Kendilerini Hz. Fatih Sultan Mehmed Han’ın torunları
olduğunu söyleyerek insaniyetsizliklerini ve ihanetlerini gizlemeye çalışsalar
da; hem tarih hem de günümüzdeki düşünce ve davranışları kimin torunları olduğu
gerçeğini ortaya koymaktadır.
Sayın Başbakan Erdoğan’ın; din, vicdan, millet ve
insanlık düşmanı CHP’nin genel başkanı Kılıçdaroğlu’na, “sen kimin torunusun” sorusu, milletin hakikati kavrayabilmesi adına
fevkalade önemli bir vurgu olup, Osmanlı’nın yanı sıra Atatürk ve Türk milleti
düşmanı isyancı bir eşkıya torunu olmasına CHP’nin rıza göstermesi, CHP’nin
ezelden beri acımasız haçlı evlâtları olduğu gerçeğini de kanıtlamaktadır.
Drakula kimdir?
15.
yüzyılın ünlü şeytanı, namı değer Drakula’sı Kazıklı Voyvoda, Romanya
hükümdarıydı. Romanya’nın bağımsızlığı için savaşmış milli bir kahraman olarak
hâlâ saygıyla anılması, ırki milliyetçiliğin insanlık dışı duygularının
sönmediğini ispatlamaktadır. Kazıklı Voyvoda, canavarlıklarıyla tarihe geçen,
portresi bugün Innsbruck yakınlarında Ambras Müzesindeki “Canavarlar Galerisinde” sergilenen, sinemanın vazgeçilmez
karakteri ve vampir öykülerinin de esin kaynağı Dracula’sıdır. Kendisi gelmiş
geçmiş en acımasız Müslüman Türk düşmanıydı. Tıpkı CHP gibi! Dolayısıyla CHP’nin
de bir gün canavarlar, galerisinde yer alacağı kuvvetle muhtemeldir.
Asıl
adı Vlad Tepeş olan Kazıklı Voyvoda’nın en sevdiği eğlencesi kazık işkencesiydi.
Yemek yerken kazıklara oturtulmuş insanların çığlıklar içinde can çekişmesini
seyrederdi. Hayvanları dahi kazığa oturtur, öldürttüğü annelerin kızartılmış
etlerini çocuklarına zorla yedirirdi. Bazen de annelerin memelerini kestirip
yerine çocuklarının başlarını dikerdi. İnsanları doğrayarak çömlek içinde pişirirdi.
Kendisi
ayrıca Katolik bir Hıristiyan’dı. Onun binlerce insanı nasıl öldürttüğünü Papanın
elçisi Modrusa şöyle anlatır. “Bazılarını, arabaların tekerlekleri altında
kemikleri kırılıncaya kadar işkence yaptı, bazılarının bağırsaklarına varıncaya
kadar derilerini yüzdü, bazılarını kazıklara geçirdi ya da akkor halindeki
kömürlerin üzerine yatırdı. Bazılarının ise başlarını, göbeklerini deldi, kazıklara
oturtarak kazığın ağızlarından çıkmasını sağladı. Annelerin göğüslerine kazıklar
saplayıp, bebeklerini bu kazıkların üstüne attı.”
Kazıklı
Voyvodanın en büyük düşmanı Türklerdi. Tıpkı PKKBDP gibi!
Kazıklara
vurulmuş ve işkencelerle can vermekte olan Türklerden oluşan bir dairenin etrafında
saray halkıyla yemek yemekten haz duyardı. Eline Türk esir geçtiğinde el ve
ayak derilerini yüzdürür ve meydana çıkan kırmızı etlerini tuzla ovuşturduktan
sonra, elem ve azabın daha da artması için keçilere yalatırdı.
Ona
gönderilen Osmanlı elçileri başları açık olarak kendilerini tanıtmak
istemeyince, sarıklarını başlarına çivi ile çaktırırdı. Bir gün Türk elçileri geldi. Voyvodanın huzuruna
çıkınca onu kendi geleneklerine uygun şekilde baş eğerek selamladılar. Sarıklarını
çıkarmamışlardı. Drakula sordu: “Büyük
bir hükümdarın önündesiniz, neden böyle davranıyorsunuz?” Osmanlı elçileri
dediler ki, “Bizim ülkemizde gelenek bu şekildedir.”
Bunun üzerine Drakula, “Bende
geleneğinizi pekiştireceğim” diyerek elçilerin sarıklarını başlarına
çivilerle bir daha çıkarılmayacak şekilde çakılmasını emretti. Ardından da “şimdi gidin padişahınıza
söyleyin, sizin geleneklerinize boyun eğmem” dedi. Tabi ki elçiler,
şehid olduklarından mesajı Fatih’e ulaştıramamışlardı. CHP’de tarihi boyunca sarıklara savaş açıp
Drakula kadar olmasa da her türlü baskı, şiddet ve idamları uygulamadı mı?
Şapka kanunundan dolayı nice sarıklı âlimleri darağaçlarına göndermemiş miydi?
Drakula,
kadınlara karşı çok acımasızdı. Gömleği çok kısa ve pantolonu dar bir köylünün
karsını, kocasını böyle giydirdiği için kazığa geçirdi. Ardından da öldürdüğü
kadının kocasını yeni bir kadınla evlendirip, yeni eşine de, eğer kocasına iyi
bakmazsa eski karısının durumuna düşeceğini söyledi. Evli bir kadın, evlilik dışı
bir ilişki kurarsa ya cinsel organını kestirir ya da cinsel organını
yüzdürürdü.
Aynı
cezalar bekâretini korumayan kızlara ve namuslarına sahip çıkmayan dullara da
uygulanırdı. Kadınlara, küçük gördüğü suçları için verdiği en hafif ceza, meme
uçlarından birisini kesmekti.
Bir
gün, Drakula, ülkedeki tüm dilencileri saraylarından birinde ziyafete davet
eder. Dilenciler bu işe şaşırır ve aynı zamanda hükümdarlarının cömertlikleriyle
övünürler. Tabi Drakula, onları doyurduktan sonra sarayı ateşe vererek hepsini
yakar.
Hiçbir
itirazı kabul etmezdi. Yaptığı işlerin yasalara aykırı olduğunu söyleyen çeribaşını
kazana koyarak kaynattı ve daha sonra etini bütün Çingenelere yedirdi. Hatta
kazığa geçirme onda takıntı haline gelmişti. Rus elçisi (Fyodar Kuritsin) ve
Erlau başpiskoposunun (Gabriele Rangone) 1476’da Papa 4.Sixtus’a yazdığı mektupta
şunları ifade etmişti. “Drakula, Osmanlı
ordusuna mağlup olunca sığındığı Macaristan kralı tarafından tutsak edildiği
şatoda fare yakalamaktan ve pazardan kuş aldırmaktan kendini alıkoyamamış,
fareleri ve kuşları kazığa geçirdiği, bazı kuşların kafalarını kopardığı,
bazılarının ise tüylerini yolarak serbest bıraktığını” anlattılar.
Cihan
sultanı Fatih Sultan Mehmet’in bizzat katıldığı 1462 yılındaki Eflak seferi,
Kazıklı Voyvoda hükümdarlığının sonu oldu. Kazıklı Voyvoda ise Macaristan’a
kaçtı. Drakula, Macaristan’da 12 yıl süren tutsaklık dönemi geçirdi. 1457 yılının
Ocak ayında kardeşi Radu’nun
ölümü, Eflak kapılarını ona bir kez daha açtı ve 1476 yılında tahtı geri aldı.
Fakat bu hükümdarlığı da uzun sürmedi ve Fatih Sultan Mehmet emriyle kafası kestirilerek,
İstanbul’a getirtildi.
Cesedi
bulunamadığı için, tekrar dirilerek kendilerine zulmedeceğine inanan halk, onu
vampirlikle özdeşleştirdi. Hatırlanılacağı üzere; Firavunun öldüğüne inanamayan
İsrailoğulları da tıpkı Romanya Halkı misali kaygılanmışlardı. Allah da
korkularını gidermek maksadıyla cesedini Nil’de yok etmeyip karaya çıkartmıştı.
Aradan binlerce yıl geçmesine rağmen cesedini bozdurmayan Allah, bugün İngiliz
müzesinde ibreti şayan olarak sergiletmektedir. Acaba CHP ve
PKKBDP'liler idrak edebilirler mi?
Darkula,
dar ve dekolte elbise giyenleri namuslarına sahip çıkmadıkları gerekçesiyle
nasıl acımasızca cezalandırdı ise, CHP’de bedenlerini teşhir etmeyerek
namahremleri azdırmama amacıyla örtünen insanları zamanın koşullarında
cezalandırmıştır. Ve ne yazık ki aynı kin ve nefret günümüzde de sürmekte,
yakın zamanda örtüyü sembolize eden kumaşların sokak ortasında CHP’lilerce
vahşice parçalanması, Drakula anlayışının bitmediğine açık bir delildir.
CHP’liler,
Drakula misali insani duygulardan kopuk öylesine acımasız ruhtadırlar ki, ben
dâhil birçok kimsenin bilmediği “Boraltan
Köprüsü” olayı, hiçbir yoruma gerek bırakmayacak bir vicdansızlık,
ihanet ve zalimlikti.
Düşünebiliyor
musunuz; insanlıktan zerre kadar nasiplenmeyip hayvandan daha aşağı
canavarlaşmış CHP, Stalin’in katliamlarından kaçan Azerbaycanlı 146 aydın
kardeşimizin “anayurt”
olarak Türkiye’ye sığınmalarının arkasında insani bir onurla durmamış, vicdanı
ve haysiyeti olan hiç kimsenin yapmayacağı ihaneti gerçekleştirerek, güvenerek
ülkemize sığınan Müslüman Azerbaycanlı kardeşlerimizin yargısızca
katledileceklerini bile bile Sosyalist Stalin’e yem yapmıştı.
Kurulduğundan
beri İslam’a ve vahye iman etmiş Müslümanlara karşı amansız düşman olan CHP,
idolü olan Drakula Stalin’e Müslüman Azerbaycanlı kardeşlerimizi teslim ederek,
sınır ötesinde kurşuna dizdirmelerini keyifle izleyebilmiştir.
Unutulmamalıdır
ki atalarına ve geçmişine ihanet ederek yapılaşmış CHP, temeli olmadığından ne
merhamet ne vicdan ne erdemlik ne de sadakat taşımaktadır.
Dolayısıyla İsmet İnonü’nün Drakula Vlad
Tepeş’ten hiçbir farkı olmayıp, koşullar el verseydi; ondan daha zalim
işkenceler uygulamaktan kaçınmazdı.
Günümüzdeki
CHP, Drakula ve İnönü’nün torunları olmalarından geçmişteki hain ve gaddar
duygular taşımakta, dolayısıyla o gün Türkiye’ye sığınan Azerbaycanlılar gibi
bugünde Suriyeli sığınmacılardan rahatsızlık duyarak katil Stalin’e teslim
etmeleri gibi katil Esed’e teslim edilmeleri için çırpınmaktadırlar. Eğer CHP
iktidarda olmuş olsaydı, insaniyet adına ülkemize sığınan 80.000 mülteciyi sınır
ötesinde kurşuna dizdirmeyi zafer sayacaklardı.
Her
şey bu kadar aleniyken, nasıl olurda CHP iktidarının insanlığa yarar
sağlayabileceği ve millete fayda getirebileceği düşünülür? Bu durumda vicdanı
ve muhakemesi olan bir insan, CHP’ye güvenebilir yahut destekleyebilir mi?
Azerbaycanlı
ırkdaş ve dindaş kardeşlerini alçakça katlettiren CHP’nin olası bir iktidarında
neler yaşanabileceği aşikârdır.
Ancak vicdanları olmayan veya
zayıf olanlar, gaddarlığı lütuf gören şeytan dostlarıdırlar. Dolayısıyla
CHP’nin bacasından ihanet, zalimlik ve kan tütmektedir…
CHP’ye her kim inanıp kulluk ediyor ise; o, insanlıktan
çıkmış vahşi bir Drakuladır…
“Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların
gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için büyük bir azap vardır.” Bakara 7
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder