26 Mayıs 2009 Salı

Tebrikler Kuzey Kore…

Barbar ABD ve İsrail hegemonyasındaki kukla BM’in, Kuzey Kore ya da emperyalist zalimlere meydan okuyan onurlu herhangi bir ülke üzerinde yaptırım hakkı bulunmamaktadır.

Dünyayı kırıp geçiren, katleden, soykırım yapan, işgal, işkence ve tecavüz ederek insanlığı bitirip tüketen ABD ve İsrail’i destekleyen BM ve taşeronu Rusya ve AB’nin ne Kuzey Kore’yi, ne İran’ı, ne El Kaide’yi, ne Taliban’ı, ne de bağımsızlık direnişçilerini eleştirmeleri söz konusu değildir. Kendi çıkarları, iktidarları ve refahları uğruna zulmü meşrulaştıran caniler, diledikleri toplumlara saldırarak yakıp yıkmışlar, beden üstünde can, temel üstünde bina, toprak üstünde ağaç bırakmayarak toz duman etmişlerdir.

Geçmişteki İslam orduları ve toplumlarının zaferleri, tıpkı Kuzey Kore’nin ifade ettiği gibi, hak ve adalet adına orduların ve halkların savaşa tam hazırlıklı olmasıyla elde edilmişti. İnsanlığı ve barışı tehdit eden şeytanlardan korkarak boyun eğmeyen insanlar sayesinde yaşam ve adalet sağlanmış, nefsi arzular gibi az bir bedele tartışılmayacak değerler satılmayarak, ruhlar, esaretsi bir alçalmışlığı sindirmemişlerdi.

Günümüzün kozmetik ürünlerinden müteşekkil materyalist anlayışı insanlığı, dolayısıyla adaleti çökertmiş, yaşamı; yemek, içmek, giyinmek, güzel görünmek ve şaşalı bir hayat sürmekten öte görmeyen yaratıkların çoğalmasıyla esaret, taklit ve artık, bir onur vesilesi sayılabilmiştir.

Belirlenmiş süre dolduğunda her canlının öleceği bilinen bir gerçekken; nasıl oluyor da aldatıcı oyun ve oyuncaklara meyledilebiliniyor, insanlığa yakışır bir mücadeleden kaçınarak, hayatta kalınabilineceğe inanılabiliniyor? Oysa Allah, Ahzab Süresi 16. ayette; “Resulüm de ki: Eğer ölmekten veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmanın size asla faydası olmaz! (Eceliniz gelmemiş ise) o takdirde yaşatılacağınız süre çok değildir.” Bu, fevkalade açık ve seçik olan ayet, mühürlenmemiş olanlar için mutlaka bir yol göstericidir.

Özgürlüklerin, bağımsızlıkların, inançların ve insanlığın acımasız baş belası ABD, tanrılığını kabul etmeyip diz çöktüremediği ülke ve toplumları düşman ilan etmekte, uydurma gerekçelerle her türlü şeytanlığa kalkışarak, acımasız gaddarlığını vicdansızca sergileyebilmektedir. Sözde barış hilesiyle dünyayı aldatan silahşor ve katil ABD, unutulmamalıdır ki küresel güvenlik grubu olan Silahlanma Güvenliği Girişimi’nin öncüsüdür.

Tüm dünyaya meydan okuyarak ulusları sindiren ABD’nin sempatik şeytan başkanı Baracak Obama’nın Kuzey Kore ile ilgili açıklamaları, ancak “pes” dedirten niteliktedir. “Doğrudan ve tehlikeli bir biçimde uluslar arası topluma meydan okuyor. Nükleer ve füze denemeleri, tüm ülkeler için endişe verici bir sorundur. Kuzey Kore’nin tutumu, gerilimi arttırıyor ve kuzeydoğu Asya’da istikrarı baltalıyor.” İşte sinsi şeytanın aynadan kaçırdığı yüzü…

Gerek ABD, gerek AB, gerekse sömürücü ve onursuz devlet ve halkları; ölümden ve sahip oldukları refah hayatı kaybetmekten öylesine korkarlar ki, kendilerinden başkasının lider yahut adaletin egemen olabileceği bir düzene karşı endişe duyarlar, tıpkı aslandan ürküp kaçan yaban eşeklerden farksız bir duyguyla tir tir titrerler. Ancak kendilerinin silahlanmasını, öldürmesini, katletmesini ve işgal etmesini meşru sayarlar.

Bu, nasıl şeytani bir düzendir ki; Kuzey Kore’nin nükleer silah denemesi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1718 numaralı kararının açık bir ihlali sayılabiliyor, ama ABD, Rusya ve diğer daimi üyelerin denemeleri ve silahlanmaları ihlal sayılmıyor.

Allah’tan duam odur ki; biran önce üçüncü dünya savaşının çıkması ve bozulan dengelerin yerine oturarak, ezilen ve sömürülenlerin haklarının ve bağımsızlıklarının iade edilmesidir.

Dünyaya sahip olmayanların dünyayı idare etme hezeyanları, mutlaka işbirlikçileri ile birlikte boğulmalarına sebep olacaktır. Zaten korku ve endişeleri, nasıl hiç olduklarına açık bir delildir.

Bırakın yarını, bir saniye sonrası için dahi hiçbir garantileri olmayan sefillerin materyalist teorileri, geçmişte olduğu gibi gelecekte de yıkılacak, şeytan misali benliğini yücelterek tanrılaşanların feci sonları, tekrar dirilecekleri ahırette de devam edecektir.

Savaş ya da küresel bir felaket; insanlığın kurtuluşu, hak ve adaletin yeniden tesisi için elzem olan tek çıkış yoldur. Bu sebeple herkesi duaya, nasıl olsa ecelin belirlediği gün ile ilgili korkmamaya, aciz yaratıkların değil, Yaratıcı’nın hükümlerine itimat edilerek dik durmaya ve gerektiğinde insanca ölmeye davet ediyorum.

Ne dün, ne bugün, ne de yarın lanetli asiler ve zalimler muvaffak olamadı ve olamayacak, yaratıcımız Yüce Allah’ın o kitapta belirlediği kader, emanetsel güçleri her ne olursa olsun hiçbir yaratık tarafından acze uğratılamayacaktır. Canları geri getiremeyen ve musibetleri durduramayan ekonomik palavralar ve makyajsı gösteriler sizleri aldatmasın.

Haçlı ABD ve onu besleyen münafık müttefikler yok edilmedikçe; barış, huzur ve güven var olmaz, felaketlerin önüne geçilemez…

Hiç yorum yok: