; ikincisi kalbi öç, kin ve nefretle yoğrulu terörist Selahattin Demirtaş; üçüncüsü ise merkep misali sırtında taşıdığı akademik unvanları, aldığı ödüller ve bürokratik geçmişiyle yürüyen ölü Ekmeleddin İhsanoğlu! 

Kim dünya arzularını, debdebesini, rahatlığını, fiyakasını ve menfaatini arzuluyorsa Recep Tayyip Erdoğan’dan bir başkasını tercih edemez. Her ne kadar hakkında birçok iddia bulunsa da yaptıkları, yapacaklarının bir garantisi olduğundan muhakeme edebilen bir insanın adaylar arasında başkaca bir alternatifi yoktur. Dolayısıyla hem dünya çıkarına göz dikeceksin, hem de biri terörist diğeri ruhsuz bir beden olan adayı seçmeye taraf olacaksın; öyleyse sen, idraki olmayan bir mahlûksun demektir. Bir düşün bakalım; kendini maceraya atmaya takatin yahut riske girerek daha beterinle karşılaşmama gibi elinde bir teminatın var mı?

Başbakan Erdoğan’ın hırsızlık, yolsuzluk ve kayırmacılık yaptığı gerekçesiyle karşı duranlar, yıllardır iktidar nimetlerinden yararlanabilmek için avlanmayı bekleyen yağmacı CHP, MHP, HDP ve diğer partilerin destekledikleri adaylarla talana girişmeyeceklerine dair bir garantileri var mı? Peki, din dışı seküler-laik rejimde Allah’ı, vahyi ve imanı reddeden bir devletin vicdanı olabilir mi? Devletin vicdanı yok ise devlet adamının olabilir mi? Dolayısıyla o devleti idare eden yöneticilerden hak ve adalet beklenebilir mi? 

Türkiye’de yaşayan hiçbir insan yoktur ki, ne kadar kötü durumda olduğunu hissetse de yerinde olabilmek için milyonların gıpta ettiğini bilmelidir. Ancak nefisleri galebe çalarak arşa yükselmiş insanların şükretmez asilikleri ya sapıklıklarından ya da tamamen iktidar hırsı taşıyanların akılları karıştıran güdümlerindendir. Zaten betere sebep olan etkilerin ne olduğu irdelendiğinde karşılaşılan tek gerekçe şükürsüzlük, nankörlük ve ihanettir.

Gelelim ahiret için hangi adayın seçileceğine!

Bir oyun, hile, övünme, benlik ve aldatmadan ibaret olan dünya hayatının belirsizliği ve fani oluşu dikkate alındığında; Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş bir müminin dünyasal iktidar, ödül, şöhret, kazanç, arzu ve istek düşünebilmesi mümkün değildir. Ahiret kazancı doğrudan dünya tercihleriyle orantılı olduğundan dünya cazibesinden ahiret karşılığı vazgeçmeksizin Allah rızasına ve cennetine kavuşabilmek imkânsızdır. 

Allah’ın indirdiği hükümlerle değil de İslam dışı batıl hükümlerle inşa edilmiş bir rejim haram olduğundan, o rejime bağlı yöneticiyi seçmek ve desteklemekte haramdır. Bu sebeple adayların tamamı seküler rejimin bayraktarları ve koruyucuları bulunmalarından vahyen gayrimeşrudurlar.  
İslam hukukuna göre yöneticiden ziyade rejimin niteliği adalet doğurur. Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyen bir lider batıldır, dolayısıyla önüne konulan sandıktaki manipülasyonsu seçimle lider değil rejim oylatılmaktadır. 

Cumhurbaşkanının kim olacağı öncesinde nasıl bir rejimle hükmedeceği önemsenmediğinden haksızlık ve adaletsizliklerin sonu gelmemekte ve çığlıklar kesilmemektedir. Nasıl ki haram olan bir şeyi helalmiş gibi besmele çekerek yiyemezsen; haram olan bir rejimden helal bir yönetici çıkaramazsın! Dolayısıyla bir müminin oy kullanmadan önce haram mı yoksa helal mi araştırma yapması, imani bir zorunluluktur.
   
“Dinleyin ve itaat edin! Üzerinize tayin olunan vali/yönetici, başı siyah kuru üzüm gibi Habeşli bir köle olsa bile, sizin aranızda Allah’ın kitabını uyguladığı müddetçe dinleyin ve itaat edin.” Hz. Muhammed (s.a.v)

Pergel misali bir ayağı şeriatta değil de batılda duranın diğer ayağı nerede olursa olsun yaptıkları tamamıyla nafiledir; ne dünya ne de ahiret için bir kıymet taşır! Neden dünya için kıymet taşımaz diye sorulacak olursa; bir kıvılcım, bir salgın, bir felaket, bir musibet, bir savaş yapılanları tamamen yok edebiliyor ve ölümle her şey sona erebiliyorsa, faydasından söz edilebilir mi?

Dünya hayatı nedir diye soracak olursanız; tıpkı cinsel birleşme anında birkaç saniye süren tatmin süresi kadardır. Tatmin öncesi neredeyse taptığın ve uğruna her şeyi feda edebileceğin kişi, tatmin sonrası nefret ettiğin, pişmanlık duyduğun, bir daha görmek istemeyeceğin kişiye dönüşebiliyor ya da başına birçok bela açabilecek bir kötülüğü doğurabiliyor. İşte dünya sonrası ahirette böyledir!
İstediğin hak, adalet, şeref, huzur, güven, dürüstlük, aş ve iş ise, sana bunları sağlayacak seçtiğin yönetici değil rejimdir! Çünkü rejim batıl ise, yönetici ne yapsın?

“Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince diğerleri de yanlış gider.” C.Bruno 

“Her kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız.” İsra 18

“Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.” İnsan 27

“Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resulüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.” Nur 51

“O halde, dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz.” Nisa 74

Hiç yorum yok: