31 Mart 2009 Salı

Bülent Arınç sapıttı…

Küfür ile iman arasında gidip gelen politikacı Arınç, sözde bir siyasi parti olduğu gerekçesine sığınarak, Allah’ın yüce kelâmı ayeti engellemek suretiyle inkârını arttırdı ve sonunda gizlediği münafıklığını deşifre etti.

İslâm kimliğiyle şöhretleşen Arınç, 2002 genel seçimlerin de; “Başörtüsü meselesini çözmek namus borcumuz” diyerek, Müslümanları aldattı ve büsbütün anayasaca yasaklattırarak “namussuzluğunu” deklare etti. TBMM Başkanı olduğu sırada dahi eşinin başörtüsünü meşrulaştıramayarak protokolden dışlatmış, onurlu bir direniş gösteremeyerek hakir bir izzetsizlikle görevini sürdürebilmişti. Meclisteki DTP milletvekillerinin bile terörist APO’yu can havliyle savunabildikleri dikkate alındığında, Bülent Arınç’ın geçici bir makam ve saltanat uğruna nasıl inançlarına bir bedel biçtiği ve ihanet içinde olduğu anlaşılabilmektedir.

Bülent Arınç gibi devşirme döneklerin vekillikleri temel inanç ve ibadet özgürlüklerini, hak ve hürriyetleri engellemiş, tartışılması dahi mevzubahis olamayacak vahiysel bir “ibadet”, vatan topraklarında derin bir sorun olmaya devam edebilmiştir.

Ergenekon Terör Örgütünü kuran, üyesi olan, millete ve hükümete karşı darbe girişiminde bulunan generaller ile ilgili söylediği “doğru” açıklamlarından pişman olmuşçasına ve geri adım atarcasına ayet okumak isteyen bir partiliyi azarlamış, dolayısıyla Kemalistlere laik görünmeye çalışarak, dini reddedercesine kendini kamufle etmeye kalkışmıştır. Böylesine riyakar bir yaratığa ne Müslüman, ne de insan denemez... Hele vekillik, asla emanet edilemez. Çünkü o, bir haindir...

Seçim çalışmalarıyla ilgili Adana’da yaptığı bir toplantı da, yalanlarına karşılık söz alan bir vatandaş, gerekli cevabı ayetle vermeye kalkışınca, her zaman alışa getirdiği o küstah ve kaba davranışını tekrar sergilemiş; “Otur yerine. Otur yahu, otur! Sus kardeşim. Burası ayeti kerime, hadisi şerif okunacak yer değil. Burada siyaset konuşuyoruz. Biz siyasi bir partiyiz, dinci değil. Otur yerine. Partiler halkı kucaklar. Nerede ne konuşacağını bileceksin. CHP’liler türbanlılara rozet takar, adı açılım olur, sen ayet okursun, adı irtica olur. Aklını başına al. Burası Ak Parti. Burada kimsenin ağzına ekmek vermeye niyetimiz yok.”

Oysa, sözde inandığını iddia ettiği yüce Peygamberimiz Hz.Muhammed (S.A.V), Hz. Ömer, halifeler ve niceleri, siyaseti ayetlerle yapmışlar, dolayısıyla yönettikleri toplumları adaletle idare ederek, kıl kadar haksızlık yapmamışlardı. Halkı tok ve güven içinde olmadan ağızlarına bir lokma ekmek koymamış ve kendilerini emniyette hissetmeyerek, eleştiri ve hataları açıklayanları dost bellemek suretiyle sadece onların refahı ve güveni için uyku dahi uyumamışlardı. Ya siz?!?

Ayet ve hadislerin, ancak “WC”’lerde okunamayacağı ve çok büyük bir günah olduğu bilinen bir gerçekken; acaba siyasi partiler ya da AKP, bir “WC midir? Yoksa kendisi, o “WC”nin bir bekçisi midir ki, ayet ve hadis okunmasını yasaklıyor? İşte bu münafıklığından ve imansızlığından hem Adana’yı, hem de Manisa’yı kaybetmedi mi? İşte neden “oy” kullanmadığım anlaşılıyor mu?

Aziz Nesin’in başına ödül koymamdan dolayı yargılandığım birçok mahkemeden biri olan Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde, röportaj yaptığım bir derginin yazı işleri müdürü ve muhabiri ile birlikte yargılanıyordum. Hakim’in neden sorusuna ayetle karşılık vermek istediğimde; tıpkı Bülent Arınç gibi hakim’de; “Burada ayet okuyamazsın” diye itiraz edince, “Ben, istediğim yerde ayet okurum, Allah’ın ayetini hiç kimse engelleyemez” cevabını vermiştim. Hakim, sert bir üslupla; ”Seni tutuklarım” deyince, “Allah izin vermeden beni tutuklayamazsın” dedim. Bunun üzerine gözlerini bana diken hakim, büyük bir hırçınlıkla, “Çık dışarı” dedi. Bende dışarı çıkarak, çekip gittim. O davadan ne ceza aldım, ne de bir daha mahkemeye çağrıldım. Bu kıssa, hatırlanacağı üzere; “Akıl mı, kader mi” adlı kitabımda yer almaktadır.

Eğer Allah’a samimi bir itikatla inanır, güvenir ve dayanırsan; yeryüzü ile yeryüzündekiler, gökyüzü ile gökyüzündekiler sana düşman bile olsa, bunların arasından Allah, bir çıkış yolu yaratır. Kimde Allah’a sığınmazsa, ayaklarının altından yeryüzünü yere batırırda, onu havada bırakıp, nefsinin eline terk eder. Tıpkı Bülent Arınç ve diğer pespaye politikacılar gibi!

“İman edip sonra inkâr edenleri, sonra yine iman edip tekrar inkâr edenleri, sonrada inkârlarını arttıranları Allah ne bağışlayacak, ne de onları doğru yola iletecektir.” Nisa. 137

1 yorum:

mehmet selim polat dedi ki...

Arınç,erdoğan,Kcası,Saadet hanımın Çocuklarına OY verenelr sorumlu değilmi?.
Kusukmayın ben hep oylarımı çürütüyorum ve çürütecağım.Zira bu tağuti yasalar muvacehesinde.Bu partilere oY vermenin küfür olduğunu anlamaktayım.
Hem müslümanım diyecek,halkı kandıracak ve sonrada münafikane bir şekilde müslümanım diyecek ..Bunlaırtlak müslümanıdırlar.