16 Haziran 2009 Salı

En bölücü tehlike Genelkurmay’dır…

İrtica adına vahye, Müslüman Türkiye milletine savaş açmış Kemalist ideolojili Genelkurmay, cesaret ve kararlılıkla dizginlenip milletin emrine sokulmadığı müddetçe, Türkiye’de birlik ve beraberliği, huzur ve güveni tesis edebilmek mümkün değildir.

İslam dışı diğer dinlere dost ve anlayışlı olan Genelkurmay, yönettiği Müslüman TSK’nin yenilmez gücünü ve imajını zafiyete uğratarak nefret duyguları uyandırmakta, dolayısıyla güvensizliği ve gerginlikleri doğurarak, kendi gibi kökten Kemalist olmayan hükümet ve toplumları düşman bellemek suretiyle tehdit, baskı ve darbelerle bir işgalci gibi davranmaktadır.

Devletin sahibi ve yaratıcısıymış gibi korkunç bir benliğe bürünmesinden millet iradesi ve inancını hiçe saymakta, toplumlar arasına nifak sokarak birbirlerine hasım kılmakta ve kıydırmayı körüklemektedir. Var olma nedeni ülke ve millet bütünlüğü ve sınır güvenliğini korumak ve kollamak değil de, sanki parçalamakmışçasına kanunlar üstü despot bir güç sergilemesi, asla kabul edilmemeli ve hoş görülmemelidir.

“Türkiye’nin sahibi Genelkurmay mı, millet mi” sorgusu yapılmalı, milletin kendisi olan TSK’nin istismarına izin verilmemelidir. Genelkurmay başkanı Org. Başbuğ’un “ağlama duvarı”ndaki ibadeti irtica değil de, camide kılınan namazlar ve vahye iman irtica sayılabiliyor ise, Türkiye’deki Müslümanların nasıl büyük bir tehlikeyle iç içe yaşadığı ortadadır.

AKP ve Fettullah Gülen gibi parti ve cemaatlerin sırf Müslüman kimliklerinden dolayı “irtica” akseptanslı düşman addedilmeleri, gözlerin yabancılara değil, kurtuluş ve bağımsızlık adına bizzat içe çevrilmesini mecbur etmektedir. Bedeli her ne olursa olsun millet ve hükümet omuz omuza vererek bu sorunu kökten çözmeli, harp akademilerindeki vahiy karşıtı eğitimde devrim yapılarak, İslam düşmanı nesillerin yetişmesi engellenmelidir.

Bugün deşifre edilen olayların dünden farkı olmadığı aşikâr ise de, gerekli önlemler alınmadığı takdirde yarında devam edeceğine şüphe duyulmamalıdır. Günü kurtarma lehine yapıla gelen uzlaşılar “çıkar” felsefesiyle yürütülmekte, yok edilmesi gereken yok edici virüs, daha da derinleşerek tüm toplumu etkileyebilecek vahamette büyütülmektedir. Gerek hükümet, gerekse Genelkurmay’ın “devlet sırrı” kamuflajlı geçici uzlaşıları Türkiye’yi felakete götürmekte, vatanları adına canlarını veren, ancak adam yerine konmayan halkımızda, dönen entrikalardan bihaber olayları izlemekte ve yalanlarla oyalandırılmaktadırlar.

Genelkurmay’ın TSK’ni sömürmesine ve sultalaşmasına son verilmeli, hiçbir kayırıma izin verilmeden, haddi aşanlar mutlaka cezalandırılmalıdır. Ancak kendilerini dokunulamaz birer tanrı gibi gören Genelkurmay mensupları, Ergenekon Terör Örgütünde de görüldüğü üzere hapishanelerden kurtarılmakta, askeri hastanelerde ağırlanarak, suçlular kayrılabilmektedir. Nerede devlet, nerede adalet…

Benliklerini tanrı edinen insanların kavuştukları geçici iktidarları ile yaratık olduklarını unutarak, din ve devlet işlerini birbirinden ayırarak bozmaları, Yaratıcı ile yaratık dengesini altüst etmiş, böylece bizzat mahvolmalarını dilemişlerdir.

Unutulmalıdır ki ne Genelkurmay başkanı, ne de bir general; dini ve vatanı uğruna şehit düşmüş bir Mehmetçiğin tırnağı dahi olamaz. Bu sebeple onları tanrılaştırırcasına dokunulmaz görmek ve işledikleri suçlardan kayırmak, o şehitlere apaçık bir İHANETTİR.

Türkiye Emekli Subaylar Derneği’nin genel başkanı emekli tümgeneral Rıza Küçükoğlu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir “peygamber ocağı” değil, Atatürk Cumhuriyetinin bir ordusu olduğunu, Mehmetçiğin de, peygamberin Mehmetçiği değil, Atatürk’ün mehmetçiği olduğunu açıklayarak, Allah adına değil, tanrıları Atatürk adına ölündüğünü vurgulamıştır.

Özelikle Kemalistler şunu iyi bilmelidirler ki, TSK’nin bir “peygamber ocağı” olduğu gerçeğini içlerine sindirmek istemezlerse de, “şehitlik” vahyi bir terimdir, dolayısıyla TSK, bir peygamber ocağıdır. Bunun aksini düşünen her kim olursa olsun; TSK’nde barınmamalı ve yönetimine aday olmamalıdır. Bir yaratık adına ölen şehit olamaz ve ölümü kutsal sayılamaz.

Belki onlar, tanrıları Atatürk adına ölebilirler ama Mehmetçik, Allah adına can verir ve şehitlik payesi kazanarak ölümsüzleşir.

Hiç yorum yok: