4 Aralık 2011 Pazar

“Zaten bu millet mazoşisttir.

Ne kadar eziyet yaparsanız, o kadar…”

Zamanın CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek’in 7.11.2005 tarihinde yaptığı bu açıklamayı her ne kadar milletimize ağır bir hakaret olarak değerlendirmiş isem de, aslında tartışılmayacak nitelikte somut bir tespitti. Ki, CHP yönetimi de aynı düşüncede olduğunu Özyürek’e sahip çıkmasıyla kanıtlamış, kendisini ne kınamış ne de hakkında herhangi bir disiplin soruşturması açmıştı. Öyle ya, onca zalimliklerine karşın baş tacı olmalarını sürdürten bir milletin mazoşist olmadıklarını açıklayabilmek mümkün müdür?

Dolayısıyla CHP Diktatörlüğünün Dersim gibi birçok katliamları, zorbalıkları, tecavüzleri, cinayetleri ve baskılarından Türk Devletinin Başbakan Erdoğan sözcülüğüyle özür dilemesi asla kabul edilemez, devlet ve hükümet yoluyla CHP Diktatörlüğü aklanamaz…

CHP, iktidarı boyunca alevi ve Kürtlerden ziyade Müslüman halka da en amansız bir düşman olmuş; milleti temsil eden bir devlet değil, acımasız bir diktatörlük olduğu tarih ve kalpler de yerini almıştır. Bundan dolayı CHP Diktatörlüğünün yaptığı zulümler milletin razı olduğu bir devlete mal edilemeyeceğinden, milletin tamamından af ve özür dilemesi, tövbe etmesi gereken CHP’den başka kimse değildir.

Maalesef kurtarıcı tanrısallığıyla meşrulaştırılmış Atatürk’ün dokunulmazlığı, CHP’nin milletçe yargılanmasını ve hesap vermesini engellemiş, dolayısıyla canilik ve sömürgecilikleri laiklik, Atatürkçülük ve vatan adına kutsallaştırılmıştır. Devlet kuran diktatörlüklerini cumhuriyet manipülasyonuyla kandırma başarılarının dünyaca da onanmaları, şüphesiz Osmanlı ve İslam karşıtı hasımlıklarındandı.

Ancak laiklik ve çağdaşlık gerekçesiyle insani duygu ve muhakemesini yitirmiş aleviler, Kürtler ve Müslüman kimlikli yığınlar CHP’li olabilmekte, destekleyebilmekte ve hala umut besleyebilmektedirler. Özellikle Tunceliler eski adıyla Dersimliler; topyekûn katliamlarına, sürülmelerine, gaz bombalarıyla kıyılmalarına ve unutulmaz trajedilerine rağmen CHP’li olmayı sürdürebiliyorlar ise, kendilerine eziyet etmekten zevk alan sapkın mazoşist değiller de nedirler?

“Bu, dünyada iken kendi ellerinizle yapmış olduğunuzun karşılığıdır. Yoksa Allah kullarına zulmetmez.” Al-i İmran 182

Irk ve dillerini sömürten Kürtler; kendilerini hayvanlar gibi telef eden, kalkınmalarını engelleyen, dinlerine küfreden, eş ve çocuklarını hunharca parçalayan, halkını terörizme zorlayarak yakıp yıkan PKK, BDP veya KCK’nın ardına takılabiliyorlar ise, kendilerine eziyet etmekten zevk alan sapkın mazoşist değiller de nedirler?

Vahye iman ettiklerini açıklamalarına rağmen önder seçtikleri din adamlarınca Allah, Resulü ve Kur’an’a karşı gelerek materyalizmleşmiş inanç sahipleri de mazoşist değiller midir?
Seçtiği iktidarlarıyla manda altında yaşamayı onur telakki edebilen kompleksli bir millet; kendilerinin ezeli ve ebedi düşmanlarınca ekonomik, siyasi ve sosyal katkı sağlanabileceği hezeyanıyla tanrısal bir tazimde bulunarak beklenti içinde heyecanlanmaları da apaçık bir mazoşistliktir. Yoksa siyasilerin kurdukları tuzaklardan dolayı mı mazoşist bir izlenim vermektedirler?

Her ne kadar milletimiz mazoşistlikle özdeşleşmiş gibi algılansa da, asıl müsebbibi siyasilerdir.

İktidar partisi başta olmak üzere mecliste bulunan diğer siyasi partilerin işledikleri gayriahlâkî suçtan cezaevinde tutuklu bulunan futbol baronlarını salıverip, hak ettikleri cezadan kurtulabilmeleri için yasa çıkarmaları ve milletin de caydırıcı bir tepki göstermeyerek izlemeleri, mazoşistliğin ta kendisidir. Dolayısıyla milletin değil şöhretli suçluların vekillerine gösterilen umut ve güven, nasıl kendi ellerimizle adaleti çökerttiğimizi ortaya koymaktadır. Bundan böyle hangi yüzle adaletten bahsedecekler diye sormuyor, mazoşistlikle yaftaladıkları böyle bir millet olmasaydı cesaret edebilirler miydi diye düşünüyorum.

İşte böylesi bir siyaset ve devlet anlayışının geçmişteki CHP Diktatörlüğünden ne farkı vardır?

Çünkü özde hepsi CHP’li ve CHP ilkeleriyle yetişmiş politikacılardır. Üslup ve düşüncelerindeki farklılık, Young Deneyindeki yanılgıdan öte değildir.

Medeniyetlerini baz alarak az gelişmiş olarak nitelendirdikleri ülkeleri intibak etmedikleri bahanesiyle ya yok edip ya da köleye dönüştüren Batı dünyasının mafyası ABD, neden favori düşmanı olduğu Türkiye’yi “Lider Türkiye” olmakla övüyor?

Azılı bir Türk ve İslam düşmanı olduğunu hiçbir platformda gizlemeyen ABD Başkan Yardımcısı Yahudi asıllı Joe Biden, aleyhimize cereyan eden her olayda karşı cephede yer almasına rağmen Türkiye’yi liderliğe oturtması, milletimize vurulan altın pranganın bir kanıtıdır. Sözle değil icraatla liderliğin kazanılabileceği dünyada, daha Yahudilerce katledilen 9 vatandaşımızla ilgili bir yaptırıma gidememiş Türkiye’den değil lider, halkının dahi itibarını, mal ve can güvenliğini koruyup kollayan bir yönetici olamayacağı aşikârdır.

ABD güdümündeki bir liderliği sindirebilen bir iktidardan insanlık adına hak ve adalet beklenemez.

Dünyaya hükmetmiş milletimizi ABD’ye muhtaç olmakla aşağılamış olan Joe Biden, mahsur kalmış Filistin toplumuna insaniyet adına yardım götüren Mavi Marmara yardım gemisine yapılan İsrail saldırısını haklı bulmuş Yahudi bir barbardır. Eğer böylesi bir tabloda Türkiye hükümetine övgüler düzebiliyor ise, nasıl bir felaketle karşı karşıya olduğumuz ortadadır.
Sözde İsrail’le dalaşmamıza ve karşılıklı meydan okumamamıza rağmen, neden Biden Türkiye’yi övüyor? Yoksa tamamı bölge halkını manipüle etme amaçlı danışıklı siyasi bir gösterimiydi?

Yüzlerini doğu veya batıya çevirmekle iyilikte bulunabileceklerini ya da lider olabileceklerini sanan ahmaklar, inandıklarını ileri sürdükleri Allah’ı hiç hesaba katmamaktadırlar. İkballeri için insanlarını heba etmekten kaçınmayan siyasilerden daha zalim ve oportünist kim olabilir?

El açıp yalvarmaya layık olan yaratıcı Allah’tan başkasına sığınanlar, gerekçeleri ister siyasi ister ekonomik ister sosyal ister askeriye olsun, kendilerine eziyet eden zincirli mazoşistlerden başka bir şey değillerdir. Eğer kaderleri çizen ve son sözü söyleyen Allah ise, ABD veya diğerlerinin himayelerinden fayda yahut zarar beklemek; akli ve imani midir?

Şeytanın tehlikesinden çok, şeytanın adımlarını takip eden münafıklardan sakınılmalıdır…

Hiç yorum yok: