İğfal edilmiş olsalar
sindirebilir misiniz? Yahut içten yapmamış olsalar bile rıza gösterebilir
misiniz?
Ya da devletiniz,
vatanınız, bayrağınız ve milletinizin iğfal edilmelerine tepkisiz kalabilir
misiniz? Veya çıkarlarınızdan ötürü umursamamaktan gelmek suretiyle hainlik ve
nankörlük yapabilir misiniz?
Atatürk
ilkelerine bağlı kalınacağı üzere yapılan yemin, Allah ve Resulünü apaçık bir iğfal
olduğuna göre; gerek Recep Tayyip Erdoğan ve gerekse AKP’nin Kemalist ve İslam
olmadıklarıyla ilgili yazıma tepki gösterenler; onları Allah ve Resul’ünden
daha sevgili tuttuklarını ortaya koymaktadırlar.
Ya
İslam sanılan başta Diyanet İşleri Başkanlığı, ilahiyatçılar, tarikatlar,
şeyhler, hocalar, yazarlar ve gazetecilere ne demeli!
Ulan
hepside mi imansız; içlerinden ruhuna ve kalbine fiyat etiketi koymamış biri de
mi yok ki, tek bir kınamada bulunamıyor?
Dolayısıyla
baştan kabul edilmiş yanlışlık öyle zehir olup ateizmden daha beter bir şirki
doğurmuştur ki, İbrahim Suresi 22. Ayette buyrulduğu gibi şeytanın bile onlara
karşı bir gücü olmadığı; hatta şeytanı dahi Allah’a ortak koşmasını istedikleri
açıkça bildirilmiştir.
Bu
sebeple şu bir gerçektir ki, şeytan dahi o yemini ederek Allah’a şirk koşmazdı!
Hakk’a
ve millete hizmet adına gizliden gizliye nefsi galebe çalabilmek için vahiy
dışı dinsel, bilimsel, sosyal ve siyasal manipülasyonlarla aldatanlar şeytandan
daha iyi bir serviste bulunacaklarını mı sanıyorlar ki, şeytanın işlemeyeceği
bir şirke cesaret edebiliyorlar?
Allah’a
güvensizlik hatta imansızlık öyle had safhadadır ki, dünya nimetlerinin her
türlüsünü veren; gelişmeye ve kalkınmaya ulaştıran; refaha, emniyete, sağlığa ve
zenginliğe kavuşturan; dolayısıyla yerin binlerce metre derinliğindeki ve
kayaların arasındaki canlıları dahi yöneten Allah olduğu aleniyken; beşer
kimdir ki, Allah’tan daha üstün tutulurcasına kurtarıcı ve sevgili yapılabilmekte;
devlet ve siyasette anılması yanı sıra ilkesine bağlılık yemini
edilebilmektedir?
Oysa
dilediğine dilediği kadar dünyalık sunarak, isteseydi evlerin tavanlarını ve
çıkacakları merdivenleri de gümüşten yaparak tek bir yoksul ve hasta bırakmaksızın
her kulunu zengin ve sağlıklı kılmaya muktedir Allah değil de, Atatürk mü, Recep
Tayyip Erdoğan ve ekibi mi; AKP mi; CHP mi; ABD mi; AB mi veya başkaları mı
muktedir?
Sadece
Allah dediğim için mi tepki gösteriyor; ağzınızı açamıyor; Erdoğan ve AKP’yi üstün tutuyor, Allah yerine
Atatürk’ü anarak tanrıymışçasına ilkelerine bağlılıkta bulunanlara kâfir
dediğim için mi hoşnutsuz oluyorsunuz?
Laikliği
ve demokrasiyi savunan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’lilere; “Madem laiklik ve demokrasi Allahsızlık, dinsizlik, putperestlik ve din
karşıtlığı değil ise, neden yaptıkları yeminde yaratıcı Allah değil de ölü olan
Atatürk anılarak ilkelerine bağlılıkta bulunabiliyorlar” sorusunu
yöneltiyorum.
Gerçi
tumturaklı iman etmiş Müslüman olmalarından sindirebildikleri de tartışılmaz
bir gerçektir.
Şirkten
daha büyük bir günah ve affedilmez bir suç olmadığına göre; cinayet, fahişelik,
sapıklık, içki, uyuşturucu, kumar, zina ve diğer haramlar çerez kalmaktadır. Ama onlara karşı şedit olanlar şirke karşı fevkalade müsamahakârlar!
Bilinmelidir ki, hem
ALLAH hem Resulü hem İslam gizlenilecek değerler değildirler; ne devlete ne
siyasete ne de Atatürk’e peşkeş çekilebilirler. Dolayısıyla çekenler kesinlikle
Müslüman değil fasıktırlar!
“De ki: Eğer
babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız
kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız
meskenler size Allah'tan, Resûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini
getirinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.“
Tevbe 24
“(Hesapları görülüp) iş bitirilince, şeytan diyecek ki: «Şüphesiz Allah size
gerçek olanı vadetti, ben de size vadettim ama, size yalancı çıktım. Zaten
benim size karşı bir gücüm yoktu. Ben, sadece sizi (inkara) çağırdım, siz de
benim davetime hemen koştunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin. Ne ben
sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Kuşkusuz daha önce ben,
beni (Allah'a) ortak koşmanızı reddettim.» Şüphesiz zalimler için elem verici
bir azap vardır.” İbrahim 22
“Şayet insanların küfürde
birleşmiş bir tek ümmet olması (tehlikesi) bulunmasaydı, Rahman'ı inkâr edenlerin
evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri gümüşten yapardık. Evlerinin
kapılarını ve üzerine yaslanacakları koltukları da (hep gümüşten yapardık).” Zuhruf 33-34
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder