20 Eylül 2016 Salı

İnsanoğlunun hocası hayvandır!

Yaratıcı Allah, yarattığı canlı-cansız ve yaş-kuru ne varsa bilgilendirerek fıtratlarını düzenlemiş ise de melek-cin-insan ve hayvanı araç olarak kullanıp öğretileri doğrultusunda eğitmenlikle birbirlerine karşı görevlendirmiştir.

İnsanın hayvandan üstün oluşu bilgisi ve iradesinden dolayı değil, tamamen hükümlere itaat etmesiyle yükümlü iman ehli bir kul olacak olmasındandır. Bu sebeple Allah, birçok ayetinde azgın olan insanları hayvandan daha aşağı sapkın olmakla yaftalamış ve ne olursa olsun idrak edemeyeceklerine hükmetmiştir. Dolayısıyla fiziki yani bedeni özelliği değil, ruhi düşünce ve duyguları baz alarak hüküm vermiştir.

Bir taraftan insanı yeryüzüne halife olarak gönderip üstün yarattığını bildiren Allah, diğer taraftan aynı cinsteki insanı hayvandan daha aşağı sapık olmakla aşağılayabiliyorsa; “öz” nedir sorgusu yaradılıştaki amacı yanıtlamaktadır.
İnsanın sadece gömülmeyi hayvandan yani kargadan öğrenmeyip daha nice bilgileri hayvanlardan öğrendiği aşikârdır. Öyleyse insanın benliğe kapılarak hayvandan daha üstün olduğunu iddia eden kibri nedir?

İnsan bilgisi yeteneği ve iradesinden çok daha üstün hayvanlardan söz etmeyecek; insanoğlunun övündüğü bilimsel teori ve teknolojik üstünlüğü düşünce sınırlarını aşmış hayvanları ve böcekleri ele alarak, kimsenin ne olduğunu bile bilmediği “yarasa ve güveyi” bilginize sunacağım.

Modern çağın hava kuvvetleri “düşmandan gizlenme yöntemleri” üzerinde yoğun bir çaba içindedirler. Uğruna milyonlarca dolar dökülen teknolojiler sayesinde savaş uçakları varlıklarını sezdirmeden düşman topraklarının en içlerine kadar sızmaya çalışır ama çoğu kez başaramazlar. Buna karşın “erken uyarı sistemleri” ile donanmış radar uçaklar, yüzlerce kilometre uzaktaki düşmanın en ufak bir hareketini tespit edebilmektedirler.

Belki fark etmiyoruz ama burnumuzun dibinde beşeri teknolojilerden değeri çok daha yüksek savaşlar cereyan etmektedir. Ancak bu savaşlar uçaklar ve radarlarla değil, yarasalar ile güveler arasında geçmektedir. Bu iki canlı da uçaklara nazaran son derece küçük olmalarına karşın, onlardan çok daha etkili bir hedef tespit ve erken uyarı sistemine sahiptirler. Yarasalar avlarının yerini bulmak için “ekolokasyon” adı verilen bir yöntemi kullanırlar. Yarasa, sayısı saniyede 25 ile 60 arasında değişen ses dalgalarını çevresine yayar.

Ses dalgaları, etraftaki cisimlere ve canlılara çarpıp yarasaya geri döner. Yarasa, geri dönen dalgaları yorumlayarak çevresi hakkında son derece detaylı bilgiler edinir. Sistem öyle kusursuzdur ki, yarasa, gece karanlığında yakınındaki bir sineğin ne tarafa hangi hızla uçtu¤unu tespit edebilir. Yeri belirlenen bir sineğin yarasa karşısında yapabileceği fazla bir şey yoktur. Oysa bazı güveler sineklerden çok daha üstündürler. Tıpkı bir kısım insanın veya milletin diğerlerinden üstün olmaları gibi!

Çünkü onlar diğer güveler ve böceklerden farklı olarak, tıpkı AWACS uçaklarındaki gibi bir “erken uyarı” sistemi ile donatılmışlardır.

Noctuidae, Geometridae ve Arctiidae ailelerinden olan güvelerin kanatlarının altında bir “erken uyarı sistemi” gibi çalışan kulaklar bulunur. Bu kulaklar güve için son derece hayati öneme sahiptir. Güve kulakları sayesinde kendisinden 100 metre uzaktaki yarasayı duyarak yerini kestirebilir. Dahası yarasanın ortalıkta öylesine mi dolaştığını, yoksa kendisini hedef alan bir saldırıya mı başladığını belirleyebilir. Güvelerin kulakları, yarasaların yaydıkları çok düşük frekanslı ses dalgalarını algılayabilecek biçimde yaratılmışlardır.

Böylece akıl ve teknoloji üstü güce sahip hayvanlar hâlâ varlıklarını aynen sürdürebiliyor ise;  insanın hayvandan üstün olduğu tezinin bedeni değil ruhi olduğu açıklığa kavuşmuştur.

İnsanlık beden de değil ruhtadır. Dolayısıyla insana vasıf kazandıran beden değil ruhtur ve insan görümünde ya da canlı olmak hayvandan hatta mahlûktan öte bir değer taşımaz. Diğer bir ifadeyle akıl, bilgi, duygu, düşünce, yetenek, v,s beden de değil ruhtadır!

“Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) uçan kuşlardan (ne varsa) hepsi ancak sizin gibi ümmetlerdir, (onlarında durumları, rızıkları, ecelleri takdir edilmiş ve yazılmıştır.) Biz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (onların hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirileceklerdir.” En’am 38


“Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir.”  Alak 3

Hiç yorum yok: