14 Mart 2014 Cuma

Arkadaş! Ne aday ne de parti seçiyorsun…

Ya İstiklal ya da esaret seçimi yaptığını idrak edebildiğinde, haçlıların tuzağına düşmeyip boyundurukları altına girmeyecek, ecdadın gibi kükreyen bir millet olarak dimdik durmanın şerefiyle saygı duyacaksın!

Güdülerek artıklarla beslenmeye mi razısınız, yoksa aslan olup da artıklarınızla besletmeye mi tarafsınız?

İşte içinde bulunduğumuz seçimle vereceğin karar; neyin ardında olduğunu kanıtlayacak, bir belediye başkanı yahut bir partiyi desteklemek gibi sıradan nefsi bir tercihin değil, vatanın Türkiye’nin hayati önem teşkil eden istikbali adına olacaktır.

Tarih, harici hiçbir düşman tarafından yenilmediğimizin ve dâhili hainlerle darmadağın olduğumuzu ispatlamaktadır. Öyle iman sahibi Müslüman bir milletiz ki, şehid olabilmek için koşan itikadımızdan dolayı karşımızdaki en güçlü haçlılara diz çöktürmüş ama kendilerine fiyat etiketi koyan içimizdeki ihanet odaklarının kahpeliklerinden Allah’ın bahşettiği kudretimizi yitirmişizdir.

Kader, tarihi yeniden tekerrür ettirmekte; milleti ve iktidarıyla yeniden doğarak şahlanan ülkemize tezgâhlanan entrikalarla iktidarlığımızın önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Dün nasıl haçlılara tetikçilik yapan hainler var ise bugünde aynı süreci yaşamakta, kırmaya ramak kalmış zincirlerden kurtulmayı engelleyebilmek için zihinler ve kalpler iğfale uğramaktadır. Tüm dünya, bağımsızlığına kavuşmuş Müslüman milletimizin önüne hiçbir gücün geçemeyeceği, gerek siyasetten gerekse ekonomikken dünyaya lider olabileceğinin tedirginliği içindedirler.

Bizler nasıl caydırıcı bir güce, cesarete ve azme sahip olduğumuzu bilmiyor ama kadim düşmanlarımız idrak içinde olmalarından önümüze bariyerler koymaktan asla vazgeçmiyor, hainleri yetiştirip desteklemekten de geri durmuyorlar. Çünkü onlar, bizimle doğrudan çatışarak riske giremeyeceklerinden hainleri musallat ederek birlik ve bütünlüğümüzü bozdurmak suretiyle gücümüzü zayıflatmaktadırlar.

Arkadaş! Din de senin; namus da senin; vatan da senin; devlette senin! Bu tartışılmaz değerlerine yabacı bir elin dokunmasını sindirebilir misiniz? Eğer o yabancı el, kendinden bildiğin bir hain aracılığıyla değerlerine dokunuyor ise, sessiz kalabilir ya da o haini destekleyebilir misiniz? Öyleyse sanki sıradan bir yerel yahut genel bir seçim varmış gibi o hainlerin kazanmalarına fırsat vermemelisin!

Seküler rejime bağlı herhangi bir siyasi partiyi desteklememem her ne kadar tartışılmaz bir ilkem olup, “neden oy kullanmıyorum” adlı kitabımda da gerekçelerini sıralamış isem de,  önümüzdeki seçimlerin İstiklal mücadelesi olmasından dolayı dinim, namusum ve vatanım için oy kullanacak ve Türkiye’yi hainler eliyle haçlılara peşkeş çektirmemeye çalışacağım.

Ey dinine, namusuna, vatanına ve istikbaline gönül vermiş sevdalılar! Öyle bir ayırımın içindeyiz ve sırat misali bir köprünün üzerindeyiz ki, haçlıların yıkmak istediği iktidarın dışındaki bir partiye yahut adayı desteklemek bize haram ve ihanettir. Şüphesiz iktidarın hata ve yanlışlarını kabul edebilmem imkânsız ise de, dinimi, namusumu, vatanımı ve milletimi elem edinerek iktidarı desteklemem vazgeçilmez bir yükümlülüktür.

Unutmayınız ki, ülkeniz üzerinde emel besleyen düşmanınız haçlılar, sadece iktidarı devirmek ve yerine geleceklerle uğruna canlarınızı verdiğiniz vatanınız üzerinde cirit atmayı hesap etmektedirler. Haçlıların kurgulayıp hainlerin oynadığı bir senaryoda, iktidardan nefret etsek ve hatalarını sindiremesek de, Türkiye için desteklemek boynumuzun borcudur. İçinde bulunduğumuz korkunç badireyi atlatmamız akabinde iktidara öyle yüklenelim ki, nerede bir haksızlık ve adaletsizlik var ise telafileri için hep birlikte ümüklerini sıkalım. Dövelim ama öldürmeyelim!

Gelin, bari Türkiye için nefsimize kulaklarımızı tıkayalım, vesveselere aldırış etmeyelim, daha beterlerinin maskeli suratlarına güvenmeyelim ki, Müslüman milletimize namahrem eli değmesin!

Ruhumun senden İlahi şudur ancak emeli:
Değmesin ma'bedimin göğsüne na-mahrem eli;
Bu ezanlar -- ki şehadetleri dinin temeli –
Ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli.

  

Hiç yorum yok: