25 Mart 2014 Salı

Ey vatandaş!

Her ne kadar inançlarımız, ırklarımız, düşüncelerimiz farklı, birbirine zıt hatta hasımsı olsa da, bizleri ortak payda da birleştiren içince yaşadığımız Türkiye’dir. Fikir ve ideolojilerimizin dayandığı temel olguyu Türkiye lehine mola verdirebilirsek, ülkenin çıkarına odaklanarak öç, kin ve nefretten uzaklaşabileceğiz muhakkaktır.

Önce biz, kendimize bakmak zorundayız. Biz dürüst isek; yoldan çıkarak sapan ve yüzlerce art niyet taşıyan biri bize asla zarar veremez. Eğer zarar görüyor isek, demek ki dürüst değiliz!
Kendini bilmeyenin bir başkası konusunda ahkâm kesmesi ne kadar yanlış ise, birini veya bir partiyi izleyip rehber edinmesi de o kadar yanlıştır.
  
ABD’li düşünür R.W.Emerson der ki: “Siyasi bir zafer, işlerinizin iyi gitmesi, hastalığınızın geçmesi, uzaktaki bir arkadaşınızın veya sevdiğinizin geri dönmesi veya son derece dış dünya ile ilgili bir olay moralinizi düzeltir ve sizi güzel günlerin beklediğini zannedersiniz. Buna inanmayın, asla öyle olmaz. Size kendinizden başka hiçbir şey huzur ve mutluluk getiremez.”  

Peki, biz ne yapıyoruz? Vatanımız Türkiye’yi bir tarafa atarak kimimiz Ak Parti, kimimiz CHP, kimimiz MHP, kimimiz BDP, kimimiz SP ve kimimiz diğer partilerin çıkarları peşinde koşturarak paryalık yapmak suretiyle kendimizde ne iman ne onur ne de şeref bırakıyoruz! Oysa biz, doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırarak muhakeme edebilen insan değil miyiz?

Türkiye’nin güçlü, bağımsız ve uluslararası arenada etkin olmasına aldırış etmeksizin ardına takıldığımız lider yahut partilerin kazanmaları ne ifade eder? Bu sebeple önce Türkiye demeli, sonra o Türkiye’yi layık olduğu seviyeye ulaştıran ya da ulaştıracak lider veya partinin etrafında istemesek de Türkiye hatırına birleşilmelidir. Diğer bir ifadeyle ruh Türkiye, beden partiler olmalıdır! Ruhsuz bir beden nasıl ölü ise, Türkiyesiz partilerde ölüdür!
  
Türkiye gibi bir vatan gök kubbemiz olurken; şurada ve burada daha düzgün çakıl taşlarını ya da daha güzel midye kabuklarını toplayabilme hevesiyle maceraya kalkışırsak; kendimize ve Türkiye’ye ihanet etmiş oluruz.

Ne zaman ki; “bana ne Ak Partiden, CHP’den, MHP’den ve diğerlerinden” diyebilirsek, Türkiye’den başka bir kaygın, elemin ve sevdalığın olmadığı kanıtlanır.

Halkın 12 yıldır iktidara taşıdığı Ak Parti, tanrı değil beşer olmasından kabul edilemez birçok hata ve yanlışın içinde yer almış olsa da, her beşerin olmazsa olmaz fıtratsal bir sonucudur. Şüphesiz diğer partilerde aynı sonuçlara mahkûmdurlar. Lakin iktidar yetkisi bulunmamış olmaları, sanki hata ve yanlıştan münezzeh tanrılarmış gibi felaketsi bir algı doğurmakta, dolayısıyla Ak Partinin yaptığı kusurları yapmayacaklarmışçasına tanrısal izlenime neden olmaktadırlar.

Oysa peşin hükümlerden uzak bir serinkanlılıkla Ak Partinin Türkiye’ye kazandırdıkları hizmetler ve cesur adımlar değerlendirildiğinde, kusurlarından daha çok faydalar sağladığı tartışılmazdır.

Aleyhindeki iddiaların doğru yahut yanlış olması bir yana, Ak Parti iktidarının Türkiye için önemli olup olmadığı üzerinde durularak yargıya gidilmelidir. Haydi, yolsuzluk, hırsızlık ve birçok yanlış yaptı diyelim ama Türkiye’yi hem içeride hem de dışarıda getirdiği konumu inkâr edemeyiz. Hükümetin kimi üyelerine yapılan saat gibi hediyeler, ne düğü kanıtlanmamış ayakkabı kutusu içindeki paralar, ilişkileri ve dinlenen konuşmalarla Türkiye’yi Türkiye yapan ve daha ileri getirmeye çalışan bir iktidarı indirmeye yeterli bir gerekçe midir? Şayet iddia edilen suçları devlet hazinesinden ya da milletin hakkından karşılasaydı, 79 yılda yapılanlar katlanabilir miydi? CHP, MHP ve diğer siyasi partileri tecrübeleriyle denemiş bir millet, onların dürüst ve Türkiye’yi istikbale taşıyabileceklerini umut edebiliyorlar ise, gönüllerindeki sevdanın Türkiye değil partileri olduğunu ispatlamaktadır.

Ey vatandaş! Kendin için partin değil Türkiye can olmalıdır. İntikam hırsıyla iktidarın güç yitirmesi nefsinizi hoş kılsa da Türkiye’yi kaybettireceğinizden nefsinizin tuzağına düşmemeli, ardına takıldığınız partileriniz dertlerinize çare bulamayarak bir çöp misali sizleri atarak tanımayacaklarını bilmelisiniz. Ya da yol gösterici çokbilmişlere; “arkadaş, size uydum, perişan oldum” dediğinizde, yanınızdan kaçıp uzaklaşacaklarını göreceksiniz. Türkiye var ise sen varsın!

İktidardan nefret etsen de, öç almak istesen de, haksızlık ve adaletsizliklerinden şikâyet etsen de, nefsine hitap etmemesinden yakınsan da, birçok suçlamalarda bulunsan da; bil ki vatanın Türkiye için onu ayakta tutmalı, devirmek yerine hata ve yanlışlarını düzeltmesi için baskı kurmalısın. Aksi takdirde yağmurdan kaçarken öyle bir doluya yakalanacaksın ki, o dolu, sende ne geçim ne barış ne evlat ne huzur ne güven ne din ne namus ne de vatan bırakacaktır. Evini tamir etmek varken yıkmak nasıl korkunç bir yanlış ise, 12 yıldır kurduğu düzen içinde iktidarını da yıkmak o derece fecaattir.

Önce Başbakan Erdoğan’ın yıkılmasını kimler istiyor diye bir sorguya giderseniz, zaten sonuca ulaşacaksınız. Bu sebeple kimsenin öğüdüne ihtiyaç duymaksınız muhakeme edebilen insan olma hasebiyle doğruların en doğrusuna karar vereceksiniz.   

“Vatan sıhhate benzer, değeri kaybedilince anlaşılır. Hz. Muhammed (s.a.v)


Hiç yorum yok: