27 Aralık 2013 Cuma

Sayın Başbakan Erdoğan! (Haşa) mucizeler yaratsan da;

Onların nezdinde ezeli ve ebedi bir düşmansın…

Allah, insanoğlunu yoktan var edip sayısız nimetler vererek yeryüzünde halife kılmak suretiyle keşifler yaptırtıp belâlardan koruyup kollamasına rağmen asilikte sınır tanımaması, hain ve nankör fıtratını kanıtlamakta, dolayısıyla insana değil Allah’a dayanıp güvenilmenin zaruriyeti ortaya çıkmaktadır.

Yaratıcı Allah’ın memnun edemediği insanı senin hoşnut kılabilmen mümkün değildir. Onun için amaç ve hedefin, Allah’ın rızasını kazanmak olduğu sürece sapan kimselerin sana zarar verebilme plan ve tuzakları da etkisiz kalacak, yaratıcının koruma kalkanıyla hakkın ve adaletin egemenliği için muzaffer olabileceksin. Bu sebeple insanın sana katacağı hiçbir şey olmadığı idrakiyle etiketleri yahut görsel potansiyelleri aldatmamalı, faydadan öte zarar verebildikleri yüzleştiğin kanıtlarla ortadadır. 

Bir kimse Allah yanında makbul ise, bütün insanlar ondan yüz çevirseler, ona hiçbir zarar gelmez. Allah yanında makbul olmayan bir kimseye bütün insanların hürmet ve tazimi, ne fayda eder? 
  
Azılı kâfir ve münafıkların sayı, şöhret ve güçleri asla yıldırmamalı, çıkardıkları fitnelerden korkulmamalıdır.
  
Bana diyorlar ki, nasıl oluyor da bu kadar cesur ve korkusuz olabiliyorsun? Oysa benden daha korkak kimsenin olmadığını, aramızdaki farkın benim yaratıcım Allah’tan, senin de hilkatteki eşinden korkuyor olmandır. Asıl pervasız, Allah’tan korkmayıp meydan okuyabilendir!

Gerek partinden gerek içeriden gerekse dışarıdan korkunç bir kıskaçla karşı karşıya olsan da zafer mutlaka senin ve Müslüman milletimizindir. Nefsinden tamamen arınarak Allah’a dayanıp güvenen kim mağlup olmuş ki, yenilgiye uğrayabilesin! Yeter ki geri adım atmayarak haçlıları cesaretlendirecek bir ürkeklik göstermemiş ol. Onlar nasıl tuzaklar kurup hukuk adına her türlü hileye başvuruyorlar ise, Allah’ın koyduğu ölçüler dâhilinde bilmukabele de bulunman meşrudur.

İnsanların senin için ne düşündüğünü önemseme, Allah’ın hakkındaki kanaatine eğil! Hainlere ve nankörlere ne kadar celalli olursan, bil ki Allah seninledir. Nazik insanlara karşı nazik, sert insanlara karşı sert olmalısın. Çünkü kâfir ve münafıklara karşı göstereceğin hoşgörü, onların şımarıp üzerine
tasallut etmelerini tetikler. Altın prangalar içinde başbakan olmaktan ise, demir prangalar içinde şehid olman şerefli ve ebedi kurtuluştur.

Uluyanların ulumalarına kulaklarını tıkayamazsan, gerçeği yalan zanneder ve çarklarında öğütülürsün. İnancın ne kadar derin olursa, zaferin o kadar kolay olur. Unutma ki sen yalnız değilsin; arkanda umutla bekleyen kükremeye hazır bir millet var! Eğer bu milletin hakkı ve adaleti için canını feda etmekten çekinirsen, o koltuk sana haram olur; Allah’a karşı seni müdafaa edecek bir mümin dahi bulamazsın.  
Zorbaların görünüşteki galibiyetleri, karşılarında iman ehli bir toplum olmamasındandır. Dindar sanılan cemaatlerin dahi kendilerine fiyat etiketi koyarak en yüksek bedel biçenlere hem dinlerini hem de ülkelerini nasıl satabildikleri aşikârdır. Dolayısıyla şeytanın boş durmadığı âlemde taht kurduğu nefisler ne dini ne vicdanı ne vatanı ne de milleti tanırlar. 

Milleti temsilen iktidarına savaş açanlarla savaşmaktan kaçınırcasına zerre bir kaygı duyarsan, bu davranışın apaçık bir ihanet olup, hem dâhili hem de harici işgalcileri halkımızın başına musallat etmiş olursun! Karşılarında hiçbir toleransta bulunmayıp hak ve adalet için dimdik durabilirsen; geçmişte olduğu gibi Müslüman milletimizin sesi veya gölgesi dahi zalimlerin yüreklerine korku salıp adımızın geçtiği her yerde saygıyla eğilmelerine sebep olur.

Haydi, Başbakan Erdoğan! Müslüman millet dik durmanı, kâfir ve münafıklara göz açtırmamanı, hain ve nankörlere taviz vermemeni, haksızlık ve adaletsizliklere karşı geri adım atmamanı, hukuki manipülasyonlara kanmamanı, millettin üstünde hiçbir batıl düşünceleri ve beşeri güçleri tutmamanı, şantajcılardan ve fitnecilerden korkmamanı, amaçları ülkeyi talan etmek olan fırsatçılara yol vermemeni, sömürücülere boyun eğmemeni, bozgunculara sessiz kalmamanı, Allah’a ve iman etmiş milletine güvenmeni beklemektedir! Onların sesi gürültülü çıkıyor diye tasalanma, tuzaklarından sarsılma, önce kırıp sonra barış eli uzatmalarına inanma!
     
“İzzetim hakkı için; her kim bana sığınırsa, yeryüzü ile yeryüzündekiler, gökyüzü ile gökyüzündekiler ona düşman bile olsa, onlar için bir çıkış yolu yaratırım. Kim de bana sığınmaz ise, yeryüzünü yere batırırım da onu nefsinin eline terk ederim.” 
  

“Göklerde ve yerde ne varsa, O'nundur, din de yalnız O'nundur. O halde Allah'tan başkasından mı korkuyorsunuz?“ Nahl 52

Hiç yorum yok: