6 Mart 2015 Cuma

Dinin İslam mı, İslami kimlik mi?



Kur’an dışında her söz, her bilgi, her amel, her düşünce, her rivayet, her kitap İslam’a değil İslam kimliğine götürür…
  
İslam mı olmak istiyorsun; Allah’ın rızasına mı kavuşmak istiyorsun; hakiki bir kul olmayı mı istiyorsun; delillerle mi ihtiyacın var; Allah’ı ve Resulünü mü tanımak istiyorsun; zihnine yahut gönlüne düşen bir soruya mı yanıt arıyorsun; dünyanın ve ahiretin ne olduğunu mu öğrenmek istiyorsun; Müslüman, müşrik, kafir, münafık, fasık ve zalimin kim olduklarını mı öğrenmek istiyorsun; cennet ve cehennem ehlilerinin kimliğini mi merak ediyorsun; ölüm ötesine mi ilgi duyuyorsun; helal ve haramları mı bilmek istiyorsun; cihad ve savaşla ilgili tartışılmaz hükümleri mi öğrenmek istiyorsun; hidayet yoluna mı ulaşmak istiyorsun; yeryüzünde yaşayan canlıların ahvalini mi öğrenmek istiyorsun; doğum, ölüm ve arasındaki yaşamın nasıl bir iradeyle vuku bulduğunu mu bilmek istiyorsun; kaderin ne olduğunu mu öğrenmek istiyorsun; bilcümle öğrenmek istediğin ne varsa tamamı apaçık indirilen Kur’an’ı Kerim’dedir. Dolayısıyla Kur’an sana yeter! 

Lakin Kur’an’ın yetebilmesi için imana erişmiş kullardan olma zorunluluğu vardır. Çünkü Allah hidayet nasip etmemiş ise, öğrenilenler hiçbir şey fayda sağlamaz. Zaten Kur’an’ı anlayabilmek yahut kavrayabilmek için tek anahtar, iman yani hidayet kapılarının açık olması gerekir. Kavuşabilmenin yolu da Allah’ın iradesine yani dileğine bağlıdır. Allah dilememişse bilgelikte en doruğu ulaşılsa da imansız bir bilge olmaktan öteye geçilemez ve dolayısıyla amelsiz bir bilgiye sahip olunmaktan dolayı edinilen bilgiler de, sırtında binlerce cilt kitap taşıyan eşekten farksız olunur. İman olmadan Kur’an anlaşılamayacağından önce iman gelir! 

İlim Kur’an’dadır, delil Kur’an’dadır, doğru söz Kur’an’dadır, her türlü misali Kur’an’dadır; her kulun anlayabileceği basit dil Kur’an’dadır; ne şeytanın ne de nefsin katkısı bulunmayan Kur’an’dır. Öyleyse Kur’an’dan başka arayışlara meyletmek ve beşerin sözlerine, rivayetlerine, tefsirlerine, yorumlarına ve kitaplarına itibar etmek amacın İslam olmak değil İslam kimliği taşımaktır.
Diyorlar ki; Kur’an’ı Arapça dilinden başka sakın ha okuma, anlamaya çalışma, aksi takdirde din ve iman kaybedilip küfre girilir. Allah her ne kadar herkesin anlayabilmesi için açık-seçik indirdim buyursa da, onlara göre (haşa) sen inanma, anlayabilmen için din alimlerinin kelam, fıkıh ve ahlak kitapları okunmalı, yirmi ana ilim iyi öğrenmeli, Kur’an’ı anlayabilmek için Resulullahın açıklamalarını bilmek gerek, sünneti anlamak için de Eshab-ı kiramın ve âlimlerin açıklamalarını bilmek gerek, Müslümanlara Kur’an’a göre değil fıkıh kitaplarına göre iman edilmek emredildi, doğru anlayış için sebebi nüzule, sahabenin anlayışına, peygamberimizin onu hayata geçirişine bakmak mecburi, üstelik tefsir ilmini bilmeyenlerin dahi tefsir okumaları sakıncalıdır!

Özetle diyorlar ki, Allah, Kur’an’ı insanlara ve iman etmişlere değil yirmi ana ilmi bilen alimlere indirmiştir, ayetlerin herkesin kolayca anlayabilmesi için apaçık olduğu hükmü yalandır, dolaysıyla (haşa) Allah yalancıdır. Dolayısıyla yeryüzündeki tüm lisanları yaratan Allah, sanki sadece Arapça bilenlere Kur’an’ı indirmiş gibi Arapça bilmeyenlere Kur’an’ı anlaşılmaz kılmış ve anlaşılabilmesi için de sayılı alimlere vekalet vermiştir.

Allah Resulüne dizdikleri iftira ve hurafelerle Kur’an’ı eğip bükerek değiştirmeye çalışan zalimler, iman etmiş Müslümanları öyle zehirliyorlar ki, kitapsız yani Kur’an’sız bir İslam’ı geçerli kılabilmek için değme taklalar atıyor ve Allah Resulünü Kur’an’a muhalif kılıcı çalımlarla akıl ve kalpleri iğfal ediyorlar. Dolayısıyla haçlı-siyonistlerin istedikleri Kur’an’sız Müslümanlığın taşeronluğunu yapıyorlar.                   
“Onlara ayetlerimiz açık açık okunduğu zaman bize kavuşmayı beklemeyenler: Ya bundan başka bir Kur'an getir veya bunu değiştir! dediler. De ki: Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, bana vahyolunandan başkasına uymam. Çünkü Rabbime isyan edersem elbette büyük günün azabından korkarım. “ Yunus 15

Bana sorarlar; mezhebin nedir? Derim ki, Allah Resulünün mezhebindenim! Ama Resul zamanında mezhep yoktu ki, vefatından sonra dördü hak olmak üzere mezhepler türedi derler. Madem Allah Resulünün mezhebi yoktu, sonradan türeyen mezheplere iman, apaçık bir fitne, Allah’a, Resulüne ve Kur’an’a başkaldırı değil midir? Allah ve Resulünün hükmetmediği bir mezhep anlayışına inanmak, küfür değil midir? İşte Kur’an’a imansızlığın ilk temeli mezheplere imanla atılmış ve arkası bugünlere gelinerek vahye iman etkisizleştirilmiştir.

Allah, neden ümmi bir peygamberi seçerek elçisi yaptığını idrak edebilirsek; yalancı, iftiracı, hurafeci Kur’an düşmanlarının da amaç ve hedeflerini anlayabilirsiniz. Allah ve peygamber yerine kendilerini öne çıkararak hüküm kesen merkepler,  Allah Resulü’nün ümmi oluşundaki maksadı bile öyle manipüle ediyorlar ki, şeytan dahi yanlarında masum kalabilmektedir. Peygamber Efendimizin ümmi oluş nedeni, inen vahiyle ilgili insanlar arasında bir fitne ve vesvese çıkmasını engelleyebilmek amaçlıdır. Eğer ilim sahibi olmuş olsaydı, ayetlerin vahyi değil beşerden çıkan sözler olduğu inancı hakim olur, böylece insanların kendisini Allah’ın elçisi kabul etmeleri imkansızlaşırdı. 

Allah Resulünün hadisleri Kur’an’dır; sünnetleri Kur’an’dır; hayatı Kur’an’dır, siyaseti Kur’an’dır; adaleti Kur’an’dır; hükümleri Kur’an’dır; savaşları Kur’an’dır; cezaları Kur’an’dır; affı Kur’an’dır; insan sevgisi Kur’an’dır; düşmanlığı Kur’an’dır; devlet idaresi Kur’an’dır; anlaşmaları Kur’an’dır; farklı dinlere ve ırklara mahsus insanlarla ilişkileri Kur’an’dır; dolayısıyla Kur’an’ın dışında ne bir sözü ne bir nefsi ne bir ilavesi ne de bir eksiltmesi mevcuttur.

Mümine ne emredilmiş ise, mümin ona uymakla yükümlüdür. Allah’a, Resulüne ve Kur’an’a itaat etmekle emrolunmuş bir mümin, Kur’an dışında hiçbir kitaba, tefsir adı altında ayetleri bozan kitaplara, hadis adı altında ayetleri hükümsüz bırakabilmek için yazılmış kitaplara ve fetvalara asla itibar etmemeli ve Allah’tan başka bir alim tanımamalıdır. Hiç kimse ama hiç kimse, peygamberler dahil olmak üzere Allah’ın üzerine tek bir söz söyleyemeye cüret edemez! Bu sebeple sanki ayet başka, hadis başkaymış gibi fitne sokan merkeplerden kaçmak, cehennemden kaçmak gibidir! Dolayısıyla amaçları indirilen gerçekleri gizlemek olan ne tefsirlere ne de Kur’an’a muvafık olmayan hadis kılıflı sözlere itibar etmeyiniz ve batıla hizmet eden dünyalık alimlere kulak asmayınız ki, imandan sonra küfür batağına saplanmaktan kurtulabilesiniz. Ki, Kur’an’ı şeytanlar indirmedi ki, ayetlerin açıklamaya yani tefsire ya da yoruma ihtiyacı bulunsun!
  
“İşte bu (Kur'an), bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin.” En’am 155  

“Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun. O'nu bırakıp da başka dostların peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!” A’raf 3

“Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.” İsra 9

“İşte böylece sana da emrimizle Kur'an'ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin.” Şura 52

“Eğer okunan bir Kitapla dağlar yürütülseydi veya onunla yer parçalansaydı, yahut onunla ölüler konuşturulsaydı (o Kitap yine bu Kur'an olacaktı). Fakat bütün işler Allah'a aittir. İman edenler hala bilmediler mi ki, Allah dileseydi bütün insanları hidayete erdirirdi? Allah'ın vadi gelinceye kadar inkâr edenlere, yaptıklarından dolayı ya ansızın büyük bir bela gelmeye devam edecek veya o bela evlerinin yakınına inecek. Allah, vadinden asla dönmez. “ Ra’d 31

“Sana Kitab'ı indiren O'dur. Onun (Kur'an'ın) bazı ayetleri muhkemdir ki, bunlar Kitab'ın esasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşabih ayetlerin peşine düşerler. Halbuki Onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek payeye erişenler ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır, derler. (Bu inceliği) ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar.” Al-i İmran 7

“Ehl-i kitaptan bir gurup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Halbuki okudukları Kitap'tan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde: Bu Allah katındandır, derler. Onlar bile bile Allah'a iftira ediyorlar.” Al-i İmran 78

Hiç yorum yok: