Saldırgan
İsrail ve Suriye’ye cesaret edebilir mi?
Ecdadımın iman dolu göğsü gibi serhaddinin
etkisinden, sözde Müslüman Türk olup tek dişi kalmış canavarların zincir vurduğu
Türkiye’nin etrafına ördükleri çelik zırhlı duvarları aşabileceği umuduyla dağları
yırtıp enginlere sığmayacağını düşünmekle ne kadar ahmak olduğumu anladım.
İmanın en sarsıcı silahlardan çok daha
kuvvetli olduğu gerçeğini dahi atalarından ders çıkartamayan materyalistler; insanlığı,
hak ve adaleti biçen aşağılanmış medeni denilen canavarların kuklalarıdır. İman
etmiş bir insan, asla düşmanının topuna, tüfeğine ve bombalarına aldırış
etmeksizin güvendiği Allah’ıyla mücadele eder. Şüphesiz Allah, kendine sımsıkı
teslim olmuş bir kulunun amelini zayi etmez. Ancak sözde Allah diyerek özde
nefsine galebe çaldırmış bir mahlûk, zillete mahkûmdur.
“Analar
ağlamasın, gençler ölmesin” hümanitesiyle gövdelerini siper etmekten kaçınarak
yurduna alçakları uğratan bir ülkeye rahmani bir günün doğabilmesi mümkün
değildir. Ancak gölgelerinin büyüklüğünü aydınlık zannedenler, uyandıklarında
nasıl cehennemsi bir karanlığa mahpus olduklarını er-geç anlayacaklardır.
"Bir yerde küçük insanların
büyük gölgeleri oluşuyorsa, orada güneş batıyor demektir." Konficyus
Atalarının uğruna döktüğü kanlara nankörlük
ve ihanet eden bir millet, ruhlarını incittiği şehitlerinin lanetine duçar olduklarından
huzur ve güvene ulaşamazlar. Mabedinin üzerine namahrem eli değdirenlere Allah’ın
yardım ve desteği söz konusu olamayacağı gibi, itibar ve saygınlığa da
kavuşamazlar.
Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel, “ABD
izin verirse Kandil’e gireriz” açıklamasının akabinde Başbakan Erdoğan’ın, “Kandil’e
girebilmek için kimsenin iznine ihtiyacımız yok, dilediğimiz zaman girebiliriz”
yanıtı, Başbakan Erdoğan’ın hunharca katledilen milletin düşmanı mı olduğu
sorusunu doğuyor? O zaman PKK’nın arkasında aranan güç hükümet midir?
Amansız kâfir teröristlerin Kandil’de
eğitilerek Türkiye’ye silah ve bombalarla gönderilmeleri ardından şehit olan
onlarca asker ve polisimiz ile halkının katledilişini izleyen Başbakan Erdoğan;
madem şeytan yuvasına girme iradesine sahip, neden direniyor? Leyla Zana adlı teröristin
Erdoğan’a olan güvencesinin altında yatan nedir? Hala verilmeye devam edilen
onlarca şehidin ve sivilin ölümleri hükümet vicdanını tetiklemiyor mu?
Başbakan Erdoğan! Neden
Kandil’e girmemekte ısrar ediyorsun? Yoksa
Kandil için de diplomasiye ve sözde uluslararası hukuka mı ihtiyaç duyuyorsunuz?
Ya da hümanist duygularınızdan dolayı teröristlerin elimine edilecek olmasından
mı kaygı duyuyorsunuz?
İsrail’in gemimize saldırıp 9 kardeşimizi
şehit etmesi akabinde kendisine dokundurtmayan ABD ve NATO’ya ses
çıkartmayanlar, Suriye’yi kollayan Rusya’ya neden tepki gösteriyorlar?
Yıllardır Filistin’e soykırım uygulayarak bölgeyi tehdit eden İsrail’e sahip
çıkan ABD’nin şemsiyesi meşru da, Rusya’nın ki mi gayrimeşru? ABD müttefik de
Rusya mı düşman?
Rusya destekli Esad cesaretini ortaya
koyarak Türk jetini düşürüyor ama sözde ABD destekli ve NATO ortaklı Türkiye, ağlamaksın
tepki ve kınamaların ötesinde hiçbir karşılık veremiyor ise, kahraman bir
ecdada sahip varis olarak utanıyor, kahrediyor ve boynum bükülüyor. Dolayısıyla
hem Suriye’yi hem de dimdik arkasında duran Rusya’yı tebrik ediyorum…
İşte Suriye ve Rusya;
nerede Türkiye ve ABD!
Ey
Başbakan!
Hak ve adalete fiyat etiketi koyarcasına zihnen ve kalben odaklandığın ekonomik
kalkınma tıpkı beden misali geçici ve uçucudur; baki olan ise ruh misali hak ve
adalettir! Çarçabuk geçen dünyayı sevdiğin kadar, neden önündeki çetin bir gün
olan ahıreti düşünmüyorsun? İktidar olduğundan itibaren teslimiyetçi diplomasi
ve emperyalizmin güdümündeki uluslararası haçlı hukukun ülkeye ne kazandırıp
neler götürdüğünü hiç otokritik yaptın mı? Göreceksin ki kazandığın artıklardan
ve nefsini hoplatan sıvazlamalardan öte Allah’ın razı olduğu hiçbir şey olmayıp,
bilakis insandan korkup Allah’a güvenmediğindir. İnandığın gibi iman edemeyişinin
sebebi Allah mı, yoksa nefsin midir?
“Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir.
Ahiret yurduna gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!” Ankebut 64
“Siz her yüksek yere bir alamet dikerek eğleniyor musunuz? Temelli
kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?” Şuara 128-129
“Allah kimi hidayete erdirirse, doğru yolu bulan odur. Kimi de
şaşırtırsa, işte asıl ziyana uğrayanlar onlardır.” Araf 178
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder