Fıtratları
ve emelleri çerçevesinde merhamet gösterenler; insan değil hayvanlardan da daha
aşağı sapıklardır.
En vahşi hayvanların dahi evcilleştirilip zararsız
hale gelmeleri karşısında Balyoz, Ergenekon, PKK ve KCK gibi insan
görünümündeki canavarların asla iflah olmayacakları, şeytana yüklenen kadersel
misyonun değişmez ve değiştirilemez hükmündendir. Dolayısıyla insan sanılarak
duyulan zerre bir acıma, insaniyeti yok edecek bir felakettir!
İdeolojik barbarların adaleti ayakta tutma
yerine kendi ırk, düşünce ve inançlarında olmayanlara duydukları kin, şeytanla
özdeşleşmiş olmalarındadır. Oysa bir topluma duyulan kin, insan olan üstün bir
mahlûku, adil davranmamaya itmemelidir. Eğer nefsi, adil davranmasına mani
oluyor ise, onun insan olmadığı da tescillenmektedir. İman etmeyenlerin adaletle şahitlik edebilmeleri mümkün müdür?
“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta
tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi
adil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a isyandan
sakının. Allah yaptıklarınızı hakkiyle bilmektedir.” Maide 8
Düşünün ki,
Balyoz denen terör örgütü; “Acıma yok tepeleme var” gaddarlığıyla
Müslüman milleti katledebilme adına ülke sathında hunharca kan dökerek işgale
hazırlandıkları ifadeleriyle apaçık ortadayken; fiiliyatlarını
gerçekleştirememiş olmaları, cezadan muaf tutulabilmelerine gerekçe olabilir
mi? Şayet merhamet edici yaratıcı Allah, amaçlarını engellememiş olsaydı; bugün
nüfusumuzun yüzde kaçı yaşıyor ve ülke ne durumda olacaktı?
Ki, emellerinden asla vazgeçmedikleri ve
salıverilmeleri durumunda bıraktıkları yerden devam edeceklerini
zincirlendikleri kafeslerinden dahi haykırmadılar mı?
Böylesi vahşi canavarların serbest
bırakılmaları adına debelenerek mahkeme kararını eleştiren, sözde delillerin olmadığı
ya da mahkemece üretildiğini öne süren ve cezaların abartılı olduğunu iddia
edenler, akıl ve vicdan sahibi insanlar olabilir mi?
Oysa
sadece “Acıma yok tepeleme var” isyan başlığı bile idamlarına yeterli bir
kanıttır…
Acaba “Acıma yok tepeleme var” delilini
mahkeme mi üretti? Canavarsı onca ses kaydını ve isyansı harekât planlarını
mahkeme mi uydurdu? Yargıladığı yüzlerce haine senaryosunda yer verip sonra
mahkûm mu etti?
Karara nefretle muhalefet edenlerin kimileri
güya millet adına siyaset yapan politikacı, kimileri gazeteci, kimileri
hukukçu, kimileri de iğfal edilmiş sefiller; Müslüman millete olan
düşmanlıklarını şeytanı gıpta ettirici bir saldırganlıkla öyle itiraf ediyorlar
ki, ülkenin bekası ve insanlığın istikbali için hoş görülmeyip infaz edilmeleri
kaçınılmaz hale geliyor.
Milleti katledememe hırslarından ulumaları
bir gürültü oluştursa da, sonunda tıpkı kuduz hayvanlar misali telef edilmekten
sakınamayacaklardır.
Eğer mahkeme; hukuka, adalete, vicdana,
millete ve insanlığa ihanet edici karar alıp canavarları sokağa salsaydı, onlar
nezdinde adil ve hukuki bir karar vermiş olacak, dolayısıyla ne savcılardan ne
hâkimlerden ne de mahkemeden şikâyette bulunacaklardı.
Bugüne kadar savcı da hâkim de iktidar da olmaya
alıştıklarından, milletin egemen olduğu yargıya tahammül edememekte, ideolojilerinin dışındaki bir iktidara sabır
gösterememekte; böylece Müslüman milleti katletmeyi düşünen Balyoz Terör
Örgütünün savcı ve hâkimliği dışında millet vicdan ve iradesinin var olmaması
için yırtınmaktadırlar. Bu sebeple onlara göre söz konusu yargı ve milletin
iktidarı gayrimeşrudur. Millet vicdanını temsil eden bir yargı ve hükümet meşru
olabilir mi?
PKK dâhil ne kadar terör örgütü var ise,
dolaylı ya da doğrudan CHP adına organize olup yakıp yıkmaktadırlar. Bundan
dolayı CHP’nin Balyoz ve Ergenekon Terör Örgütlerini doğrudan sahiplenmesi
anormal değildir. Sonuçta İslam ve barış aleyhtarı bir CHP’nin söz konusu terör
örgütlerine karşı tavır alabilmesi mümkün müdür?
Peki, “ya Allah ya bismillah” diyen MHP’ye ne oluyor?
Azılı İslam düşmanı ve halkımızı acımadan
tepeleyecek olan hainlerden Engin Alan adlı canavarı partisinden vekil
seçtirerek ülkücü değerlere ihanet eden Devlet Bahçeli, adil ve millet vicdanına uygun hüküm vermiş mahkeme kararını tıpkı
PKKBDP misali eleştirerek; “Verilen
kararın vicdanları kanattığını ve adaletsizliği
tescil ettiği gün gibi meydandadır” açıklaması, gerçekte hangi safta yer
aldığını kanıtlamaktadır.
Dolayısıyla Devlet Bahçeli’nin Apo’dan hiçbir farkı olmayan kafatasçı bir ırkçı
olup, PKKBDP ile aynı paralelde hareket ettiğini ortaya koymaktadır.
Ruhsuz bir beden nasıl ölü ise; İslamsız
bir Türklük yahut İslamsız bir Kürtlükte ölüyü canlandırmak olur ki, MHP ile BDP’nin özde
hiçbir farkları bulunmamaktadır.
PKK’nın Kürt adına yaptığı canilik ne ise,
MHP’nin de Balyoz ve Ergenekon Terör Örgütleriyle Türklük adına yapmak istediği
canilik odur. Devlet Bahçeli’nin
savunduğu dinsiz Türklüğü kabul edebilen ülkücü olabilir mi? Engin Alan
adındaki İslam düşmanı bir teröristi sahiplenen MHP, Müslümanların itibar
edebileceği bir parti olabilir mi? MHP’yi İslam karşıtlığına oturtan Devlet
Bahçeli, yanında durmaya devam edeceği terörist hain Engin Alan’la aynı sonu
paylaşacağı mutlaktır.
Tüm Müslüman millet olarak 10.Ağır Ceza
Mahkemesinin saygıdeğer ve cesur üyelerine ne kadar şükranlarımızı sunsak da
yeterli değildir. Din, vicdan ve insanlık düşmanı teröristleri babalık ve
kocalık haklarından dahi men etmeleri, anlayabilenler için fevkalade önemli bir
mesajdır. Bu yüzden “o” aşağılık teröristlerin eşleri ve çocukları, insanlık
adına kocalarını boşamalı, evlatlarda babalarını reddetmelidirler. Yoksa
iyilik; adaletsizlik, yakını himaye, yüzlerin doğu ve batıya çevrilmesi
değildir.
Ayrıca bazı bakanların mahkeme kararına
karşı çıkar tarzda, “Hukuk süreci daha
bitmedi, Yargıtay süreci var” açıklamaları, ne kadar riyakâr, doğruyu
savunmada korkak ve dürüst olmadıklarını açığa çıkarmıştır. Hele içlerinden
biri, Müslüman millete açık bir düşman olduğunu, “bereket versin ki nihai bir karar değil” ifadesiyle ortaya
koymuştur. Oysa eski Genelkurmay Başkanı Org. Özkök, onurlu bir duruş
sergileyerek, ‘mahkûm olan teröristlere üzüldüğünü ve her ne kadar geçmişteki
çalışma arkadaşları da olsa, yargının adil olmadığını söyleyemeyeceğini, gerek
deliller gerek tanıklar gerek ses kayıtları gerekse bilirkişi raporları
doğrultusunda titizlikle çalışan savcı ve hâkimlerin görevlerini yaptığını’
belirtmesi, en yakınları aleyhine bile olsa adaletle şahitlik yapmasını
engellememiştir.
Yanlışa sahip çıkan CHP ve MHP kadar
doğruya ve adalete sahip çıkamayan Ak Partili bakanlar, neden köçekliğe ihtiyaç
duymaktadırlar?
Yozlaşmanın bayraktarı olan politikacılar, devlet başına
musallat olan at sinekleridirler...
“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta
tutan, kendini, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik
eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar (rütbeli
olsunlar) Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten
sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru
şahitlik etmez), yahut şahidlik etmekten
kaçınırsanız (biliniz ki) Allah
yaptıklarınızdan haberdardır.” Nisa 135
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder