Hümanist çerçeveden bakıldığında barışçıl
ama vahiy doğrultusunda bakıldığında ise batıldır. Çünkü PKK, şeytan adımlarını
takip ederek batıla dalmış bir düşmandır, adalet gereği hiçbir şart ve koşulda
müsamaha gösterilmeyip acıma duygusuna kapılmamalıdır.
Adalet, ne hümanist düşüncelere ne de
hislere boyun eğildirilmemesi gereken yüksek bir insaniyetlik ve Allah’ın
vasfıdır. Bu sebeple çeşitli gerekçeler mazeret gösterilerek şeytan ve
dostlarıyla yapılmayı düşünülen iyi niyetli her girişim kalıcı bir barışı değil
yıkıcı bir felaketi körükler.
Yanardağın söndüğü sanılarak magma tabakası
üzerine inşa edilen yapılar patlamayla birlikte nasıl buharlaşıp geriye hiçbir
şey bırakmıyorsa, hümanistlik adına PKK ile inşa edilmeye çalışılan yapı da
ondan farksız değildir.
Unutulmamalıdır ki hümanizm, ateizmden
beslenir; ceza ve adalet ise Allah’tan desteklenir. Dolayısıyla Nisa Süresi 135.
Ayeti: “Ey iman edenler! Adaleti
titizlikle ayakta tutan, kendini, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa
Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında
şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar,
fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten
sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru
şahitlik etmez), yahut şahidlik etmekten
kaçınırsanız (biliniz ki) Allah
yaptıklarınızdan haberdardır” temel alınarak
yola çıkılmalıdır.
Ama
diyeceksiniz ki, ne ayeti kardeşim, burası laik bir ülke, ne cüretle dini
siyasete alet ediyorsun? Geçmiştekilerde aynı hezeyanlarla yerle bir olmuş,
geriye toprak altında yıkık yığınlarından ve tarih sayfalarında yer alan
adlarından öte hiçbir şeyleri kalmamıştı. Bitti mi; ahirette devam etmekte,
vahyin siyasete alet edilmemesinin hesabı görülmektedir.
Şüphesiz
herkesin olduğu gibi hükümetin ve PKK’nın da planları var ama Allah’ın da bir
planı var! Ki, o öyle bir plandır ki, ne akamete uğratılabilir ne de nefislerce
mağlup edilebilir! Dolayısıyla Allah’ın yönettiği kâinatta kendilerini akıllı
sanarak birbirlerine tuzak hazırlayıp planlarının başarıya ulaşacağını düşünen
beşer, Allah’ın planlarını nasıl altüst edeceğini idrak etmeksizin harıl harıl
koşturmaktadırlar.
“Onlar böyle bir tuzak kurdular. Biz de
kendileri farkında olmadan, onların planlarını altüst ettik.” Neml 50
Barış, sadece iman edenler arasında
yapılması hükmedilen bir emirdir. Allah ve Resulüne karşı savaşan ve acımasızca
insanları katleden PKK gibi zalimlerle barış değil ceza buyrulmuştur.
Her ne kadar yangını söndürebilmek için
çaba sarf ediliyorsa da, soğutmanın mümkün olmayacağı ve kalplerde gizlenen
közün daha korkunç yangınlar çıkaracağı vahyin ortaya koyduğu sonuçtur. PKK’nın
fenalık etmekten geri durmayacağı, kalplerinde sakladıkları düşmanlıklarının
daha büyük olduğu, sürekli sıkıntıya düşmemizi isteyeceği, işbirlikçi
haçlılarla Müslüman Türkiye’yi bitirecekleri, hümanist yaklaşımlarının bir
tuzak olduğu, kin ve düşmanlıklarının ağızlarından dökülen sözlerle belli
olduğu aşikârken; nasıl oluyor da umut beklenebiliyor?
Tabii ki geleceği bilemem ama bilenin
ayetlerini göz ardı edebilmem de mümkün değildir. O ne söylüyorsa doğrudur ve
zerre kadar şüphem yoktur. Çünkü her şeyi bilen sadece O’dur. O’nun sözlerine
değil de beşerin sözlerine mi inanmalıyım? Bir şeyi gizlemek veya açığa
vurmaktaki amacı öğrenmemin de gereği yoktur. Zaten O, her şeyi hakkıyla
gözetip koruyandır. Eğer düşünebilirseniz siz de anlayabilirsiniz…
Şeytan ve dostlarının sözüne güvenenden
daha mühürlü kim olabilir? Vahyin buyrukları üzerine PKK ile girişilen sürecin
batıl ve Türkiye’yi saracak kara günlerin bir altyapısı olduğunu düşünüyor,
Mutlak İrade sahibi Allah’ın hayır yahut şer olan planını bekliyorum.
Fırsat peşinde koşanların ulumalarına
yanılmamalı, etkisinde kalıp zırvalarına kulak asılmamalıdır. Ancak Allah’ını
reddeden yahut inanmış gibi görünen münafıkların itibar ettiği haykırışlara
iman edenler aldırmamalıdır.
Eğer Allah nezdinde merhamet edilecek
bir millet isek, onların kötü planları kesinlikle boşa çıkacaktır. Değil isek,
diğer toplumlar gibi tarihte adı olup kendileri olmayanlara döneceğiz.
Haydi
hayırlısı! Allah’a dayan güven, vekil ve destek olarak Allah bize yeter…
İflah olmaz suçluyu asmayıp besleyen toplumlar, şerden
kaçıp kurtulamazlar!
“Allah ve Resulüne karşı savaşanların ve
yeryüzünde (hak)
düzeni bozmaya çalışanların cezası ancak ya öldürülmeleri, ya asılmaları yahut
el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut da bulundukları yerden
sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Onlar için ahirette de
büyük azap vardır.” Maide 33
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder