12 Mayıs 2011 Perşembe

Dehşet verici kıyas…

Kendini Allah’a, insanlığa ve adalete adamış Usame Bin Laden gibi bir kahramanı, emperyalist barbarların çıkarları uğruna insanları katleden acımasız apo ile özdeşleştirebilme sapkınlığında bulunabilen İslam ve insanlık karşıtları; destekçileri ABD, İsrail ve Avrupa’nın telkinleriyle Usame Bin Laden’i gözden düşürebilmek maksadıyla “terörist başlığıyla” aynı kefeye koydurarak, İslam’i birlikteliğe ve kardeşsi bütünlüğe darbe indirmişlerdir. Bundan dolayı dinleri ve hakları için canlarını feda eden Usame Bin Laden ve mücahidlere karşı kin ve nefret kusup, emperyalist canavar ABD’nin terörist yaftasını meşrulaştırabilmişlerdir. Apo’nun kıyaslanabileceği teröristler; olsa olsa Bush, Obama, Blair, Sharon ve Netanyahu’dur…

Laik ve Kemalist Türkçü Ergenekon ve Balyoz örgütlerinin pkk ile müttefikliği, Müslümanları iktidardan uzaklaştırmaktan başka bir hedef taşımamaktadır. Yoksa fikren birbirine düşman pkk ile Ergenekon’un işbirliği mümkün müdür?

Sadece onlar mı? İslam’dan beslenen devşirmelerde Batı’nın gücünü arkalarına alabilmek amacıyla inançlarına ve kardeşlerine fiyat etiketi koyabilmişlerdir. Yıllar önce Fetullah Gülen’in ikamet ettiği ABD’den, Usame Bin Laden ile ilgili kin ve nefret dolu sözleri hala tüylerimi ürpertmektedir. Peygamberlik hayatı boyunca zulme karşı cihad eden Hz. Muhammed, halifeler ve sahabeyi de dolaylı yollardan teröristlercesine ABD ve İsrail’in işgal ve zulmüne karşılık dinlerini, özgürlüklerini ve vatanlarını canı pahasına savunan direnişçileri lanetlemesi ve esaretsi bir barış adına Müslümanların boyun eğip teslim olmalarını isteyerek; “Ömrümde hiçbir insana gönül koymadım ve nefret etmedim. Dünyada nefret ettiğim tek insan Usame Bin Laden’dir “ ifadesi ile şakirdi Hüseyin Gülerce’nin; “Cihad vahşettir, direnişçiler zavallıdır” açıklamalarının takdirini cemaate bırakıyorum.

Yaklaşık 700’den fazla ayetle cihadın tek kurtuluş olduğunu vurgulayan ve cihadın nasıl yapılacağını tafsilatıyla tarif eden Allah’ın emrine vahşet diyebilen Hüseyin Gülerce, tartışmasız bir mürteddir. Ayrıca Usame Bin Laden, servetini Allah yolundaki bir cihada harcayacağına Fetullah Gülen’in emrine amade etseydi, herhalde Gülen’in en gözde adamı olur ve uçarak cennete ulaştırırdı.

Fetullah Gülen’in hümanizm adına açıklama yaparken; yüzbinlerce Müslüman’ı katlettiren, milyonlarcasını yurtlarından çıkartan, ırzlarına geçirtip hamile bıraktıran, karınlarını deşip dışarı çıkardıkları bebekleri köpeklere yedirten, çocukları nişangâh tahtası yapıp atış talimleri yaptırtan, Abu Gharip cezaevi gibi birçok yerde en ilkel dönemlerde dahi görülmemiş işkencelere tabi tutturan, mahkûm ettikleri Müslüman erkekleri birbirlerine tecavüz ettiren, dışkılarıyla yıkayan, kocalarının gözleri önünde Müslüman kadınları iğfal ettiren Bush’u, Blair’i ve namı insan kasabı olan Sharon’u suçlamayıp da tek katil olarak Usame Bin Laden’i işaret etmesinin yorumunu, akıl ve vicdanlarınıza havale ediyorum.

Gülen’in Nuriye Akman adlı gazeteciyle yaptığı röportajında; Allah’a isyan üzerine kurulmuş seküler düzene karşı çıktığı için Usame Bin Laden’in Müslümanlığın aydınlık çehresini kirlettiğini, ona göre o korkunç tahribatı tamire kalkışabilmek için senelerin gerektiğini, bu kirliliği düzeltebilmek için her yerde değişik platformlar kurarak ve kitaplar yazarak Müslümanlığın vahyi bir düzen, özgürlük ve egemenlik iddiası bulunmadığını anlatarak, o yola kilitlenmiş insanları lanetlediğini belirtebilmesi; Müslüman mı, kafir mi, yoksa münafık mı olduğunu ortaya koymaktadır.

Ne acıdır ki aynı duyguların bugünde devam etmesi, Zaman Gazetesi’nin Usame Bin Laden’in şehit edilmesiyle ilgili yazarların alçak tepkilerden anlaşılmaktadır. Acaba dünyanın birçok yerinde açılan okullarda özgür Müslümanlar değil de ABD ve İsrail’e sadık köleler mi yetiştiriyorlar?

Emperyalist barbar ABD ve İsrail’in olduğu bir dünya, hiçbir zaman daha iyi ve daha güvenli bir hale gelmeyecek, değil rahat bir nefes almak, acı ve karanlıklardan kaçıp kurtulunamayacaktır. Ruhlarını ve kalplerini zalimlere satmış münafıkların İslam adına fetva verdikleri bir İslam dünyasında da vahiy, hak ve adaletin egemen kılınamamasının sebebi gayet açıktır.

Tek amacı ırkçı ve marksist bir devlet kurarak ABD ve İsrail’in ayakçısı olabilme uğruna halkını katleden apo ve terör örgütü, insanlığın hiçbir değeri adına hoş görülmemeli, bağışlanılmamalı ve şeytani mücadelelerinde haklı bir gerekçeye zemin hazırlanmamalı, pazarlık yapılmamalı, kamu önüne çıkarılarak tartışmalarına dahi imkân verilmemelidir. Hatta saldırdıkları yerde öldürülmeli ve asla teslim alınıp salıverilmelerine fırsat tanınmamalıdır. Acımasız katil oldukları halde öyle şımartıldılar ki, kahredici eylemlerini diledikleri gibi korkusuzca yapabilmekte ve tüm ülkeyi esir alırcasına milyonları tehdit edebilmektedirler. Demokrasi kavramanın katilleri meşrulaştıran nasıl bir manipülasyon olduğu, ABD, İsrail ve pkk’dan açıkça anlaşılmaktadır.

Kürtlerin diğer vatandaşlardan farklı hiçbir sorunu bulunmamakta, amaçları Siyonizme taşeron bir devlet kurmak olan pkk argümanlarının amacı dikkatle okunmalıdır. Asıl hedef Müslüman Türkler gibi Müslüman Kürtlerdir. Dolayısıyla Müslüman Kürtlerin dil ve ırki kimlik gibi vahiy dışı hiçbir sıkıntıları bulunmamaktadır. Çünkü vahye iman etmelerinden böylesi benliksi bir arayışta da olabilmeleri imkânsızdır. Allah’ın vahyinde belirtilen hükümler dışında dil ve ırk adına adam öldürülemez, hak iddia edilemez, isyan çıkarılamaz ve savaşılamaz…

Öyle ki türbanlı dindar bir kadın vekil olamaz ve meclisin izleyici locasında dahi bulunmasına izin verilemez, katil teröristlere hiçbir yaptırım uygulanmayıp pkk’yı desteklerinden ötürü hiçbir yasak dahi konulamazken; neyin hak ve özgürlük mücadele yaygarası koparıyor ve milyonlara meydan okuyabiliyorlar? Şimdi anlıyorum ki “açılım” müsamahasının ne kadar yanlış olduğu ve teröristlere sadist bir devlet kurma fırsatı doğuracağı aşikârdır.

Sırf inanç ve kıyafetlerinden dolayı yıllardır o kadar zulme, dışlanmışlığa, eğitim ve çalışma haklarından elem ve keder içinde mağduriyet çekmiş Müslümanlar; bir kere olsun silahlanıp isyan etmişler midir? Sokaklara çıkıp Molotoflarla güvenlik güçlerine, mağazalara, otobüslere saldırıp insanları diri diri yakmışlar mıdır? Kahpece tuzaklar kurup güvenlik güçlerini öldürerek eş ve çocuklarını dul ve yetim bırakmışlar mıdır? Çocuklarını polislerin önüne sürerek taş attırmak ve siper ettirmek suretiyle huzur ve güveni bozmuşlar mıdır? Çocuklarını dahi feda edebilecek vicdansız ana ve babalar olmuşlar mıdır? Hangi Müslüman, hakkını elde edebilmek için katliamlara kalkışarak devlete isyan etmiş, güvenlik güçlerini öldürmüş, halkını bombalamış ve canlı canlı insanları yakmış, düşmanlarla ittifak kurmuş, dağlara çekilerek terörize olmuş, halk ve kardeşlerini acı ve dehşete sürüklemişlerdir?

Bu sebeple ister genç ister yaşlı, ister sivil ister resmi, ister kadın ister erkek, ister belediye başkanı ister milletvekili olsun mutlaka hak ettikleri karşılığı almalıdırlar. Pkk ya da BDP camiasına katılan sözde Müslüman referanslı Altan Tan ve Şerafettin Elçi gibi münafıklara dine ihanet edercesine destek çıkmak, lanetin ta kendisidir. İslam’da aynı ırkı taşıyanlar mı yoksa aynı dine mensup olanlar mı kardeştir? Küfrü imana tercih eden öz baba ve kardeş bile olsa veli ya da dost edinilemeyeceği hükme bağlanmışken; nasıl olurda aynı ırka mensup gerekçesiyle kâfir ve münafıklara arka çıkılabiliyor?

Sıradan Müslüman Kürtler dışında cami imamlarının dahi pkk destekleri, zalimlerin nasıl haklı görülerek taraftar toplayabildiğini ortaya koymakta, dolayısıyla devlet, siyasiler ve medyanın ılımlı duruşları zehrin yayılmasında etkili olmaktadır. Pkk’nın % 70’i ermeni asıllı Alevi, diğer kalanı ise Zerdüşt ve Yezidi dinlerine inanmaktadırlar. Öyleyse Müslümanların pkk desteği nasıl bir aklın, dinin ve vicdanın doğrusudur? Ya askerleri şehit edilen Genelkurmay’ın bazı hain subaylarının pkk işbirliğine ne demeli? Namaz kılanı, Kur’an bulunduranı ve türban takanı fişleyerek ordudan ihraç eden Genelkurmay, milleti pkk’ya peşkeş çeken subaylara neden bir yaptırım uygulamıyor? Yüksek yargının deşifre olan üyelerinin pkk’dan medet uman açıklamaları hiç düşündürmüyor mu?

Kürtçü teröristler, ABD ve İsrail’in ekonomik ve askeri destekleriyle hayallerindeki özerkliğe kavuştukları anda; efendileri gibi Türkiye’de tek bir Müslüman kalmamacasına savaşacaklarından kimsenin şüphesi olmasın. Hatırlarsanız, ABD’nin dayatmasıyla Hüseyin Gülerce aracılığında pkk ile dayanışma projesinin deşifre olmasıyla yoğunlaşan tepkiler geri adım atmalarına neden olmuştu. Ancak ABD’nin direktifiyle gizliden gizliye bir işbirliğinin sürüp sürmediğinin bilgisi Fetullah Gülen’dedir.

Pkk, ezeli Müslüman Türkiye düşmanı ABD, İsrail ve Avrupa’nın gizli bir projesidir. Her ne kadar pkk’yı terörist olmakla damgalasalar da, Türkiye bölünene ve Müslümanlar yok olana kadar yardım ve desteklerini sürdüreceklerdir. Apo’yu idam edilmeme karşılığı Türkiye’ye teslim eden ABD ve idam edilmemesi için ortalığı ayağa diken Avrupa’nın Usame Bin Laden’in şehit edilmesiyle attıkları sevinç çığlıkları ve memnuniyetleri, Apo’nun bir terörist değil Türkiye’yi bitirme ajanları olduğunun açık bir göstergesidir. Biz, çıkarlarımız için mücadele eden Usame Bin Laden’i teröristlikle aşağılarken, onlar on binlerce kişinin katili Apo’yu özgürlük şövalyesi gibi bir payeyle ödüllendirmektedirler. Usame Bin Laden’in şehit edilmesinden, tıpkı İslam karşıtı terörist batılı liderleri gibi büyük memnunluk duyan Cumhurbaşkanı Gül, acaba Apo için de aynı duyguları mı paylaşmaktadır?

Türkiye’nin 11 Eylül sonrası dünya gündemine oturup saygı duyulması ve batılı müttefiklerce el üstünde tutulmasının sebebi, “Neden Oy Kullanmıyorum” adlı kitabımda da belirttiğim üzere; El-Kaide ve Müslüman direnişçilere destek vermemesi ve batıya olabilecek saldırılarda kalkan vazifesi görmesidir. Çünkü haçlılar için en tehlikeli millet Türklerdir. Pkk’yı başımıza öyle bir bela ettiler ki, onla uğraşmaktan muhakeme edemez, dostu ve düşmanı tanımaz olduk. Yoksa bir avuç çapulcu böylesi ahkâm kesebilir miydi? Ne hikmetse savaştıkları terör adına ayrıcalıklı kılınan sadece pkk’nın olması hain planlarının bir kanıtıdır.

Pkk ya da BDP öyle şeytandır ki, demokrasi havariliğiyle bir taraftan meşru olmayan haklarını mecliste çözeceklerini savunup kan akmamasını ve anaların ağlamamsı sömürüsü yapıyor, diğer taraftan eşkıyalıkla istediklerini elde edebileceklerini sanarak yağmalıyor, öldürüyor, korkutuyor ve kendi ırklarından olan asker ve polisleri bile acımadan katledebiliyorlar. Bu millet varlığı boyunca kanlar içinde yaşamış ve kanla doğmuştur, kanla kimi korkutuyorlar? Ayrıca Başbakan Erdoğan’ın İslam’i ve insani hassasiyetinden dolayı kendilerine sunduğu imkânları dahi mücadele sonunda elde ettiklerini düşünmeleri, barışçıl yollarda uzlaşamaz olduklarına ve teröristlikle nasıl yoğrulduklarına bir delildir. Barış adına pkk’ya ne kadar taviz verilirse o kadar daha ister ve canlı Müslüman tek bir Türk ve Kürt kalmayıncaya kadar şiddetten asla vazgeçmez. Çünkü ABD ve İsrail’in bir kuklasıdır, insan olmadıklarından ve hainlikle özdeşleştiklerinden asla bir müzakereye yanaşılmamalıdır.

Batı’lı ve İsrailli efendilerine güvenerek nasıl barbarca saldırıp öldürüyorlarsa; aynı karşılıkta saldırıp öldürülerek sorun kökten çözülmelidir. Bunun için güvenlik güçleri asla merhamet göstermemeli ve kendilerini öldürenleri kesinlikle sağ koymamalıdırlar. İnsanlıklarını yitirmiş korkunç yaratıkları hapse tıkmak ya da uzlaşı ummak mümkün olabilir mi? Çünkü onlar en aşağıların arasındadır…

Korkarım ki milletimiz bu gidişle ileride bu acımasız teröristlere karşı canını, malını, namusunu, çocuklarını ve inancını korumak amacıyla sivil milis kuvvetleri kurup kendilerini savunmak zorunda kalacak ve bilmukabele de bulunarak yakaladıkları yerde öldüreceklerdir. Zira artık tahammül edemeyen halkta böylesi bir nefsi müdafaanın hâkim olduğunu müşahede etmekteyim. İşte o zaman acımasızca öldürdükleri asker ve polisi arar, yaptıkları her eylemin karşılığını canlarıyla ödemek zorunda kalırlar.

Bedeli ne olursa olsun mutlaka ezilmeli, tehditleri püskürtülerek yanıtsız bırakılmamalı, hiçbir gerekçe ve mazeret nefes almalarına müsaade etmemelidir. Nasıl ki şeytan insanlığın bir düşmanı ise, pkk da İslam’ın ve Türkiye Halkı’nın acımasız ve ezeli bir düşmanıdır…

Demokrasi ve özgürlük adına mücadelelerini başta Filistin olmak üzere Mısır, Suriye, Tunus, Libya ve Yemen gibi özgürlük direnişçilerle kıyaslamaları Siyonizm’in bir stratejisidir. Onlar hiçbir ırk ve din ayırımı yapmaksızın diktatörlüğe ve rejime karşı mücadele etmektedirler. Müslüman Kürtlerin korku ve ırki etkiyle Allah düşmanlarına destek vermeleri, hem dinlerine hem insanlıklarına hem de gelecek nesillerine korkunç bir ihanettir.

“Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir!” Tevbe 73

“Allah düşmanlarınızı sizden daha iyi bilir. Gerçek bir dost olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah kâfidir.” Nisa 45

Bir kısım pkk’lı teröristlerin listesi:

PKK_maskelilerin_listesi

Hiç yorum yok: