3 Temmuz 2011 Pazar

Terör aşkına seçmenlerini sattılar…

Öncelikle seçmenlerine karşı gösterdikleri duyarlılık ve sorumluluklarının neticesi Balyoz Terör Örgütünü sahiplenmemelerinden ötürü Devlet Bahçeli ve MHP’li yöneticileri tebrik ederim. Hiç kimseye karşı önyargılı olmadığımı, böylece bugüne kadar eleştirdiğim MHP’yi isabetli davranışından dolayı takdir etmeyi de vazgeçilmez bir erdemlik kabul ediyorum.

Milleti acımadan tepelemeyebilmek için kurdukları Ergenekon Terör Örgütünde görev üstlenmiş Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay adlı teröristleri vekil seçtirebilecek kadar akıl ve vicdanlarını yitirmiş Kılıçdaroğlu ve CHP, “arkadaşlarımızı satmayız” sadakatleriyle baştan beri Ergenekon Terör Örgütüne verdikleri desteği daha da ileri taşıyarak halık temsil edildiği meclisten vazgeçebilmişlerdir.

Hizmet adına seçmenlerinin umutlarını teröre peşkeş çekebilen CHP, yekvücut halinde mecliste dahi yemin etmeyip kendilerinden çözüm bekleyenlere ihanet ederek kurumsal varlıklarını iki teröriste odaklamaları, sanırım gerek seçmenlerine gerekse ‘acaba’ diyen milletimize unutamayacakları ciddi bir ders olmuştur. Böylece olası bir iktidarlarında Türkiye’nin nasıl terör örgütlerine teslim edilebileceği daha net anlaşılmış, CHP’nin gerçek amacı da ortaya çıkmıştır.
Sanki hepsi terör yandaşıymış gibi içlerinden birisi de karşı çıkıp; “ne yapıyoruz, hani biz millet için vardık, müebbet hapisle yargılanan teröristler için mi milletin karşısına çıkıp oy istedik, verdiğimiz vaatler arasında teröristleri kurtarabilmek adına meclise ambargo uygulama ve yasamayı boykot etme sözü vermiş miydik, CHP’yi iki teröriste endekslemenin hesabını veremeyiz” diyerek duruş sergilememesi, tamamının aynı düşünce ve duyguda olduğunu kanıtlamaktadır. Acaba seçmenleri o teröristler için mi CHP’yi desteklediler? Aile sigortası gibi ekonomik vaatler bir kamuflaj mıydı?

Alışageldikleri şantaj ve tehditlerle bugüne kadar başarılı olan CHP, akılları sıra hükümete ve yargıya da baskı uygulayarak amaçlarına ulaşabileceklerini hesap etmiş ama bekledikleri karşılığı bulamayınca işin içinden nasıl çıkacakları telaşıyla nefesleri kesilir hale gelmişlerdir.
Öylesi hayati bir reste girdiler ki, hapishanede zincirli terörist arkadaşları tahliye edilmezlerse ya harakiri yaparak intihar edecekler, ya da topluca Silivri’ye giderek arkadaşlarıyla birlikte orada yemin edecekler. Aksi takdirde tahliyeler gerçekleşmeden yemin etmeleri, onursuzluğun ve şerefsizliğin ta kendisidir…

Her siyasi parti ve üyeleri millet için var olmalı; ne ailesine ne yakınlarına ne de partililerine ayrıcalık tanıyarak adaleti lağvetmemelidir. Oysa CHP, millet adına tutuklanan teröristler için asli görevine ihanet etmiştir. Geçmişteki Fazilet Partisi, türbanından dolayı meclisten kovulan Merve Kavakçı’ya, sırf memlekette olabilecek bir gerilime fırsat vermemek için ilkelerinden vazgeçmiş ve haksızlığı bağırlarına basabilmişti. Ancak inanç ve imandan yoksun bir düşüncenin tutuklu teröristler uğruna vatanlarını dert edinmemeleri, insanlık dışı felsefelerinin bir sonucudur.

Siyasiler, hırs ve çıkarları uğruna yargıya müdahale etmemeli ve düşmanca savaş açmamalıdır. Düzeni ayakta tutanın yargı olduğu ilkesiyle hareket etmeli, böylece asayişin sağlanabildiği, ihtilafların giderilebildiği, cezaların yargıca hükme bağlandığı güvencesiyle topluma örnek olmalıdır. Lakin CHP, sanki ülkeyi yönetmeye aday siyasi bir parti değil de mahalle arasındaki camları taşlayan çocuklar misali çıldırmış bir tehdittir. Terör örgütlerinin bile bir stratejileri, planları ve hedefi olan amaçları vardır. Oysa CHP, eşine ancak tımarhanelerde şahit olunabilecek bir davranış içindedir. Ya arkadaşlarımızı tahliye ederseniz ya da meclise girmem! Bakalım, bu meydan okuyuşlarının arkasında durabilecekler mi, yoksa süt dökmüş kedi misali teslim mi olacaklar?

Ey oylarına ihanet eden CHP’li seçmenler! Kurtarıcı sandığınız Atatürk düşmanı eşkıya torunu Kemal Kılıçdaroğlu sizi değil, meğerse teröristleri kurtarma planları yapıyormuş. Şimdi ne yapacaksınız?

Mehmet Haberal, kendisine ve terörist arkadaşlarına sahip çıkmasından dolayı Kemal Kılaçdaroğlu’nu “demokrasi ve özgürlük” şövalyesi ilan etmiş…

“Ülkenin senin için ne yapacağı değil, senin ülken için ne yapabileceğin önemlidir.” John F.Kennedy

Hiç yorum yok: