3 Temmuz 2009 Cuma

Muhafazakâr Manukyanlar…

Çağdaşlık adına Müslüman Türkiye’yi çocuk pornosu sapıklığında dünya birincisi yapan laik ve Kemalistlerin yolunda hızla ilerleyen Müslüman kimlikli muhafazakârlar, sahip oldukları basın ve yayın kuruluşlarıyla ahlakın çöküşünü hızlandırmakta, manipülesel çeşitli yarışmalarla ebeveyn ve çocukları ayartarak kamuoyuna teşhir edebilmektedirler.

Gerek sokak defilelerinde giydirdikleri bikiniler ile gerekse dans ve şarkı yarışmalarındaki mini etek ve dekolte kıyafetler sapıkların iştahlarını kabartmakta, ne acıdır ki çocuklarımızı da pornografik yaşamın bir parçası yaparak, gurur duyacakları ‘o çağdaş!’ geleceğe hazırlamaktadırlar.

Genelkurmayın 27 Nisan bildirisinde kaleme aldığı tüyler ürpertici açıklamalar, bahsi konu ettikleri hangi temel değerlere bağlılıktan dolayı sapıklığın ve cinselliğin tüm ülkeyi kuşattığını yeterince kanıtlamakta, inancının gereği mahremiyetini, dolayısıyla toplumsal ahlakı muhafaza etmek isteyenlerin nasıl gericilikle aşağılandıkları ve düşman bellendikleri gözler önüne serilmektedir.

Vahiy düşmanlarının Atatürk’ü istismar ederek sürekli Müslüman Türkiye halkına saldırmaları, hatta yüce peygamber efendimizin “Kutlu Doğum” gününe dahi tahammül edememeleri; Genelkurmay bildirisinde açıkça belirtilmiştir. Asıl amaçları İslam düşmanlığı olan Kemalistler, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne karşı yürüttükleri yıkıcı ve bölücü söz ve eylemlerle insanları birbirine hasım yapıp, kamplara ayırmaktadırlar. Atatürk kisvesi ardına saklanarak Müslümanlara açıkça meydan okumaları, vatan ve milletlerini canı pahasına düşünen Müslümanlarca ciddiye alınmamakta, parçalayıcı bir tahrike kaptırmamaktadır.

27 Nisan bildirisinde; dindar kadın ve çocukların yüce peygamberlerinin “Kutlu Doğum Şöleni”ni kutlayabilmek maksadıyla Kur’an okumaları, ilahi söylemeleri ve örtünmelerine ateş püskürülmesi, Müslümanların kanlarıyla sahip oldukları kendi vatanlarında nasıl işgal edildiklerini ispatlamaktadır.

Genelkurmay gibi TSK’ni komuta eden hayati bir kurum; Şanlıurfa, Mardin, Gaziantep ve Diyarbakır illerinde kutlanan Kutlu Doğum Şöleni’ni devlet aleyhine işlenen bir tehlike görebiliyor ise; o Genelkurmay’ın başındakiler derhal sorgulanmalı ve aziz milletimiz lehine görev yapmayıp düşmanca tavır aldıkları gerçeği deşifre edilmeliydi. İnançları gereği mahremiyetlerini örterek ibadet yapan ve ilahiler söyleyen kız çocuklarını çağ dışı kıyafet giymekle dışlayan ve aşağılayan Kemalist Genelkurmay, Müslüman Türkiye milletini ve TSK’yı temsil eden bir kurum değildir. Bu, nasıl bir Genelkurmaydır ki Denizli’de başları kapalı çocukların ilahi söylemelerinden kaygı duyulabilmekte, gerekli tedbiri almayan hükümete muhtıra verebilmekteydi?

Yoksa bikinilerle ve açık saçık kıyafetlerle gezmeleri, gece yarısı ekranlardaki teşhirlikleri mi çağdaş kıyafet ve bir yaşamdır? Bu durumda asıl sapık kimdir?

Tek gayeleri para, şöhret ve reyting olan münafık muhafazakârlar; kazançlarına ve kalkınmalarına bir halel gelmemesi adına asli değerlerini satabilmekte, toplumsal ahlakı biçebilmektedirler. Çağdaş (pornografi) olabilme ve görünebilme adına manevi değerlerine fiyat etiketi koyan başta Ahmet Çalık gibi gazete ve TV sahipleri, çocuklarımızın, gençlerimizin, kadınlarımızın, namuslu aile birliğimizin ve geleceğimizin baş düşmanları olarak varlıklarını sürdürebilmektedirler.

ATV’de yayınlanan “bir şarkısın sen” programında, Genelkurmay’ın şikâyet ettiği yaştaki kız çocukların cinselliğini sergileyerek sapıklara servis yapılıp, önce mastürbasyona, sonrada tecavüze teşvik eden yetkililer, acaba kendi çocuk, torun ve akrabalarını da aynı anlayışla teşhir ediyorlar mı? Acaba Ahmet Çalık ve Çalık Holding yönetim kurulu üyeleri utanıyorlar mı, yoksa zevk mi alıyorlar?

Batılılaşma kompleksiyle kendini kaybederek sınırları aşan dönme çağdaşlar, fiziksel olmasa bile görsel zina ve sapıklıklarıyla bireysel ve toplumsal ahlaka darbe indirmekte, ahlakın öç alma gerçeğini muhakeme edememelerinden derin çukurlar açmaya devam etmektedirler.

Sokaktaki sapıklardan ziyade köşe başlarına oturmuş asıl şöhretli ve itibarlı sapıklar derdest edilmedikçe ahlakın ayakta durması mümkün değildir.

“Dini ve namusu olanlar kazanamazlar” ilkesiyle hareket eden laik Türkiye, geçmişteki gücü ve erdemliğini yitirmenin gururuyla en dönek ve en berbat ülke olabilme yolunda çağdaşlarıyla yarışmaktadır.

Eğer bir saniye sonranızın yaşam garantisi yok ise; inandığınız halde neden iman edemiyor ve çeşitli gerekçelerle Kur’an’a değil de Allah’tan başkalarına uyuyorsunuz?

“Rabbinizde size indirilene (Ku’an’a) uyun. Ondan başkasını dostlar edinip peşlerine düşmeyin.
Ayetlerimizi yalanlayanlar ve onları kabule tenezzül etmeyenler var ya, işte onlar ateş ehlidir. Onlar orada (cehennemde) ebedi kalacaklardır.”
A’raf.3 - 36

Hiç yorum yok: