27 Temmuz 2018 Cuma

Faniliği umursama…

Dünyadaki kıymet ve kuvvetlerinde fani olduğunu asla unutma ki, bakilikle ulaşacağın zafere kavuşabilesin.

İnsanların neredeyse tamamı dünyanın yalan, oyun, oyuncak, aldatma ve eğlence olduğunu; bir saniye sonra gelecek ecelleriyle öleceklerini bildikleri halde heva ve heveslerine kapılarak nefislerine yenik düşebilmeleri ancak kaderlerinin bir tutsağı olmalarından başka bir şey değildir.

Yoksa doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırarak muhakeme yetisine sahip olmak suretiyle aklıyla övünebilen bir insanın bildiklerinin aksine bir düşünce ve davranışta bulunabilmesi mümkün değildir. Ya da görünen veya okunan bir şeyin farklı yorumlarla tarifi mümkün müdür?

Diyelim ki; Allah’a, ahirete, vahye, bakiliğe, yeniden dirilmeye inanmamak; ya da şüphe duyarak agnostik bir kararsızlık içinde olmak dünyanın fani olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyorsa; beklenti ne olabilir ki dünyaya tamah edilebilmektedir?

Beterin daha beterinin yaşandığı dünyada vuku bulan olaylar öyle sayısız ki, sevgi ile nefret; dost ile düşman; barış ile savaş; mutluluk ile dehşet, korku ile güven, huzur ile felaket, kayıp ile kazanç, galibiyet ile yenilginin her çeşidi görülmekte; başa gelen bitmek tükenmez hadiseler birbirlerini aratmaktadırlar. Ancak yine de kötü duruma düşme gerçeğini idrak edemeyen insan, kıyastan kaçınarak ne haline razı olmakta ne de sabrederek daha beterine uğramadığından şükredebilmektedir.

M.Ö 535-475 yılları arasında yaşamış olan filozof  Herakleitos; “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir".sözü, seküler laik ve demokrat politikacı ve bilim adamları tarafından öyle manipüle edilerek yüzeyselleştirilmiş ve makyajsı bir tadilata indirgenmiştir ki, fıtrat ve kader, iddia edilen bir değişimin olamayacağına apaçık bir kanıttır.

"Benim tek yaptığım, Allah’ın yarattığını insanların kullanabileceği hale getirmek. Bu, Allah’ın eseri, benim değil." G. W. Carwer

Mümkün olan bir şey, başlı başına bir şeyi yoktan var edemediğinden özdeki bir değişim imkânsızdır. Çünkü o,  kendinin malik olmadığı bir şeyi kendi dışındaki şeylere vermek olanağına sahip değildir. Nasıl ki sıfırdan pozitif bir sayı türetmek mümkün değil ise, mümkün olmayan bir şeyden de yeni bir şey meydana getirmek ya da inisiyatifi bulunmayan bir şeyi dileği doğrultusunda güdebilmek mümkün değildir.

Şöyle ki, her sabah güneş doğar hatta başka başka şekillerde de doğup, her akşam başka başka da batar. Lakin o güneşin başkaca doğup batmış olması hiçbir zaman gerçeğini, diğer bir ifadeyle özünü etkileyip başkalaştırmaz.

Haydi diyelim daha iyi, daha güçlü, daha mutlu, daha zengin, daha refah, daha kalkınmış, daha güvenli, daha yenilmez olabilmek için çabalanılıyorsa; sonunda ölüm yok mu ki, vazgeçilmez bir kıymet taşıyabilsinler?

Hem doğarken ölümle nişanlanacaksın; hem ölümü tanıyabilmek için yaşayacaksın; hem ölmekten yahut öldürülmekten kaçıp kurtulamayacaksın; hem de ecelini ne ileri ne de geri koyabilecek bir bilgiye sahip olamayacaksın; birde kalkıp fani dünyaya meyledip dilediğin değişiklikleri yapmak isteyerek hakkında yazılmış olan kadere meydan okuyacaksın.

Oysa muhakeme yetisi olan bir insan ancak baki olana iman eder. Geri kalan faniliğin ve fanilerin tamamı yalandır; dünyanın cazibesine kapılan insan, faniliğin abartısıyla öyle tükenir ki, bakiliğe inanmış olanlar dahi yontuldukları dipten çıkıp kurtulamazlar.

Bilinmelidir ki, her ne gerekçeyle olursa olsun fani dünya hayatının menfaatlerine odaklanmış ölümlü bir insanın bakiliğin değil de faniliğin peşinde koşarak eğlenceye tav olabilmesi özgür değil kul olduğunun bir kanıtıdır! Aksi hâlde faniye umut bağlar; fanilikten medet umabilir miydi?

“Fakat Allah onları kurtarınca bir de bakarsın ki onlar, yine haksız yere taşkınlık ediyorlar. Ey insanlar! Sizin taşkınlığınız ancak kendi aleyhinizedir; (bununla) sadece fani dünya hayatının menfaatini elde edersiniz; sonunda dönüşünüz yine bizedir. O zaman yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz. Yunus 23

“Sizin yanınızdaki (dünya malı) tükenir, Allah katındakiler ise bakidir. Elbette sabırlı davrananlara yapmakta olduklarının en güzeliyle mükafatlarını vereceğiz. Nahl 96

“Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlat sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği ziraatçilerin hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah'ın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir.Hadid 20


“Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı! Ankebut 64

Hiç yorum yok: