Lakin o kıvılcımın
çakılmasına layık olacak bir insanlık gereklidir!
Haksızlık ve adaletsizlikten yanan barbar
dünyada bir kıvılcımın sıçramamış olması öyle bir lanettir ki, insanlığın bitip
tükendiğine dair bir kanıttır.
Adaletsizlik sonucu doğan kuraklık insanları öyle
çıldırtmış ki, tıpkı yoğun bir ateşin havadaki oksijeni tutuşturup yangın
fırtınalarına ve rüzgârın etkisiyle türbülanslara sebep olması gibi küçüğünden
büyüğüne, cahilinden bilgilisine kadar herkes manyaklaşmış ve sapıtmıştır.
Çünkü yalanın içselleştirildiği seküler dünyada insanlık bulunmamaktadır.
Velev ki kötülüğe karşı iyiliği, haksızlığa karşı adaleti
mukim kılıcı bir kıvılcım oluşmuş olsa da söndürülmeye çalışmakta sınır
tanınmamaktadır.
Kimi hak yolda mücadele eden direnişçilerin adalet
kıvılcımı yakabilmek maksadıyla barbar güçler karşısındaki mağlubiyetleri
aslında zaferdir. Çünkü zafer fani dünya için değil, ebedi ahiret hayatı
içindir. Haksızlığa karşı mücadele ederken şehid düşen, gazi kalan ya da esir
olanlar kendilerini dünyaya adayanlar değil, doğrudan ahirete adayanlardır. Onun
için her daim zaferin Allah'ta olduğunu
bilmelerinden rızasına erişebilmek için kulluklarının gereğini yapmaktadırlar.
Seküler-laik eğitim öyle bir yenilgi ve ruhu bedenden
ayıran öyle bir ölülüktür ki, şeytanı insanlığa musallat eden bir zehirdir. Suçun
üretildiği, suçların en vahşice işlendiği, sapıklığın en zirvede olunduğu,
merhametin köreldiği, entrikaların çevrildiği, vicdanın yok sayıldığı, hak ve adaletin
biçildiği bu zehirle insanlığa ulaşabilmek mümkün değildir. Ancak tüm
gerçeklere rağmen hâlâ insanlığın seküler-laik eğitimde olduğu yalan ve
dayatmalarından ötürü insanlığa fiyat etiketi konmuş; bilgisel terör adaklı kariyer,
makam veya ödüllerle lağvedilmiştir.
Güneş, doğmasıyla birlikte her ne kadar dünyayı
aydınlatıp ısıtıyor olsa da, karanlıklar içinde yaşayan insanlık ne
aydınlanabiliyor ne de donmuş ruhu ısınabiliyor. Oysa aydınlanabilmesi ve
ısınabilmesi için bir kıvılcım yeterli ama mutlak irade sahibi Allah,
sapıklıkta haddi aşmış nankör insana o kıvılcımı layık görmemektedir.
Hak ile batılı birbirinden iyice ayırmayanların esenliğe
kavuşabilmeleri imkânsızdır. Dirilerle ölülerin toplanma yeri olan dünya, geçmişiyle
geleceğin tartışılmaz bir aynasıdır. Ancak körlerin çarşıda ayna satmaları gibi
batıllıkla aydınlığa ulaşılabileceği iddiasında bulunanlar öyle kör, sağır ve
idrakten yoksundurlar ki, geçmişi dahi
kavrayabilmelerine ipucu olamamaktadır.
Sözde bilim adına vahyi gerçekler ve ruhsal âlem inkâr
edilse de, bilimsel verilerin ortaya koyduğu dünya süreci bile uyanmalarına
salık vermemektedir.
Öyle ki, 250 milyon y›l önce hava ve suda oksijen
azalmasından ve fışkıran lâvlardan dolayı yaratılmışların yüzde 96’sı yok
olmuştu. Dünya buzul çağları yüzünden dondu, sonra da
Kavrularak helak oldu. Son buzul çağı 114 bin yıl önce
başladı ve 60 bin yıl sürdü. 18 bin yıl önce buzulların hapsettiği sular
yüzünden okyanuslar % 5 küçüldü ve Asya’nın ucundan Amerika’ya yürüyerek
geçenler oldu. Meteor (göktaşı) çarpması sonucu 65 bin yıl önce yeryüzünde yaşayan
yaratıkların % 75’i (dinozorlar dâhil) yok oldu. 12 bin yıl önce Sibirya’ya
çarpan bir göktaşı ve buzulların çözülmesiyle çığların ve sellerin etrafı
kaplaması sonucu Mamut filleri yok oldu. 12 bin yıl önce Atlas okyanusunda
Atlantis kıtasının depremle sulara gömüldüğü ve bu uygarlığın tamamen yok olduğu
belirtiliyor.
Bilinenler, bilinmeyenler,
iddia edilenler ve daha niceleri!
Asıl olan; Allah
tarafından vahiyle bildirilen bilgiler yani Kur’an’da yazılanlardır…
Dayanıksız bir sudan, diğer bir ifadeyle nutfeden yani
meniden yaratılmış insanın yaratıcı Allah ile boy ölçüşebilmesi veya
kıyaslanabilmesi mümkün müdür ki, Allah'ın sözü
üzerine bir söz söylenebilsin; Allah'ın değil insanın sözüne itibar
edilebilsin?
Hakikatlerin yalan sayıldığı seküler dünyada İslam
düşmanı hokkabazların insanlık üzerindeki etkileri ne olursa olsun, sonunda
karşı çıktıkları şeriatın hükmüne boyun eğerek ölmekte; böylece gözlerinden sakındıkları
dünya debdebesini geride bırakmaktadırlar.
Tutuşturulmaya çalışılan kıvılcımın aleve dönüşmesi tamamen
Allah'ın takdirinde bulunmasından asla umutsuz bir kul olunmamalı, barbarların
çöküşü için elden gelen arda konulmamalıdır. Ayakta kalabilmek ancak sürüngen
güçlerin ayaklanmasını önlemekle orantılıdır. Dolayısıyla sürüngenleşmiş
dünyada galebe çalmak o kadar kolaydır ki, yeter ki mutlak irade sahibi Allah'a
güvenip tumturaklı kul olunabilinsin. Böylece şeytani vesveselere kulaklar tıkanır
ve dünya için değil ahiret için zafere koşulur.
Geçmişte olanlar, gelecekte olacakların habercisidir! Dolayısıyla dün, inkâr edilemiyorsa; gelecekte yalanlanamaz,
inkâr edilemez.
“Sizden önce
nice (milletler
hakkında) ilâhî kanunlar gelip geçmiştir.
Onun için, yeryüzünde gezin dolaşın da (Allah'ın âyetlerini) yalan sayanların âkıbeti ne olmuş, görün!” Âl-i İmrân 137
“Kim de
ahireti diler ve bir mümin olarak ona yaraşır bir çaba ile çalışırsa, işte bunların çalışmaları
makbuldür.” İsra 19
“O halde,
dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar,
Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip
gelirse biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz.” Nisâ 74
“Gerçekten senin için
ahiret dünyadan daha hayırlıdır.”
Duhâ 4
“Her şeyi alt
üst eden o büyük felâket geldiği vakit, insan dünyada iken ne için çalıştığını
hatırlar. Cehennem de gören her kişiye açıklığı ile gösterilir.” Nâziât 35
“Fakat siz (ey insanlar!) ahiret daha hayırlı ve daha devamlı olduğu halde
dünya hayatını tercih ediyorsunuz.”
A’lâ 17
“O gün bir
takım yüzler zelildir, durmadan çalışır,
(fakat
boşuna) yorulur, kızgın ateşe girer.
Onlara kaynar su pınarından içirilir. Onlar için kuru dikenden başka yemek
yoktur, o ise ne besler ne de açlığı giderir.” Gâşiye 2
“Onlar,
kendilerinden önce gelip geçmiş toplumların
(acıklı) günlerinin benzerlerinden başkasını mı
bekliyorlar? De ki: Haydi bekleyin! Şüphesiz ben de sizinle beraber
bekleyenlerdenim.”
Yûnus 102
“Onları, sonradan
gelenlerin geçmişi ve bir ibret örneği kıldık.” Zuhruf 56
“Zafer, yalnızca
mutlak güç ve hikmet sahibi Allah katındandır.” Âl-i İmrân 126
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder