6 Ocak 2019 Pazar

Türkiye'nin daha büyük sorunları varmış…

Bu sebeple ne Cumhurbaşkanı ne meclis ne bakanlar ne Ak Parti ne muhalefet ne devlet ne de millet Ayasofya’yı takmaktadırlar!

CHP’nin ihanetiyle Ayasofya Cami’nin haçlı güdümüyle müzeye çevrilmesi akabinde İslam kimlikli ve ecdat tutkulu(!) nice hükümetler başa gelmiş ama hiçbiri CHP ilkesinin dışına çıkmayarak, Fatih Sultan Mehmed Han’ın fethettiği Ayasofya’yı vasiyetine uygun hale getirmemiştir.  

Yıllar önceki bir Ramazan Ayı’nda,  Sultanahmet Cami’nde öğlen namazını kılmama müteakip Ayasofya’yı ziyaret etmek istemiş ancak başımda takke bulunmasından ötürü kapıdaki görevli takkeyi çıkartmam durumunda içeri alabileceğini söylemişti. Bunun üzerine itiraz ederek, takkeyi çıkarmayacağımı bildirmiş ve dolayısıyla içeri girememiştim.

Düşünülebiliniyor mu; ecdadımın binlerce can vererek Müslüman Türk milletine ve İslam ümmetine hediye ettiği Ayasofya’ya, takkeli bir Müslüman Türk olarak girememiştim. Oysa başta Fatih Sultan Mehmed Han, vezirleri, sadrazamları ve askerleri Ayasofya’da sarıklarıyla namaz kılmışlardı!

Kapıdaki görevlinin işgüzarlık yaptığını düşünerek, konuyu yetkili müdüre, bakana, başbakana hatta cumhurbaşkanına şikâyet etmeme rağmen hiçbir netice alamamış, sadece müdür bir yazıyla; “Ayasofya’nın bir cami değil müze olduğunu; dolayısıyla yabancılar açısından tekkeli girmeye müsaade etmediklerinibildirmişti.

Bugün ise, İslam kimlikli ve ecdat düşkünü olarak bilinen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti iktidarında Leyla Alaton adlı Siyonist bir iş kadını; gece yarısı Ayasofya’yı açtırarak, 150 kişilik bir dans grubuyla gösteri yapabilmektedir.

Takke ile girişe izin yok, soyunmaya ve dansa izin var!

Üstelik Müslümanlara meydan okunan bu skandal, gizli değil tamamen aşikâr. Leyla Alaton adlı yahudi, anlaşılan cumhurbaşkanlığı seviyesinde bir yetkiye sahip olmalı ki, söz konusu çıplaklığı ve dansı sosyal medya platformundaki Instagram hesabından paylaşabilme cüretkârlığında bulunabilmiş.

Gerçi geçtiğimiz Ekim ayında Marisa Papen isimli bedeni üzerinden para kazanan fahişe bir manken, Ayasofya Camii ve Türk bayrağı üzerinde fotoğraflar çektirmemiş miydi?

Zaten Ayasofya’dan sorumlu Kültür ve Turizm bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un açıklamaları, skandalın izniyle gerçekleştiği kanıtlamaktadır.

Diyor ki; "Bir saat önce öğrendim. Güvenlik kayıtlarını da izledim. Pazar günü değerlendireceğim. Münferit bir hareket ama Ayasoyfa manevi değerleri yüksek bir yer. Hassas olmak lazım. Herkesin dikkatli olması lazım. Yapanın bilinçli olduğunu sanmıyorum. Bir daha böyle bir şey olmaması için gerekli önlemleri alacağız. Bununla ilgili kararları alacağız. Türkiye'nin daha büyük sorunları var."

Lafa bak lafa! Yapılan hareket münferitmiş; bilinçli olduğunu sanmıyormuş; Türkiye'nin daha büyük sorunları varmış.

Peki, neden Cumhurbaşkanı Erdoğan sessiz ve sorumlu bakanı görevinden azletmesi bir yana desteklercesine suskunluğunu sürdürebilmektedir?

Müslüman bir Türk vatandaşını takke taktığı için Ayasofya’ya sokmayan devlet, gece yarısı Alaton ve 150 dansçının Ayasofya’ya giriş kapılarını açtırmak suretiyle soyundurarak dans yaptıran değil midir? Söz konusu gösteri, Neve Şalom Sinagogu veya patrikhane de yapılabilir miydi?

Ancak gözü para ve böbürtü bürünmüş bir düşüncenin her şeyi mubah sayması lanetini tamamlamaktadır.  Dolayısıyla iki cihan sultanı Fatih Sultan Mehmed Han’ın vasiyeti ve Ayasofya Vakfiyesiyle ilgili bedduası önemsenmemektedir. Onlara göre Fatih’in bedduası, laneti ve vakfiyesini ele almaktan önce Türkiye’nin daha büyük sorunlar var.

Oysa beddua ortada dururken; nah Türkiye’nin sorunlarını çözebilirsiniz!

İşte Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri’nin Ayasofya Vakfiyesinde yer alan vasiyeti;  “İşte bu benim Ayasofya vakfiyem; dolayısıyla kim bu Ayasofya’yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse, onu iptal veya tecile koşarsa, fasit veya fasık teville veya herhangi bir dalavereyle Ayasofya Camisinin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları yapanlara yol gösterirlerse ve hatta yardım ederlerse ve kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkarlar, camilikten çıkarırlar ve sahte evrak düzenleyerek mütevelli hakkı gibi şeyler ister yahut onu kendi batıl defterine kaydeder veya yalandan kendi hesaplarına geçirirlerse; ifade ediyorum ki huzurunuzda, en büyük haram işlemiş ve günahları kazanmış olurlar! Bu sebeple bu vakfiyeyi kim değiştirirse; Allah’ın, Peygamberin, meleklerin bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen LANETİ ONUN VE ONLARIN ÜZERİNE OLSUN, azapları hafiflemesin, onların haşr gününde yüzlerine bakılmasın. Kim bunları işittikten sonra hala bu değiştirme işine devam ederse, Allah’ın azabı onlaradır. ALLAH İŞİTENDİR, BİLENDİR.

"Allah'ın mescidlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır! Aslında bunların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. (Başka türlü girmeye hakları yoktur.) Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır." Bakara 114

“Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar. “ Furkan 44

“Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır. A’raf 179

Hiç yorum yok: