25 Ekim 2011 Salı

Kürt kökenli Müslüman kardeşlerim!

Amansız terör örgütü, her ne kadar Kürt kökenli kardeşlerim lehine ırki bir bağımsızlık mücadelesi yaptığını iddia etse de, asıl savaşı İslam ve iman etmiş Müslüman’larladır. Temel amaçları ön plana çıkarılmamasından dinleri uğruna can verebilecek kadar özde Müslüman olan Kürtlerin, Zerdüştleri destekleme yanılgısında bulunmuş olmaları, sadece ayrılıkçı laik dayatmadan ve siyasete getirilen dini yasaktandır.

Düne kadar irtica adına İslam’a hoyratça saldıran ve Müslümanları asimilasyona kalkışan CHP Diktatörlüğü, farklı ırkları birbirlerine kemikleştiren “din birliğine” tahammül edemeyip baskı, yasak ve şiddet politikalarıyla ırkçılığı hortlatmış, dolayısıyla dinsiz devletin yaptığı zulümler sadece Kürtlere reva görülmüş gibi Türk karşıtlığı baş göstermişti. Oysa vahye iman etmiş Müslüman Türklerde kendileri gibi aynı zalimliğin bedelini aşağılanarak, dışlanarak ve horlanarak her daim ödemişlerdi.

Böylesi bir daha ele geçirilmesi zor fırsatın üzerine atlayan haçlılar, Apo denen dönmeye namütenahi imkânlar tanıyarak örgütlemiş, her türlü desteği vererek, Türkiye’nin parçalanması ve milletin birbirini kıyması için el altı yardımlar sunmuştu.

Ancak milletin Müslüman oluşu, planladıkları tahribatı gerçekleştiremeyeceği kuşkusuyla mücadeleye etnik amaç kazandırıp, Müslüman Kürtleri de kolayca saflarına katabilmek maksadıyla her düşünce kesiminin mutabakat sağlayabileceği Kürt kimliğini manipüle etmişler, böylece güce ulaştırmışlardır. Eğer elebaşlılar İslam olsaydılar, Batı’dan ve İsrail’den destek alabilmeleri mümkün müydü?

Haçlılar geçmişte hangi sebepten Müslüman Türk ve Kürtlerle savaşmışlar ise, bugünde terör adına İslam’la savaşını sürdürmekte, arzularına uyan Müslüman kimlikleri ve hainliği meslek edinmiş çevreleri de çıkarları adına kullanarak, vahyi süpürmeye çalışmaktadırlar. Hem dini hem siyasi hem de teröristlerle bizi topyekûn ya yok etme ya bölme ya da köleleştirme operasyonlarında içten taşeron kullandıklarından doğrudan sahada görünmemektedirler.

PKK’nın ortaya çıkıp Müslüman Kürtlerin desteğini alarak bugünlere gelmesinin nedeni, CHP’nin şiddetli din karşıtlığındandır. Din siyasete alet edilemez laik mantığı, onbinlerce insanımızın ölümüne, pkk’nın pazarlık yapabilen güce dönüşmesine neden olmuştur. Gerek silahlı kuvvetleri gerek yargıyı gerekse siyaseti hegemonyası altında bulunduran CHP zihniyeti; irticayı 1. derece tehlike, terör örgütünü de 2. derece tehlike kabul ettirmesiyle devlet, pkk’yı bırakıp Müslümanlara göz açtırmamış, dolaysısıyla pkk semizlenip devlet ve milleti tehdit eder durumdan öte toprak hakkı bile talep eder duruma gelmiştir.

1986 yılında amacın ırki değil dini olduğunu fark eden Kenan Evren, elinde Kur’an Güneydoğu’yu dolaşarak, tıpkı bir din adamı gibi halka vaazlar vermiş, en önemli ve etkin araç olarak din kardeşliğine müracaat etmekten başka bir çıkış yolunun olmadığını idrak etmişti. Darbeyle başa gelmesi ve CHP’yi kapatarak sindirmesi, Evren’in dini söylemlerine karşı muhalefeti engellemiş, böylece Kürt kardeşlerimizi bilinçlendirmişti. Ne acıdır ki sonradan gelen demokrasi havarisi hükümetler, CHP Diktatörlüğünün yolunu izleyerek, dini ağızlarına almaya korkmuşlar, günümüz pkk’sını doğurmuşlardı.

Eğer Kenan Evren’in helikopterlerden dahi ilânlar attırarak ve din adamlarını bölgelere göndererek pkk’ya karşı Kürt Halkına cihad çağrısında bulunması rehber edinip sonradan gelen iktidarlarca devam ettirilebilseydi, BDP tek bir vekil çıkaramaz ve pkk bölge halkından kesinlikle destek alamazdı. İlanlar da şöyle yazıyordu: “Vatandaş! Bakın en yüce İslâm dini size ne emrediyor... Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Allah tecavüzkârları sevmez. Onlara karşı savaşmak senin gibi her Müslüman’ın görevidir."

Neden CHP, 12 Eylül darbesinin dışındaki tüm darbeleri ve müdahaleleri sahipleniyor; hiç düşündünüz mü?

Etnik zemini bertaraf edebilecek etkin kuvvet; sadece ve sadece dini zemindir. Demokrasi zemini, çıkarsı mantık makyajı olup ne etnik ne de dini duygulara tesir edebilir. Ancak ya etnik ya da dini birliktelikle bütünleşmiş toplumlarda yemekten sonra çay veya kahve misali keyfi bir benliktir. Ne doyurur ne duyguları tatmin eder ne de ateşi söndürür.

Unutulmamalıdır ki pkk gibi Ergenekon ve Balyoz Terör Örgütleri de demokrasi adına İslam’a karşı cephe oluşturmuş CHP destekli laik odaklar değil miydi? Ergenekon’un pkk ile ortak düşmanı İslam olmasaydı; birlikte operasyon yapabilir, müttefik olabilirler ve aynı kabı pisletirler miydi?

Dolayısıyla ırki diye manipüle edilmiş terörü üreten CHP zihniyeti olup, terörle mücadele konusunda hiçbir katkı sunamayacağı gibi, bilakis BDP ile birlikte körüklemekten öte tek bir çözüm getiremez. Pozitivizmin duyguları etkileyebilmesi mümkün değildir. Her kim çareyi demokrasi zeminde görüyor ise; o, dinin, devletin ve halkın gizli düşmanıdır…

Güvenlik güçlerimiz nasıl bölgeye sevk edilerek teröristler etkisiz hale getiriliyorsa, din adamları da aynı mücadeleyle derhal bölgeye gönderilip, halkın nasıl bir din saldırısıyla karşı karşıya olduklarını ayet ve hadislerle anlatarak, ırkçılığın ebedi cehennemle cezalandırılacağı hükmünü açıklamalıdırlar. Gerek teröristlerin ihbar edilerek içlerinde barındırılmaması gerekse BDP siyasi gücünün yok edilmesinde hayati faktör, hiçbir Müslüman’ın tartışamayacağı İslam’i emirlerdir. Öyle günde beşer dakikadan yirmibeş dakika namaz kıldırmak, yardım adı altında para toplamak, televizyonlara çıkıp ahkâm kesmek, amfilerde ders anlatmak, ekonomik veya siyasi getirim için cemaati nefsi arzularına alet etmektenseler; ağızlarından düşürmedikleri ebedi dirilik olan şehitlik mertebesine ulaşmayı ve ölümsüz dedikleri cennetle buluşabilmeleri için Müslüman her Kürt kardeşimize birebir gerçekleri duyurmaktan daha onurlu, insani, öncelikli ve İslam’i ne olabilir? Yoksa ölmekten yahut öldürülmekten mi korkuyorlar? Münafıkların durumu tıpkı şeytanın durumu gibidir!

TRT 6 kanalı, teröre darbe vurabilecek önemli bir araç ama laiklik gereği dini buyruklar işlenememektedir. Aslında kitabımız Kur’a’na sarılınabilse, güvenlik güçlerimize bile gerek kalmayacağı muhakkaktır. Müslüman Türk’ün Kürt’e ya da Müslüman Kürt’ün Türk’e kanı haramdır. İslam olmayan bir Türk, dinen nasıl benim bir düşmanım ise, Müslüman bir Kürt de dinen kardeşimdir. Dolayısıyla kardeşliği ve barışı ırk değil din belirlemektedir. Hepimiz, Hz. Nuh Peygamberin soyundan geldiğine ve Allah dileseydi tüm insanları tek bir millet yapabileceğine göre; Kur’an’da herhangi bir milletin üstünlüğü veya ayrıcalığı var mıdır? Böylece ihtilafa düşmenin nedeni şeytani hırslar değil de nedir?

Zerdüşt dine sahip BDP ya da PKK, her Müslüman Kürt için azılı bir düşmandır. Aynı ırktan olmaları Allah nezdinde hiçbir değer taşımamakta, ırki mücadelede bulunan her kimse, dinden çıkmış ve isyan etmiş bir şeytan dostudur. Şeytan’ın Allah’a isyan edip lanetlenmesinin sebebi de ırkidir. Şeytanın “Beni ateşten yarattın, onu topraktan” diyerek ırki bir üstünlük gütmesi, her Müslüman’ın asla zihin ve kalbinden çıkarmaması gereken bir anahtardır. Dolayısıyla ırki benliğin nasıl bir felaket olduğu tartışmasız bir açıklıktadır.

Maalesef Müslüman Kürt kardeşlerimiz, şeytan misali lanete neden olan ırki bağlılığın dehşetsi önemini bilmediklerinden, dinleriyle savaşan ama ırk mücadelesi olarak kendilerine dayatılan isyanın hem dünya hem de ahretlerini kaybettirecek bir fecaat olduğunu hesap edememektedirler. Ancak dini siyasete karıştırmayan devlet, yalnızca kendi sonunu değil milletinde sonunu hazırlamakta, kökten çözüm yerine demokrasi ütopyasıyla halkını öldürtmekten dolayı vicdan azabı da mı duymamaktadır?

Ey Kürt kökenli Müslüman kardeşlerim! Şüphesiz din düşmanı laik devletin CHP ilkeleriyle bütünleşmiş olmasının dayanılamaz olumsuzluklarını bir Türk olarak, ben de yaşadım ve direnmem neticesi birkaç kez hapis yattım.

Unutmamalısınız ki sizlere zulüm yaptığını sandığınız Müslüman güvenlik güçleri de aynı ızdırabı yaşamışlardır. Ancak vatan hepimizin ve yanlışı güç birliğiyle düzeltmek insan ve İslam olmamızın bir gereğidir. İntikam öfkesiyle kardeşlerimizi öldürmek ve öldürtmenin bedelini ne bu dünya ne de ahırette ödeyebiliriz.

Bugün size özgürlük ve bağımsızlık vereceğini zannettiğiniz dininiz düşmanlarını sırf Kürt oldukları gerekçesiyle kayırmanız ve desteklemeniz, apaçık şeytanın adımlarını takip etmekten başka bir şey değildir. Acımasız canileri etkisiz hale getirebilmek için güvenlik güçlerin operasyonlarında bir kısmınız zarar görmüş olabilirsiniz.

Takdir edeceğiniz üzere bir bölgede kuduz vakıası var ise, o bölge karantina altına alınır; kuduzun yayılmaması ve daha fazla can almaması için alınan ciddi önlemlerden sağlıklı insanlarda zarar görebilir. BDP yahut pkk, tıpkı bir kuduz vakıası gibi bulundukları bölgeye ölümcül hastalık saçtıklarından derhal uzaklaştırılmaları, ihbar edilmeleri ve doğrudan savaşılması; sizlerin ve çocuklarınızın zarar görmelerini engelleyecektir. Lakin aranızda barındırarak koruyup kolladığınızda ise, şikâyet hakkınız bulunmamaktadır. Şeytan dostlarının tehditleriyle hak yolunda mücadele etmekten korkanlar, ancak şeytanın dostlarıdır. İman etmiş kimseler, Allah’tan başkasından asla korkmazlar…

Şeytan’ın bizim gibi pek çok milleti nasıl kandırıp saptırdığı ortadayken; nasıl olur da hala akıl erdiremiyoruz?

Van’da meydana gelen depremde birçok Kürt kardeşim yakınlarını yitirmiş, evsiz kalmış ve kış ortasında çaresizlik içinde kıvranırlarken, imdatlarına BDP ya da pkk değil, devlet ve Müslüman Türk kardeşleri koşmuştur. Öyle ki, zarar görüp mağduriyet yaşayan Kürt kardeşlerimize milletçe uzanan yardımlara dahi göz dikerek, pkk lehine açtıkları hesaplarla zimmetlerine geçirmek istemeleri, nasıl hayvandan daha aşağı yaratıklar olduklarını bir kez daha kanıtlamışlardır. Mangalda kül bırakmamacasına esip gürleyen BDP’nin deprem karşısında süt dökmüş kedi misali sesinin soluğunun kesilmesi, aslında nasıl sefil ve bir hiç olduklarının anlaşılmasına yeterlidir. Hala leşçi akbabalara güvenmeye devam mı edeceksiniz?

Aynı kökenli olmanızdan Allah düşmanlarını aranızda bulundurmayın ve zerre kadar arzularına uyarak onlarla birlikte lanetlenmeyiniz. Sizler, İslam gibi hak olan tek dinle şereflendirilmiş bir üstünlüktesiniz. Irkdaş olmanızdan dolayı dininiz İslam’ı Zerdüşt gibi bir sapkın inanca peşkeş çekerseniz, sizleri Allah’a karşı kim koruyabilir? Allah, insanlara hangi ırktansınız diye sormayacak, doğrudan vahyine itaat edenlerle isyan edenleri ayırarak hesap güdecektir.

Şeytan, ırkının üstünlüğünü ayrıcalıklı tutmasından yaşadığı cennetten kovularak ebedi cehenneme gönderilmiştir. İman ettiğiniz halde aynı lanete mi çarpılmak istiyorsunuz? Irkçılık, en korkunç ve ezeli bir düşmandır.

Sizleri, dininizin emrettiği gibi düşünme, direnme ve davranmaya davet ediyor; insanlığın ve Allah’ın düşmanlarıyla aranıza mesafe koyarak, Peygamberiniz ve kardeşlerinizin yanında yer almanın müjdesine nail olma kurtuluşuna koşacağınıza inanıyorum. Çünkü sizler Müslümansınız, asla ırk ayırımı yapmaz, Allah emirlerinin dışında hareket etmez ve şeytanın dostlarına karşı savaşırsınız.

BDP, KCK, DTP ya da PKK, şeytanın dostları olup İslam’ın ve insanlığın kaçınılmaz düşmanlarıdırlar…

“Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını takip etmeyin. Kim şeytanın adımlarını takip ederse, muhakkak ki o, edepsizliği ve kötülüğü emreder. Eğer üstünüzde Allah'ın lütuf ve merhameti olmasaydı, içinizden hiçbir kimse asla temize çıkamazdı. Fakat Allah dilediğini arındırır. Allah işitir ve bilir. “
Nur 21

“İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise tağut (ırk, batıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır. “ Nisa 76

“Ey insanlar! Allah'ın vadi gerçektir, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın! Çünkü şeytan, sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman sayın. O, kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaya çağırır.” Fatır 5-6

“Hâlbuki şeytanın onlar üzerinde hiçbir nüfuzu yoktu. Ancak ahirete inananı, şüphe içinde kalandan ayırt edip bilelim diye (ona bu fırsatı verdik). Rabbin gerçekten her şeyi koruyandır.” Sebe 21

Hiç yorum yok: