29 Temmuz 2018 Pazar

Ne kadar hoş görünmeye çalışılsa da…

Asla razı olmazlar!

Her ne kadar siyaset arenasında egemenliklerini kabul edip laik ve demokrat arzularına uyulsa da Müslüman olunmasından dolayı sindirebilmeleri mümkün değildir.

Öyle ki, gerek IŞİD gerek El Kaide gerekse başka cihad ehline düşman olunması, savaşılması, dışlanılması, aynı üslupların kullanılması, cihada karşı kurulan koalisyona katılması dahi yaranmaya yeterli değildir.

Menfaate dayalı ilişkiler ancak bir yere kadardır; o da din kuvveti ile birlikte kırılmaya mahkûmdur.  Dolayısıyla Müslüman ile gayrimüslimlerin devlet arası müttefiklikleri kesinlikle söz konusu değildir.

Kur’an’ı Kerim kendileri için öyle bir tehlike ve tehdittir ki, elde edecekleri diplomatik çıkarları dahi umursamamalarına neden olmakta; dolayısıyla din gerçeği maskelerini düşürmektedir.

Amaçları Müslümanları Kur’an’dan vazgeçirmek olup, laiklik ve demokrasi manipülasyonuyla ayetleri eğip büktürmek ya da inkâr ettirmek suretiyle kendilerine uydurmaktır.

Dinlerine uyulmadıkça hıristiyan ve yahudilerin Müslümanlardan razı olmayacakları yaratıcı Allah tarafından açıkça bildirilmiş ise, Allah’tan daha mı iyi bilinmektedir ki, doğruya, huzura, güvene, refaha ve iyiye kavuşulabileceği sanılmaktadır? 

Allah’ın dinini yeryüzünde hâkim kılabilmek amacıyla indirdiği hükümleri anayasa yapabilmek için cihad eylemini şer gören haçlı-siyonist’lerle birlik olmak, onlardan olmak değil midir?

Haydi, Müslümanları öldürdükleri gerekçesiyle karşı çıkıldığını varsayarsak, ABD, Rusya, AB ve diğer haçlı-siyonistler Müslümanları kadın-çocuk demeden katletmiyorlar mı? Ki, cihad ehli,  Müslümanları değil, Müslüman maskeli münafıkları cezalandırıyor!

Haçlı-siyonist’lerin kendi egemenlikleri veya demokrasi uğruna yaptıkları savaşları meşru kabul edilip de; Allah adına yapılan cihadların gayrimeşru ya da terör sayılabilmesi hâkimiyetin beşerde olduğu inancını kanıtlayan bir şirk değil midir? 

Hıristiyan ve yahudileri, Allah’tan üstün güç görürce yaptırım sahibi yaparak arzularına uymak ya da takiyye ile gizlenmek, saklanmak veya korunmak amaçlı tehlikeden arınabilme düşüncesi de bir ortak koşmadır. Musibetleri yaratan da, kayıran da, dilediğine zarar verip dilediğini koruyan da, kaderi yazan da Allah değil midir?

Onlarla girişilen dostluk ilişkileri ve elde edilen kazanımların nasıl yanıltıcı oldukları dönüşün Allah’a olmasıyla kanıtlıdır. Allah’tan daha kuvvetli bir mutlaklık ne hıristiyan ne yahudi ne de başka bir beşeri güçte bulunmadığı aşikârken; ayetleri satacak ve ahireti dünyaya peşkeş çekebilecek kazanım ne olabilir?

Sonuçta dünya, içindekiler, kıymet biçilmez eserler, fikirler yok olacağına göre; geri kalanın ne olacağı idrak edilebildiğinde; yaratıcı Allah’ın dünya nimetleri gibi az bir bedele satılamayacağı anlaşılacaktır.

Dolayısıyla fani olan değil, baki olan insana lazımdır! Hıristiyanlar, Yahudiler veya diğerleri bakilik verebilir mi?
“Dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır. Bakara 120

“Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez. Maide 51

“Ey Peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir!” Tevbe 73
  
“Ey Peygamber! Allah'tan kork, kafirlere ve münafıklara boyun eğme. Elbette Allah her şeyi bilmekte ve yerli yerince yapmaktadır. Ahzab 1


“Size ne oldu da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Halbuki Allah onları kendi ettikleri yüzünden baş aşağı etmiştir. Allah'ın saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimse için asla (doğruya) yol bulamazsın!” Nisa 88  

Hiç yorum yok: