17 Eylül 2010 Cuma

Adil, vefalı ve dürüst olun ki;

Halkın güveni daha da artarak, “hayır” tercihini kullanan ya da ambargo uygulayan vatandaşlarınız pişmanlık duyarak arkanızda yekvücut birleşsinler. Halkınızı öyle kucaklayın ki yansıtacağınız samimi sıcaklık, tıpkı ateşin saf çeliği eritmesi misali önyargıları ve ayırımcılığı yok ederek azgın kışkırtıcıları ve acımasız şövalyeleri tüketsin, sömürücü umut tacirlerinin tuzaklarına düşmekten kurtarsın.

Eski Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ yahut diğer Kemalistler gibi eşiniz ve çocuklarınızın komutanı, başbakanı, bakanları ve vekilleri olmayınız. Sizler iman eden kimseler olduğunuzdan putperest CHP veya MHP gibi laiklik ya da Atatürk için değil, Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle yöneten ve şahitlik eden kimseler olun ki politik sözlerle değil erdemli davranışlarınızla milletinize örnek olunuz. Bir lidere, kuruma, partiye veya topluma duyduğunuz kin, sizleri asla adil davranmamaya itmesin. Her kim olursa olsun, hangi düşünce ve inanca sahip olursa olsun; mutlaka adaletli olunuz ve nefsi kararlar almayınız. Hukukun buyrukları; dürüst yaşamak, adaletli davranmak, başkasını zarara uğratmamak, herkesin hakkını vermektir.

Başbakan Erdoğan’ın referandum sonrası yaptığı açıklamasında sorumluluğunun arttığını, “kadınlarımıza, yaşlılarımıza, engellilerimize, şehitlerimizin emaneti olan dul, yetim ve gazilerimize müjdeler olsun diyorum. Artık onlara hak ektikleri ayrıcalıkları sağlayan ve ilgili her türlü düzenlemeyi anayasa güvencesi altında sağlayacağız “ taahhüdüne binaen, öncelikle dini kıyafet ve görünüşlerinden ötürü kamu alanlarından düşmanca dışlanan, şehit adayı evlatlarını, eşlerini ve kardeşlerini görev yaptıkları TSK karargâhlarında ziyaret edemeyen, yemin törenlerine katılamayan ve şehit olmadan önce sarılıp koklayamayan dul, yetim, ana ve babalara hak ettikleri ikram, itibar ve şerefi teslim ediniz. Lojmanlardan ve ordu evlerinden yararlanmalarını sağlayınız. VIP salonlarından faydalandırınız ve ayrıcalıklı iş imkanları temin ediniz. Kırmızı ya da yeşil pasaportlarla ödüllendiriniz ki o acılı ve gözü yaşlı emanetleri mutlu kılıp; vatan, devlet ve millet sevgisini tüm insanlara hissettirmek suretiyle hukuka ve adalete güveni tesis ediniz.

Sağlıklarında karargâhlara sokulmayan türbanlı eş, ana ve sakallı babalara neden şehit törenlerindeki protokollerde yer veriliyor? Sağlığında it, ölünce mi aslan? Cevabını bir bilen varsa lütfen beni aydınlatsın…

Menderes ve arkadaşlarını idam eden Milli Birlik Komitesi Başkanı ve 1961 yılındaki cunta hükümetinin başkanı Org. Cemal Gürsel, genelevleri yasal kimliğe kavuşturmasıyla vatanları uğruna şehit düşen kahramanların geriye bıraktıkları dul eş, kız, kardeş ve analarının ekonomik zorluklardan genelevlere sermaye edilmelerine resmi statü kazandırmıştı. Manukyan misali birçok Ermeni servetlere kavuşmuş ve düne kadar ödüllendirilmişlerdi. Canlarını veren askerlerimizin Gürsel gibi komutanların ve devletlerince hıyanete uğrama felaketlerini unutabilmek mümkün mü?

Şehitlerden daha fedakâr ve üstün vatandaşlar olamayacağına göre; askerlerinin teröristlerce öldürülmelerini izleyen bir eli yağda bir eli balda saltanat süren komutanlara, yargı üyelerine, vekillere, iş adamlarına, sanatçılara ve gazetecilere tanınan VIP ayrıcalıkları, neden onların emanetlerine de sunulmuyor? Örtülerinden dolayı ordu evlerine girmeleri yasak olan şehit yakınları, halkı acımadan tepelemek isteyen Balyozcu Çetin Doğan gibilerin düğün hazırlığı için defalarca boyatılabiliniyor ve Müslüman şehit düşmanı subaylarca sefahat yerleri olabiliyor da; neden şehit yakınları ve gazilere açılmıyor? Unutulmamalıdır ki Yaratıcı Allah, kendi yolunda öldürülenleri ölü değil diri, peygamberler misali hiçbir sorguya çekilmeden doğrudan cennete kavuşacakları ayrıcalığını açıkça müjdelediği halde; bu nasıl laik ve sözde çağdaş bir hukuk anlayıştır ki hem vatanı uğruna canını verecek, hem de yoksulluğa ve kimsesizliğe terk edilen emanetler genelevlerde satılabilecek?

Öncelikle asker ve polis şehitlerin uğruna canlarını verdikleri devletlerine emanet bıraktıkları dul, yetim, ana ve babalarına Cumhurbaşkanlığı düzeyinde ilgi ve itibar gösterilmelidir ki, hayâsızca şehit kanlarından politika yapıp iktidara geldiklerinde onları yücelteceklerine katillerini af eden MHP gibi insafsız sömürücüler mahkûm edilerek, karanlıktan çıkardıkları ses ve solukları kesilmelidir. “Rahşan Affı” diye anılan katil ve terörist affının altında Devlet Bahçeli’nin imzası yok muydu?

CHP’nin türban sorununu çözeceği politikası, Kemal efendinin İBB’ne aday olduğu sırada halkın gözünü boyamak maksadıyla Kâğıthane’de bir sitede oturacağı propagandasına istinaden çakma adres gösterdiği daireye taşınmadığı nasıl seçmen kaydı rezaletiyle patlak verdiyse; hükümetin, çok tartışılan dokunulmazlıkların kaldırılma restini görerek, türbanla birlikte meclise getirmek suretiyle CHP’yi bir kez daha tuş etmesi halkı daha da bilinçlendirecektir. CHP’nin tartışılması dahi mevzubahis olmayan din düşmanlığı, millet egemenliği tahammülsüzlüğü, barış ve adalet aleyhtarlığı, eşitlik ve özgürlük karşıtlığı, yalanları, hilekârlıkları ve uzlaşmazlıklarının bir tokat misali suratlarına çarpılması, zihinlerin yeniden tazelenmesine vesile olacak, kıyamete dek çıkamayacakları çukurlara gömülmekten sıyrılamayacaklardır. Kendi aralarında dahi uzlaşamayıp birbirlerine kumpas kuran CHP’nin olası bir iktidarını düşünmek dahi insanı ürpertmeye yetmektedir…

CHP’nin çocuk pornosu izleme sapıklığında dünya birincisi İzmir ile Kandil’in Türkiye üssü Tunceli’deki seçim başarısını sizlerin yorumuna bırakıyorum…

İnsanlar yoksulluğa ve musibetlere razı olabilirler ama adaletsizliğe ve ayırımcılığa asla!

Referanduma bir zarar gelmemesi adına dillendirmediğim et ile ilgi skandalsı duyumu da Başbakan Erdoğan’ın dikkatine sunuyorum. Yurt dışından hayvan ithal edildiği halde fiyatların 25.TL’nin altına düşmemesinin sorumlusu Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in haksız ve adaletsiz kayırmacılığıdır. Et ve Balık Kurumunca kesilip 12.TL/kg karşılığı sözde piyasaya sürülen etin büyük bir bölümünü milletvekili Vahit Kiler’in vesayeti altındaki Kiler Marketlerine sattıkları, Kiler Marketlerinin de üzerine kâr koyarak et toptancılarına pazarladığı doğru mu? Neden adil bir satış gerçekleştirilmedi? Kiler Marketleri 12.TL/kg’dan karkas olarak satın aldığı etleri, neden marketlerinde 25.TL’ye sattı? Halkın ucuz et yemesi gerekirken neden fiyatların düşmediği anlaşılmaktadır. Her zamanki gibi Başbakan’ın derhal Et ve Balık Kurumunun hesaplarına el koyarak, gerekli araştırmayı yaptıktan sonra fırsattan istifade ederek haksız kazanç sağlayanları cezalandıracağına ve söz konusu bakan ile ilgili gereğini yapacağına inanıyorum. Ancak adil olunabilinirse tüm sorunlar ortadan kalkar.

Devletin hiçbir yöneticisi ve bürokratı halktan kendini ayrıcalıklı ve üstün tutmamalı, eğildikçe yükseleceği idraki içinde sabrı, hoşgörüyü, vefalığı ve mütevazılığı ilke edinmelidir. Mevki ve makama ulaşanların evrim geçirircesine herkes gibi yaratık bir insan olduklarını unutup tanrısal bir yüceliğe kapılmaları toplumları derinden çökertmekte, idareciye olan güvensizliğe neden olup isyana, kargaşaya ve suçlara yönlendirmekle kalmayıp, doğruya ve insaniyete karşı kulakların ve kalplerin tıkanmasına da yol açmaktadır. En tepeden alta kadar siyasi ve bürokratların komplekssel tavırları felaketin ta kendisidir. Halkın arasında yaşaması gereken bakan, vali ve kaymakamların etraflarına duvar örerek kendilerini ziyarete gelen sıradan vatandaşlarla görüşmek istememelerinden daha beter ne olabilir? İşleri yapılmasa dahi basit bir ikram ve güler yüz, sosyal devlet anlayışının olmazsa olmaz bir koşulu ve sorunluyu rahatlatan bir psikoterapi olacağı halde; kendilerini ne sanıp vatandaştan üstün tutabiliyorlar? Oysa vatandaşın problemlerini gideremeseler dahi sıcak bir tokalaşma ve basit bir çay ya da şeker ikramı bile gönülleri fethetmeye yeterdir. Siyasilerin seçimden seçime halka tepeden seslenerek birkaç sözle etkili olabilmeleri her ne kadar imkansız ise de gönlü tüm dünyayı içinde barındıracak kadar cömert ve sevgi dolu milletimizce rağbet görebilmeleri, fıtratsal bir insani duyarlılıklarındandır. Peki, neden onlarda aynı duyarlıkta bulunmuyorlar?

Siyasi ve bürokratların halkın hizmetkarları oldukları bilinci pratikte yerleşmediği müddetçe huzursuzluk ve güvensizlik ortadan kaldırılamaz. Peygamberimizin şehrin ileri gelen zengin ve güçlü insanlarla yaptığı görüşme esnasında bir Âmanın yanına gelmesi üzerine kendisiyle ilgilenmeyerek yüzünü ekşitip arkasını dönmesinin bedeli, Allah tarafından uyarılmasıyla sonuçlanmıştı. Abese Süresi…

Cumhurbaşkanı ve başbakanın da fevkalade saygı duyup hürmet ettiği baba dostu ve ahlak abidesi bir bilim adamıyla sohbet ederken, üstelik talebesi ve benimde yakinen tanıyıp gençliğimde sattığım dairede karşı komşum olan bakanla berberde karşılaşınca kendisine selam vermeyip konuşmadığını, gurur ve kibir içinde arkasını döndüğünü ve berberin de “bu nasıl bir tavır” diyerek şaşırdığını üzüntü içinde ifade edince, “hocam, herhalde bakan oldu diye kendisini gök kubbenin hâkimi sanıyor” dedim. Oysa o bakan, komşu olduğumuz sırada son derece sümsük ve sünepe olup, eşinden defalarca horlanıp dayak yiyerek kapı dışarı edilirdi. Ayrıca inançlı bir mümin referansına sahip olmasına rağmen peygamberinin ahlakını, insani değerleri ve kendi geçmişini göz ardı ederek, kompleksi ve galebe çalan benliği başını döndürdüğünden geçici makamının esiri olmuştu. Eee, nasıl olsa herkesin önünde saygıyla eğildiği bir bakan. Benlikle yoğrulmuş hırs, ihtiras ve çıkar öyle şeytanidir ki, Erbakan’ın oğlu, kızı ve damadı gibi nicelere ya oy kullandırmamış ya da hayır attırabilmiştir.

Acaba Başbakan Erdoğan ve Kurtulmuş’a olan husumetinden dolayı Necmettin Erbakan ve kurmaylarının “hayır” kullanmış olabilmesi mümkün mü?

Hâlbuki Başbakan Erdoğan enerjisi ve dikkatini; oyuna dahi sahip çıkamayan ve mağlubiyetlerini zafer addedebilen demagog sefillere harcayacağına yanındaki çalışma arkadaşları ve vali gibi idarecileri yakinen takip etse, inanın hem CHP hem MHP hem bdp kendiliklerinden elimine olur, hem de devlet-millet bütünlüğünü sağlayarak düşmansı ayırıma son verir.

“İnsanlar ancak adaletle doyurulur.” Emerson

Hiç yorum yok: