Dünyadaki kıymet ve kuvvetlerinde
fani olduğunu asla unutma ki, bakilikle ulaşacağın zafere kavuşabilesin.
İnsanların
neredeyse tamamı dünyanın yalan, oyun, oyuncak, aldatma ve eğlence olduğunu;
bir saniye sonra gelecek ecelleriyle öleceklerini bildikleri halde heva ve
heveslerine kapılarak nefislerine yenik düşebilmeleri ancak kaderlerinin bir
tutsağı olmalarından başka bir şey değildir.
Yoksa
doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırarak muhakeme yetisine sahip olmak
suretiyle aklıyla övünebilen bir insanın bildiklerinin aksine bir düşünce ve davranışta
bulunabilmesi mümkün değildir. Ya da görünen veya okunan bir şeyin farklı
yorumlarla tarifi mümkün müdür?
Diyelim ki;
Allah’a, ahirete, vahye, bakiliğe, yeniden dirilmeye inanmamak; ya da şüphe
duyarak agnostik bir kararsızlık içinde olmak dünyanın fani olduğu gerçeğini
ortadan kaldırmıyorsa; beklenti ne olabilir ki dünyaya tamah edilebilmektedir?
Beterin
daha beterinin yaşandığı dünyada vuku bulan olaylar öyle sayısız ki, sevgi ile
nefret; dost ile düşman; barış ile savaş; mutluluk ile dehşet, korku ile güven,
huzur ile felaket, kayıp ile kazanç, galibiyet ile yenilginin her çeşidi
görülmekte; başa gelen bitmek tükenmez hadiseler birbirlerini aratmaktadırlar.
Ancak yine de kötü duruma düşme gerçeğini idrak edemeyen insan, kıyastan
kaçınarak ne haline razı olmakta ne de sabrederek daha beterine uğramadığından
şükredebilmektedir.
M.Ö 535-475 yılları
arasında yaşamış olan filozof Herakleitos; “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir".sözü, seküler laik
ve demokrat politikacı ve bilim adamları tarafından öyle manipüle edilerek
yüzeyselleştirilmiş ve makyajsı bir tadilata indirgenmiştir ki, fıtrat ve
kader, iddia edilen bir değişimin olamayacağına apaçık bir kanıttır.
"Benim
tek yaptığım, Allah’ın yarattığını insanların kullanabileceği hale getirmek.
Bu, Allah’ın eseri, benim değil." G. W. Carwer
Mümkün olan bir şey, başlı başına bir şeyi yoktan var edemediğinden
özdeki bir değişim imkânsızdır. Çünkü o, kendinin malik olmadığı bir şeyi kendi
dışındaki şeylere vermek olanağına sahip değildir. Nasıl ki sıfırdan pozitif
bir sayı türetmek mümkün değil ise, mümkün olmayan bir şeyden de yeni bir şey
meydana getirmek ya da inisiyatifi bulunmayan bir şeyi dileği doğrultusunda güdebilmek
mümkün değildir.
Şöyle ki, her sabah
güneş doğar hatta başka başka şekillerde de doğup, her akşam başka başka da
batar. Lakin o güneşin başkaca doğup batmış olması hiçbir zaman gerçeğini,
diğer bir ifadeyle özünü etkileyip başkalaştırmaz.
Haydi
diyelim daha iyi, daha güçlü, daha mutlu, daha zengin, daha refah, daha
kalkınmış, daha güvenli, daha yenilmez olabilmek için çabalanılıyorsa; sonunda
ölüm yok mu ki, vazgeçilmez bir kıymet taşıyabilsinler?
Hem
doğarken ölümle nişanlanacaksın; hem ölümü tanıyabilmek için yaşayacaksın; hem
ölmekten yahut öldürülmekten kaçıp kurtulamayacaksın; hem de ecelini ne ileri
ne de geri koyabilecek bir bilgiye sahip olamayacaksın; birde kalkıp fani
dünyaya meyledip dilediğin değişiklikleri yapmak isteyerek hakkında yazılmış
olan kadere meydan okuyacaksın.
Oysa
muhakeme yetisi olan bir insan ancak baki olana iman eder. Geri kalan faniliğin
ve fanilerin tamamı yalandır; dünyanın cazibesine kapılan insan, faniliğin abartısıyla
öyle tükenir ki, bakiliğe inanmış olanlar dahi yontuldukları dipten çıkıp
kurtulamazlar.
Bilinmelidir ki, her ne gerekçeyle
olursa olsun fani dünya hayatının menfaatlerine odaklanmış ölümlü bir insanın bakiliğin değil de faniliğin peşinde koşarak
eğlenceye tav olabilmesi özgür değil kul olduğunun bir kanıtıdır! Aksi hâlde
faniye umut bağlar; fanilikten medet umabilir miydi?
“Fakat Allah
onları kurtarınca bir de bakarsın ki onlar, yine haksız yere taşkınlık
ediyorlar. Ey insanlar! Sizin taşkınlığınız ancak kendi aleyhinizedir; (bununla) sadece fani dünya
hayatının menfaatini elde edersiniz; sonunda dönüşünüz yine bizedir. O zaman
yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz.”
Yunus 23
“Sizin
yanınızdaki (dünya malı) tükenir, Allah
katındakiler ise bakidir. Elbette
sabırlı davrananlara yapmakta olduklarının en güzeliyle mükafatlarını vereceğiz.”
Nahl 96
“Bilin ki
dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence,
bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlat sahibi olma isteğinden
ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği ziraatçilerin hoşuna gider.
Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur.
Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah'ın mağfireti ve rızası
vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir.” Hadid
20
“Bu dünya
hayatı sadece bir eğlenceden, bir
oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince,
işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!”
Ankebut 64
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder