Ancak üstüne serpiştirdikleri
dinle yaptıkları kamuflajdan dolayı farklılarmış gibi algılanmaktadırlar.
16 yıldır tek başlarına iktidarda bulunmalarına rağmen
Atatürk gibi ölü bir beşeri tanrı yapan CHP ve darbecilerin dayattıkları
ilkelerinin yanlışlığıyla ilgili hiçbir değişim gerçekleştirememiş; hatta onun
üzerine ettikleri yeminle Allah’a karşı olan şeref ve namuslarını satabilmişlerdir.
Dolayısıyla devletteki namus ve şeref ancak Atatürk ilkelerine
bağlılıkla orantılı ise, Allah, Peygamber, Kur’an ve vahiy nedir?
Meselem Atatürk ile ilgili değil; çünkü o küfrü ya da
imanıyla geçmişte yaşamış bir ölüdür. Dolayısıyla sorunum onun ilkelerine bağlı
kalacağına yemin ederek, pergel misali bir ayağını Atatürk hukukuna koymak suretiyle
devlet ve siyasette Allah’ın ilkelerini beğenmeyerek tanımayan şeriat karşıtı
kâfir ve münafıklarladır.
Bir Müslüman’ın Allah’ın değil de Atatürk ya da başka bir
beşerin ilkesine bağlı kalacağına dair yemin ederek sindirebilmesi fasıklığın
ta kendisidir. Başta Hz. Peygamberimiz olmak üzere gelmiş tüm peygamberlerin Kur’an
dışı hiçbir ilkesi olmamış; bugün üzerine yemin edilen batıl odaklı ilkelere
karşı savaşarak yükümlülüklerini tamamlamışlardır.
Başkan Erdoğan’ın Atatürk ilkelerine bağlı kalacağına
istinaden yemin etmesi akabinde anıtkabire giderek devlet tanrısı Atatürk
mozolesine çiçek koyma taziminde bulunup (ki o çiçek koyma eyleminin nasıl bir rükûa
varmak olduğu görüntülerle alenidir), geri geri gelmek suretiyle kıyama
varırcasına saygı duruşu yapması nasıl bir pagan inancına sahip olduğunu
kanıtlamaktadır.
Bakanlarla birlikte Cuma günü Hacı Bayram Veli Camisine
giderek namaz kılacak olması ve ardından bakalar kurulu toplantısı yapacağını
bildirmesi apaçık bir göz boyama ve bir algı değil de nedir?
Hatırıma; Mustafa Kemal’in seküler-laik Cumhuriyeti kurmadan
önce Balıkesir’deki Zağnos Paşa Camiisin de yaptığı hutbe geldi. Demişti ki; “Ey millet! Allah birdir; şanı büyüktür.
Allah’ın selameti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamber Efendimiz
Hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur
edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizami, hepimizin
bildiği Kur’an-ı Azimussan’daki açık ve kesin hükümlerdir. İnsanlara
manevi mutluluk vermiş olan dinimiz, son dindir; mükemmel dindir. Çünkü
dinimiz; akla, mantığa ve gerçeklere tamamen uymakta ve uygun gelmektedir. Eğer
akla, mantığa ve gerçeklere uymamış olsa idi, bununla diğer ilahi tabiat
kanunları arasında birbirine zıtlık olması gerekirdi. Çünkü bütün tabiat
kanunlarını yapan Cenab-ı Hak’tır.”
Peki, sonra ne olduysa ve nasıl inkârsı bir değişim vuku bulmuş ise,
Recep Tayyip Erdoğan ve AKP de o olmuştur!
Atatürk nasıl ki Kur’an Müslümanlarına savaş açarak cihad
ehlini kıymış ise, mirasını sürdüren Recep Tayyip Erdoğan’da aynısını daha
yumuşak yapmaktadır. Ancak CHP ile
farkı, İslam kimliğine sahip referansıyla ürkütmeden öyle bir manipülasyonla
siyasetini sürdürmektedir ki, Atatürk ve CHP döneminden daha ılımlı bir hal
yaşatmaktadır. Kesiştikleri nokta demokrasi için cihadı şer görmüş olmalarıdır.
Çünkü ABD eski bakanı George W. Bush’un ifadesine göre, Hıristiyan uygarlığı için en büyük tehlike
cihaddır!
Ki, bir şapka kanunu için yüzlerce insanı kurşuna dizmekle
kalmayan hatta Rize gibi bir ili bombalayabilen ve mezardan çıkardıkları bir
alimi asarak tekrar gömen Atatürk ve CHP’nin Kur’an Müslümanlarına olan şedit
tepkisi Recep Tayyip Erdoğan’da mevcut olmasa da ilkelerini
koruyabilmektedir.
Çanakkale Savaşıyla İngilizleri ağır bir mağlubiyete
uğratanlardan biri olan Atatürk daha sonraki yıllarda İngilizler tarafından
sevilip dost edilebilmesi ve ödüllere layık görülebilmesini hiç anlayamamış;
bunun üzerine Atatürk’ün ya Mustafa Kemal olmadığını ya da devletini peşkeş
çekmiş bir karşılık aldığı konusunda yazılar yazmıştım.
Acaba Recep Tayyip Erdoğan’da aynı taktik içinde Müslüman milletin
teveccühünü mü kazanmaya çalışmaktadır?
Öyle ki, 2002 yılında Başkan Erdoğan; “Değiştim, değiştim,
gelişerek değişim. Çünkü çağdışı değilim" demişti. Deniz Baykal da, TBMM’deki
bütçe görüşmeleri sırasında kendisine; “Ben
ne isem, şimdide aynıyım ve hiç değişmedim” yanıtını vermişti.
Atatürk gibi iktidara gelmesiyle değişen ve değişikliğini
tumturaklı sürdürebilen Erdoğan ve AKP’yi Kur’an’la özdeşleştirebilmek mümkün
değil ise, fani dünya veya nefis için yaptıklarının dışında Allah için yaptığı
bir hizmetin olmadığı Atatürk ilkesine bağlılığıyla ortadadır.
Dünyanın bir oyun, oyuncak, eğlence, süs ve aldatma
olduğunu birçok ayetinde bildiren Allah’ı kazanabilmek için yapılanların bir
değeri olabilir mi?
Atatürk’ün cumhuriyeti kurmasıyla şeriatın ve hilafetin
süreceğini sanan halk nasıl aldanmış ise, Erdoğan’dan şeriat bekleyen halk da
öyle bir aldatılma içindedir. Hele 16 yıldır tek başına iktidarda olmasına
rağmen Kur’an’a muvafık hiçbir uygulamada bulunmayan Erdoğan, Atatürkçülüğün
sağ kanadı olan MHP müttefikliğiyle nasıl bir hale geldiği alenidir.
Atatürk’te Erdoğan gibi "tek millet, tek bayrak, tek vatan,
tek devlet" amacı için siyaset
ve devlet başkanlığı yapmamış mıydı? Öyleyse Atatürk, şeriat karşıtı
olmasından ötürü eleştiriliyorsa, neden Erdoğan kınanmayarak sindirilebiliyor?
Lakin Hz. Muhammed, Allah’ın indirdiği hükümleri egemen kılabilmek için devlet
başkanlığı yapmıştı!
Kimin ilkesine bağlı kalınacağı üzerine yemin ediliyorsa,
o bir tanrıdır. Çünkü ilke, temel inanç demektir. Madem devletin tanrısı Atatürk
ise, Allah kimdir? Yaratıcı Allah’ın
ilkeleri yok mu ki, Atatürk gibi 100 yıl öncesinde yaşamış ölü bir beşerin
ilkelerine baplı kalınacağına yemin edilebiliyor?
Bu sebeple Recep Tayyip Erdoğan ve AKP gizli Kemalist’lerdir;
Allah’ın değil Atatürk’ün rızasını kazanabilmek için siyaset yapmaktadırlar.
"(İnsanlar!) Kendi aralarında (din ve devlet) işlerinin birliğini bozdular. Hâlbuki
hepsi bize döneceklerdir." Enbiya 93
“Ne var ki
insanlar kendi aralarındaki işlerini parça parça böldüler (çeşitli din ve kitaplara
ayrıldılar). Her grup, kendinde bulunan (tuttuğu
yol) ile sevinip böbürlendi.”
Müminûn 53
“Ey iman
edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım
ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz. İnkâr edenlere
gelince, onların hakkı yıkımdır. Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bunun
sebebi, Allah'ın indirdiğini beğenmemeleridir. Allah da onların amellerini boşa
çıkarmıştır.” Muhammed 7-8-9
“Dünya hayatı
bir oyun ve eğlenceden başka bir şey
değildir. Müttaki olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hala
akıl erdiremiyor musunuz?” En’am 32
“Allah ve
Resûlü bir işe hüküm verdiği
zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı
yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş
olur.” Ahzab 36
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder