24 Mart 2013 Pazar

DHKP-C’nin siyasi uzantısı CHP ne olacak?


Kontrolündeki terör örgütlerini yitiren CHP’nin son kalesi DHKP-C’nin güvenlik güçlerince darmadağın edilmesi ardından köşeye sıkışan CHP, kuvvetle muhtemel şeytanla yeni planlar içindedir. 

Terör, isyan ve ihanetin odağı CHP, sözde millet adına kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletini mundarlaştırmak suretiyle lanete çarptırtmış, o günden itibaren baş gösteren tüm ayırımcılıklar, başkaldırılar ve zulümlerinin bedelini millete ödeterek birlik ve bütünlüğü kaybettirmiştir.

PKK’nın terör gerekçeleri de doğrudan CHP hegemonyasındaki devleti işaret etmekte, sorunların tek müsebbibi olmalarından insani bir direniş olarak gördükleri isyanlarını haklı mecraya çekmektedirler. Sorumlunun CHP mi yoksa PKK mı olduğu kökten irdelenmediği sürece yeni PKK’lıların çıkmaması mümkün değildir. Bir musibetin ortadan kalkması yeni musibetlerin doğmayacağına garanti değildir.

Eğer devlet dürüst olsaydı, sapan örgütler devlete dolayısıyla millete zarar veremez ve içinde bulunduğumuz kahredici utancı ve düşmanlığı yaşamazdık.

Aslında geriye dönüp Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş sürecini dikkate aldığımızda, nasıl Osmanlı Devleti asla haklılığı olmayan bahanelerle yıkılıp Türk millet adına Atatürk Diktatörlüğü kurulmuş ise, PKK’da aynı mazeretlerle Türkiye Cumhuriyetine karşı isyana girişerek Kürtler adına Apo Diktatörlüğünü kurmak istemektedir. Bu sebeple geçmişte ne ektik ise, bugünde hasatla karşı karşıyayız. Şüphesiz geçmişteki yanlış ne ise bugünde aynıdır, dolayısıyla yanlışa karşı yanlışın meşruiyeti olamaz.

Osmanlı Devleti ve İslam’a karşı girişilen isyan sonucu muvaffak olan CHP, nasıl milletçe kabul görmüş ise, PKK’nın da onanmamasına sebep yoktur. Çünkü ilk düğmenin yanlış iliklenmesi, sonraki düğmelerin de yanlış ilklenmesini kaçınılmaz kılar.

Meşrulaştırılan CHP ve yanlışlar bütünüyle ele alınmayıp da sadece bir kesim hedef seçildiğinde, çözüme ulaşmak ve yanlışı temelinden söküp atmak imkânsızdır. Böylece yalnızca yanlışı erteler ve daha derin yanlışlara cesaret vererek bölünmelerin ve düşmanlıkların önüne geçemezsin.

Tamamen hislerden arınıp adalet çerçevesinde gelişmelere eğildiğimizde, PKK ne kadar düşman ve millet aleyhine kabul edilemez bir felaket ise; ihaneti, isyanı ve acımasızlığı üreten merkez CHP’de o kadar düşman ve felakettir. CHP meşru ise, neden PKK’da meşru sayılmasın sorgusunu adalet merkezinde aramalıyız.

Bugün PKK’nın bebek katili ve kırk bin kişinin ölümünden sorumlu olduğu haklılığıyla meşrulaştırılmasını sindiremiyor ama CHP’nin yüz binleri katlettiğini, geriye binlerce dul ve yetim bıraktığını, Müslümanları asimilasyona kalkıştığını, babalarını görmeden doğan sayısız bebeklerin feryatlarından hiç bahsedilmemesi adil midir? Eğer tarihimize bakıldığında, CHP’nin PKK’dan çok daha gaddar, ırkçı ve İslam düşmanı olduğu tespit edilebilecektir. Bu durumda PKK’nın mı yoksa CHP’nin mi daha şeytani olduğunu sorgulamak, adil yargın tartışılmaz yoludur. 

Şüphesiz kötüleri derecelendirmek, dolaylı yoldan kötüyü cezp etmek olur ki, fevkalade tehlikelidir. Ne kötünün iyisi olur ne de kötünün iyi yanlarını alarak ehven olabildiği iddia edilir. Nefsin katkı ettiği adalet, asla adalet değildir. Adalet, hislere peşkeş çekilmeyecek kadar hayati bir özdür.

CHP’nin varlık sürdüğü bir ülke de PKK’nın da pekâlâ hakkı vardır. Biri benden diğeri de karşı taraftan diye bakıldığında, zalim ayırımcılığıyla kötülüğü daha da semizletirsiniz. Zaten CHP olmasaydı; geçmişten bugüne sarkan isyanlar yaşanmaz, PKK, DHKP-C’, Balyoz, Ergenekon, darbeler ve düşmanlıklar var olmazdı. Bu sebeple din, insanlık, vicdan ve hak düşmanı CHP silinmediği müddetçe milletimizin huzur ve güvene kavuşabilmesi hayalden öte değildir. Şeytanın misyonu gereği boş durmadığı bir âlemde, dostu CHP’nin boş durabilmesi mümkün müdür?

Türkiye’nin lanetten kurtulabilinmesi, fitnenin sona erebilmesi, taşların yerine oturabilmesi, kabaran öfkelerin sönebilmesi, iyilerin biriktirdiği enerjinin dehşete dönüşmemesi ve milletin birbirine güvenip sakinleşebilmesi için CHP’yi hak ettiği çukura gömmek kaçınılmazdır.
    
Türkçülük ne kadar şeytani ise, Kürtçülükte o denli şeytanidir. Dolayısıyla ülkemizdeki şeytanın iki yüzünden birine kayma şeytanın esaretine girmek olur ki, artık ne insaniyet ne de adalet beklenir.
CHP’yi sözleriyle değil icraatlarıyla dikkatli okuyun ki, geçmiştekilerinizi mahvı perişan ettiği gibi geleceğinizi de bitirmesinler. Belki fikri açınız aynı olabilir ama insan ve vicdan sahibi iseniz, kendinizi değilse bile ülkenizi ve çocuklarınızı düşünmekle sorumlusunuz. Sadece benliğini galebe çaldırarak yaratıcısına asi olmuş bir CHP, insana karşı merhamet duyabilir, hak ve adaletli davranabilir mi?
Şeytan da ateşten yaratıldığını gerekçe göstererek yaratıcısı Allah’a karşı böbürlenmemiş miydi? Şeytanın ilhak ettiği nefislere mırıldadığı sözde iyi ve doğrularla kurtarıcı olduğu ne kadar inandırıcı ise, CHP’de o kadar inandırıcıdır.

CHP, hakkında yoruma ya da tartışmaya gerek bırakmayacak kadar aşikârdır ama insanların gözleri gördüğü, kulakları duyduğu ve kalpleri olduğu halde kavrayamamaları, nefislerinin bir sonucudur. İnsanların düşünceye ve vaade kıymet verip pratikteki karşılığını aramamaları asıl sorunun ta kendisidir. Tıpkı şeytan gibi peşine düşülen CHP gerçeğinin idrak edilememesi, neden karanlıklardan kurtulunamadığına bir delildir. Allah’ın bir laneti olmalıdır ki, CHP felaketlerini insanımız unutabilmiştir.

Güpegündüz aydınlık diye feryat edenler, aydınlığı karanlık hissetme lanetliklerindendir.

“Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.” Araf 179

Şüphesiz Allah katında hayvanların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir.” Enfal 22

Hiç yorum yok: