10 Ekim 2008 Cuma

APO’yu asmadan terörü önleyebilir misiniz?

Başarısız, iktidarsız ve kararsız hükümetlerin ve Genelkurmay’ın Batı hegemonyasındaki esaretsel duruşları; güvenlik güçlerimizin ve vatandaşlarımızın katliamlarını arttırarak devam ettirmekte, dolayısıyla 25 yıldır bir avuç çapulcu teröristin baskınlarına ve galebe çalmalarına fırsat tanımaktadır. Avrupa İnsan Hakları adına kaldırılan idam cezaları azgın ve bölücüleri cesaretlendirmiş, azılı cani APO’nun idam edilmeyerek sunulan hükümranlığı, doğal olarak terör eylemlerini çoğaltarak parçalanmayı hızlandırmıştır. Yoksa bütün bunlar, ileride APO’yu cumhurbaşkanı koltuğuna oturtmak ve Atakürk yapmak için mi?

Cav cavlı törenlerin, nutukların ve sözde olağanüstü toplantıların boş bir gösteri ve sedadan öte hiçbir sonuç getirmediği apaçık ortadadır. Terörü, can kaybını ve göz yaşını bitirmenin olamazsa olmaz sadece iki yolu vardır. Ya, idam cezası yeniden kanunlaştırılarak başta APO olmak üzere tüm katiller asılacak, ya da PKK’nın talep ettiği şartlar temelinde uzlaşma sağlanacak. Bunun dışındaki başka yollar, insan fıtratına ve evrenin kanunlarına tamamen aykırıdır.

Hükümet ve Genelkurmay’ın Türk milletini daha fazla aldatmaktan vazgeçerek gerçeğe, yalnızca gerçeğe yoğunlaşıp sonuca gitmeleri, bu fedakar millete vazgeçilmez can borçlarıdır. Günü kansız, acısız ve feryatsız geçmeyen bir ülkede; öyle demokrasi, özgürlük, çağdaşlık, insan hakları gibi ütopik sözcüklerle müspet hiçbir sonuca varılmadığı ve varılmayacağı, muhakeme edebilen her aklın ulaşabileceği bir yargıdır.

Ayrıca şehit cenazelerinde görülen içler acısı ve tüyler ürpertici bir başka paradoksal manzara ise; vatanları uğruna ölen şehitlerin geriye bıraktıkları türbanlı dul ve yetimlerin, kamu alanı gibi bir yasakla karşı karşıya olmalarıdır. Demokrasi ve insan hakları adına teröristi idam etmeyerek af edip, canına kastettikleri halkın vergileriyle besleyen düşünce; başı örtülü şehit eş ve çocuklarına aynı özgürlük hakkı tanımıyor, eğitimine ve çalışmasına izin vermiyor… Lütfen söyler misiniz? Böylesine korkunç bir acımasızlığı ve totalitarizmi nasıl bir vicdan içine sindirebilir ve dünyanın neresinde mevcuttur?!?

Herkesçe bilinmelidir ki; gerçek suçlu sokaktaki suçlu ve terörist değil, onu cesaretlendiren politikacılar, yasalar ve karar organlarıdır

Hiç yorum yok: