5 Ocak 2014 Pazar

Hala mı direniyorsun Diyanet!

İnsanoğlunun anayasası olan Kur’an’ı Kerim’i, devlet yönetimi siyasetten ayrıştırarak hem İslam’ı hem insanlığı hem de Türkiye’yi tahrip edip toplumların vazgeçilmez gıdası ‘hak ve adalet’’ten uzaklaştırmanız, Diyanet değil bir hıyanet örgütü olduğunuzu ortaya koymaktadır.

Kur’an hükümleri, gerek sosyal gerek siyasi gerek ekonomik gerekse askeri yapılarının temelini ihtiva edip nefsi ve batıl hiçbir katkıya izin vermeyerek insanoğlunun düzeni için çözüm olarak yeryüzüne indiği aşikârken; siyasetten dışlanabilmesi Allah’a karşı apaçık bir meydan okuma ve ‘ben’ deme cüretidir. Ki, cennette ikame eden şeytanın da ‘ben’ duruşuyla lanete uğraması dikkate alındığında, neden insanların iki yakasının bir araya gelemediği, huzur ve güven, hak ve adalete kavuşamadıkları gayet sabittir.

Ancak ruhsuz bedenler ölü olmalarından tarafsızdırlar. Madde dahi kimyasal veya fiziksel özelliklerinden dolayı bitaraf olamadıklarına göre, sözde hak ve adaleti temsil eden ve toplumlara kötülükten kaçınıp iyiliğin yanında yer almalarını öğütlemekle yükümlü Diyanetin tarafsız olabilmesi mümkün müdür? Kötüyle iyinin mücadelesinde tarafsızlığı seçen bir düşünce ancak ölüdür!

Seçimlerin yaklaşmasıyla imamlara “tarafsızlığa gölge düşürmeyin” mesajı gönderebilen Diyanet, açıkça Allah ve Resulünün hükümlerinden, haktan, adaletten, vicdandan ve iyilikten yana olmadığını deklare etmiş, namaz kıldırma memurluklarından öte hiçbir yükümlülük ve sorumlulukları taşımadıklarını itiraf etmiştir. Dolayısıyla ülkemizde çıkan birçok karışıklık ve anlaşmazlıkta hakemlik görevi üstlenmediği gibi bitkisel hayattaki bir hastanın tavrıyla kör, sağır ve hissizliğe bürünebilmektedir.

Ey imamlar! Bağlı bulunduğunuz Diyanet İşleri Başkanlığı, Allah’a olan iman ve inancı reddedip aklın üstünlüğünü kabul eden laik rejimin bir kuklası olma hasebiyle tarafsız görünebilir;  laik taraflı İslam maskesi de takmış olabilir; Kur’an’ı siyasetten koparmasıyla kâfirce de düşünebilir; iman edenleri kandıran batılların yanında da yer alabilir; sizlere ve çocuklarınıza da zararları dokunduğu iç ve dış siyasetlere karışmamanızı söyleyebilir; vaaz ve hutbelerinizde siyaset hakkında yorum yapmamanızı isteyebilir; Müslüman kardeşlerinizi uyarmak maksatlı yararlarına olabilecek siyaset faaliyetlerinizi de yasaklayabilir;  sanki sen bir insan ya da vatandaş değilmişsin gibi ima yoluyla bile olsa herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin lehine veya aleyhine olabilecek konuşmalardan sakınmanızı isteyebilir; hiçbir konuşma yapmamanızı ve demeç vermemenizi de emredebilir, SAKIN HA İTAAT ETMEYİN!

Unutmayınız ki sizler, İslam’la şereflendirilerek Müslümanlara bilmediklerini öğreten ve aklı karışıklara yol gösteren imamlarsınız! Müslüman tarafsız olamaz, kötünün galibiyetini izleyemez! Geçici dünya menfaatleri için dininize fiyat etiketi koyarak hem dünyanızı hem de ahiretinizi heba etmeyiniz. Sizlerin rızkını Diyanet değil Allah veriyor! Kötüye karşı mücadele ederek hakkın ve adaletin yanında olmanızdan dolayı görevlerinizden el çektirirlerse bile, Allah’ın yeni kapılar açacağından şüpheniz olmasın. Dâhili ve harici haçlı ve hainlerin kuşatması altında olduğunuz dininiz, namusunuz ve vatanınız aleyhine susamasınız…  Susmanızı kim istiyorsa, o bir haindir! Allah seni din konusunda şeriat sahibi kıldı; dolayısıyla O’na uymaktan başka hiçbir çaren yoktur! Diyanet İşleri Başkanlığı’na uyma ki, bir saniye sonrası meçhul hayatın için ne kendinin ne çocuklarının ne de Müslümanların geleceğini karart!


“Sonra da seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma.” Casiye 18 

Hiç yorum yok: