Ne kadar iyi ise, Türkiye'ye huzur, güven, adalet, barış ve refah getireceği iddiasıyla ortaya çıkan “İyi Parti”de o denli iyidir.
Kötü dahi kötülüğünü iyilik adına yapabiliyor ise, iyi nedir; iyinin kuralını kim koymalıdır; iyi ve kötünün ne olduğunu gösteren kimdir?
Şüphesiz yaratıcı Allah! Çünkü tüm canlı-cansız her şeyi, iyi ve kötü olan ne varsa yaratan Allah olduğu için! Öyleyse neyin ne olduğunu yaratılan değil, yaratıcı Allah bildiğinden yaratılan beşerin kendi istek ve düşüncelerine göre hiçbir seçme ve karar verme yetkisi olamaz ama var olduğu ısrarı bozgunculuğun, karışıklığın, çözümsüzlüğün ve düzensizliğin biricik sebebidir.
Nefse göre iyi ya da
kötü olan ancak nefsi arzulara göre biçimlenebiliyor ise, milyarlarca nefsin
var olduğu bir âlemde dengeyi bulabilmek imkânsızdır. Dolayısıyla her nefsin kendi isteklerine göre içselleştirdiği
iyi-kötü anlayışı öyle bir barbarlığı ve adaletsizliği doğurmaktadır ki, neyin
doğru veya yanlış; iyi ya da kötü; düşman yahut dost olduğu yargısı, beşeri
kararlar doğrultusunda meşrulaştığından kaos ve isyanların önüne
geçilememektedir.
Ortaya çıkan beşeri her yeniye
umut bağlaya insan, öze inmeyip yüzeysel bir yargıya vardığından beterin daha
beterini yaşamaktan kaçamamaktadır. Böylece umudunu yitirmiş bir pespayelik
içinde insanlığa ve hayata karşı güvensiz olunabilinmekte, dolayısıyla beşerden
beklenilmemesi gerekenin beşerden beklenilmesinden dolayı umutsuz mahlûklara
dönüşülmekte; Allah’a boyun eğilmemesine rağmen kaderde suçlanabilmektedir.
Oysa yaratıcı Allah’tan başkasına
asla umut bağlamaması gereken bir kul, umut bağladığı beşerin dilediğini
yapabilecek bağımsız bir güç ve iradesinin bulunmadığı idrakine sahip olması
halinde ne aldatılabilecek ne de ihanete uğramanın hebalığını yaşayacaktır.
İnsan öyle ahmaktır ki, hakikaten güvenip umut bağladıkları hilkatteki eşlerinin hükümranlıktan bir nasipleri olmuş olsaydı, bırakın kendilerine vaat ettikleri bir şey vermelerini, galebe çalmış nefsi ihtiraslarından ötürü çekirdek filizi kadar bir şey bile vermez hatta koklatmazlardı.
Yaratıcısı Allah’ın verdiğini beşerden bilen insan öyle nankördür ki, kendisine verilenlere nankörlük yapmasından başına gelen zilletsi felaketlere duçar kalmaktadır. Hani nerede umut besleyip dileklerine kavuşturma sözü verenler? Hani nerede dillerinden sefa sürdürme sözleri dökülen o lider veya partiler? Hani nerede egemenlik nutukları atanlar? Hani nerede adalet, eşit haklar, mal ve can güvenlikleri?
Allah, her peygambere dolayısıyla insanoğluna insan ve cin şeytanlarını düşman kılmış ise de, yinede aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözlerin fısıldanması devam edebilmektedir.
Sanki aldatmak için kurulan onlarca parti kâfi gelmiyormuşçasına “İyi Parti” adında kurulan söz konusu parti, cüretkârlığından dolayı toplumun nasıl muhakemeden yoksun akılsız bir yığın olduğunu kanıtlamaktadır.
Farklı
düşünce, fikir ve inançtaki güruhun sırf halkı sömürebilmek için bir araya
gelmiş olmalarına kanıt; vatan ve adalet adına temelsel aykırılıkları
görmemezlikten gelen manipülasyonlarıdır. Birbirlerinden değişik uç
düşüncelerin tek çatı altında toplanarak vatan ve adalet etrafında
bütünleştiklerini iddia etmeleri, deveyi iğne deliğinden geçirmekten farksızdır.
Ki,
İslam’ı yeryüzünde egemen kılabilmek için yegâne amaçları Allah’ın hükümlerini
yaymak olan Osmanlı Devletini kuran Kayı Boyu Müslüman Türklerin sembolünü
kullanmalarının nedeni, reytingler kıran “Diriliş
Ertuğrul” dizisinin halkın üzerindeki etkisinden nemalanabilmek ve sözde
Türkiye’yi diriltebilecek bir güç esemesi oluşturabilmek içindir. Üstelik
partinin neredeyse tamamı Osmanlı ve Kayı ilkesinin düşmanı olup, İslam’a,
Kur’an’a yani şeriata daha beter hasımdırlar. Seküler-laik bir bazda politika
yapacak olan “İyi Parti”, nasıl olurda kendisini Osmanlı ve Kayı Boyu ile
özdeşleştirebilmektedir?
Bu
sebeple ölü doğan İyi Parti’nin lâkabı yanıltmamalı; fikirsel ve inançsal
düşmanlıkları dostsal algısı oluşturmamalı; Osmanlı Devlet’ini kuran Kayı Boyu
ile benzerliği aldatmamalı; manipülasyonlarına kanmamalı; ruhsuz felsefelerine
kapılmamalıdır. İçlerinden hangisinin hayatlarındaki başarıları vardır ki,
atıldıkları çöplükten çıkıp geriş dönüşümlerinin kıymeti harbiyesi olabilsin?
Şu
çok iyi bilinmelidir; küfür ile iman ya da hak ile batıl biraraya gelemez ve
birarada yaşatılamaz. Eğer mümkün olsaydı, Allah indirdiği vahiyde, Müslüman, kâfir,
fasık, münafık ayırımı yapmaz; iyi ile kötüyü veya doğru ile yanlışı derin
saflara ayırmaz; dost ile düşmanı yahut senden olan ile olmayanı kutuplara
bölüştürmezdi.
Müslüman Türk Milleti’ni yok
etmekte başarılı olamayan haçlı-siyonist güçler, “İyi Parti” unvanıyla kurdukları
bir kalabalıkla amaçlarına ulaşıp ulaşamayacakları Allah’ın bir takdiridir.
Geçmişte de medeniyet ve adalet denilerek manipüle edilmiş milletimizin
kaderinin ne olacağını bilemesem de, bildiğim “İyi Parti”’nin Lawrence misali
zilleti tekerrür ettirmek istediğidir.
Türkiye’de iyi olmayan hangi lider
ve parti var ki, “İyi Parti”’nin
onlardan farkı olabilsin? Sonuçta tamamı seküler-laik bir din dışılıkta;
dolayısıyla ölümden önce Allah’ı muhtaç bir kudret olarak görmediklerinden
birbirlerinden farkları yoktur.
Müslüman Türk Milleti başkadır; Seküler-laik
Türk Ulusu bambaşkadır!
”İyilik, yüzlerinizi doğu ve
batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik,
o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara,
peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek)
yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere
sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman
sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte
doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!” Bakara 177
“Asra yemin
ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı
tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.”
Asr 1
“Güneşe ve
kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa
çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere
ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin
ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere
gömen de ziyan etmiştir.”
Şems 1-10
“Biz ona iki göz, bir dil ve
iki dudak vermedik mi? Ona iki yolu (iyi ve kötüyü) göstermedik
mi?” Beled 8
“Hayır! Bütün bunlara rağmen
siz yine de dini yalanlıyorsunuz. Şunu iyi bilin
ki üzerinizde bekçiler, değerli yazıcılar vardır; onlar, yapmakta olduklarınızı
bilir.” İnfitâr 9
“Doğrusu Rabbin, kendi
yolundan sapan kişiyi en iyi bilendir, hidayete erenleri de en iyi bilen O'dur.” Kalem 7
“(İnsanları) Allah'a çağıran, iyi iş yapan ve «Ben
müslümanlardanım» diyenden kimin sözü daha güzeldir?” Fussilet 33
“Yoksa onların mülkten (hükümranlıktan) bir
nasipleri mi var? Öyle olsaydı insanlara çekirdek filizi (kadar bir
şey bile) vermezlerdi.” Nisa 53
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder