Dostumun
korkağına tükürürüm!
Başbakanın konuşmasındaki tespitler her ne
kadar olumlu ise de sonuç koca bir sıfır.
Saldırgan cani İsrail’i uluslararası hukuka
teslim etmekle ne kazandık? Açık sularda gemimize saldırarak 9 vatandaşımızı
katleden İsrail’e, en azından özür bile diletemeyen hükümet; aynı yolu
izleyerek Suriye’ye etkin bir yaptırım uygulatacağını mı sanıyor? Zaten zalimliğinden
dolayı Suriye’ye 1,5 yıldır tepki yağıp kınanmıyor mu? Bu kadar yoğun hukuk
mücadelesi ve tehditlere rağmen göstermelikte olsa geri adım attırılabildi mi?
İsrail saldırdığında ABD, Suriye
saldırdığında Rusya kıskacında tutsak olan hükümet, kurulduğu yıldan itibaren
emrinden dışarı çıkmadığı NATO’yu sözde alıp da özde arkasına alamaması, teslimiyetçi
ve ürkek politikalarının bir sonucudur.
O kadar komik ki, Suriye’ye saldırısından
dolayı dünyanın tepki göstermesi ve kınamasını kazanç sayan sefiller, Türkiye’yi batırdıklarının farkında bile
değillerdir. Artık Türkiye tüm iddiasını yitirmiş ve önüne gelenin vurabileceği
bir ülke olmuştur.
Allahaşkına! Neden diplomasiye ve itidale
Türkiye’den başkası yanaşmıyor? Yoksa diplomasi ve itidal, korkakların bir
limanı mıdır?
Sloganı, “Analar ağlamasın, gençler ölmesin” olan bir ülkenin savaşabilecek
cesareti olmadığını yakinen bilen dünya, askeri gücün ve nüfusun ne kadar fazla
da olsa hiçbir önem ihtiva etmediği kayıtlardadır. Cesaretin yok ise sayın veya
gücün ne işe yarar?
Başbakan, bir taraftan “savaş çığırtkanları
bizi tuzağa düşüremeyecek” diyor, diğer taraftan “haksızlık karşısında susan
dilsiz şeytandır” açıklamasıyla düştüğü paradoksun farkında bile değildir.
Haksız ve adaletsiz bir zalime karşı savaşılmayacak ise, nasıl mücadele
edilecek?
“Fitne tamamen yok edilinceye ve din de
yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden
başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur.” Bakara 193
Madem diplomasi ve uluslararası hukuk çözüm adresiyse,
TSK’ya bir hacet var mıdır?
Başbakan Erdoğan, hem Türkiye’yi bölgede
lider yapabilecek, hem mazlum Suriye Halkını zalimin elinden kurtaracak hem de
İsrail’le yitirdiğimiz itibarımızı geri alacak bulunmaz bir fırsatı öyle tepti
ki, tüm milletimize rahmet olsun!
Dünya ve milletimiz bu onursuzluktan nasıl
çıkabileceğimiz beklentisi içindeyken, o, İstanbul’da imzalayacağı yatırım
projesiyle gerçeklerden ne kadar uzak olduğunu kanıtladı. Para, para, para…
Zannedilmesin ki Esad tekrar saldırmayacak.
Hak ve adalet doğrultusunda Suriyeli muhaliflere olan desteğin doğruluğu asla
tartışılmazdır. Bu sebeple Esad için tek düşman Türkiye olup, giderayak elinde
ne kadar silah var ise Türkiye’ye karşı kullanacak ve kendi gibi Türkiye’yi de
yok etme planı içindedir. Bu korkunç tehlike aşikârken, Esad’dan önce
davranarak diktatörlüğünü başına geçirebilseydik, sonu hüsran bitecek Esad
tehdidi altında yaşamayacaktık. Hayatta herkes yanlışlık yapar, ne var ki
ahmaklar yanlışlıklarında ısrar eder.
Allah
savaş diyor ama Erdoğan para diyor! Acaba kim doğru söylüyor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder