Diğer bir ifadeyle; her ne kadar hak
nazil olup batıl yıkılmış ise de, bilerek hakkı batılla karıştırmak suretiyle
hakkı gizleyen seküler-laik ve demokrat hükümet, ABD mandası altındaki
tutsaklığımızı dolaylı olsa da sürdüreceğini beyan etmiştir.
Hazine
ve Maliye bakanı Berat Albayrak, millet iradesi, düşünce ve duygularına değil,
devlet ağırlığına önem verilerek elden bırakılmaması gerekliliğini
vurgulayarak; para her şeyi yapar düşüncesiyle para için her şeyin göze alınmasına
işaret etmiş; dolayısıyla ilkesiyle ABD’yi vazgeçilmez kılmıştır.
Hani her şey gizliden
İslam, alenen millet iradesi içindi!
Öyleyse
milletin İslam düşmanlarına, Müslüman Türklere olan hasımlığına, ABD ve İsrail
barbarlığına karşı öfkelerinin, hak ve adalet çığlıklarının devlet nezdinde hiç
mi karşılığı yoktur? Müslüman milletin sokağa dökülerek ABD, İsrail ve
emperyalizme karşı haykırışları ulumaktan mı ibaretti?
ABD’nin
yaptırımlarına karşı Türkiye’nin bilmukabele de bulunarak hiçbir yaptırım
uygulamaya cesaret edememesi akabinde Dışişleri Bakanı Çavuşoğu ile ABD
Dışişleri bakanı Pompeo’nun açıklamalarından çıkan sonuç; Çavuşoğlu, son derece
yapıcı bir görüşme oldu derken, Pompeo ise, “yaptırımların Brunson’un ülkeye dönüşü konusunda ne kadar ciddi
olduğumuzun bir göstergesidir” ifadesi, iddia edilen görüşmenin yapıcı
olmadığını ortaya koymaktadır.
Ancak
ABD dayatmasına karşılık Türkiye diz çökerek Brunson’un ileri zamanda yine
hastalığı bahane edilerek, ülkesine gönderileceğine dair söz verilmiş olmalı
ki, Çavuşoğlu, görüşmenin son derece yapıcı olmasından söz ederken, Pompeo da tehditlerini
sürdürürcesine Brunson’un ülkesine dönüşü konusundan hiç vazgeçmediğini açıkça
söylediğini görüyoruz.
Eğer
iki ülke arasında güçlü bir irade masada ortaya konmuş ise, yapıcı görüşme ve
çözüm yönünde alınmış netice nedir? Kısa bir zaman içinde FETÖ’cü papaz
Brunson’un ABD’ye gönderilme uzlaşısından başka bir şey değildir!
Oysa
hükümetin ABD’ye karşı elinde çok koz vardır ama uygulayacak cesareti yoktur.
Çünkü para yani ekonomi denen dünyalık, ruhun şehadetini gölgeleyerek ebediyeti
yok sayarcasına atıl hale getirmektedir.
Hatırıma
İsrail’in Mavi Marmara adlı yardım gemisine saldırarak 9 vatandaşımızı şehit
etmesine karşı dönemin başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın teslim bayrağı
çekercesine sıcağı sıcağına; “kimse
bizden İsrail’e karşı savaş beklemesin” korkaklığı geldi. O gün nasıl ki
şehitlerimizin kanları paraya tahvil edilerek olay örtbas edilmiş ise, yarında
Brunson’un düşmanlığı cezasız bırakılacaktır.
Aslında
bize zincir vuran ne ABD’dir ne de beşeri başka bir güçtür!’Yalnızca Allah’ın
iradesinde olan tutsaklığa mahkûmiyet, ABD gibi bir beşere duyulan güvenden
kaynaklanmış; dolayısıyla zillete duçar kalınmıştır.
Artık
Mehmet Akif Ersoy’un dizilerindeki gibi hür yaşamamakta; çapulcu ABD’nin Allah
dileğiyle vurduğu zincire şaşırmayıp, ekonomik gerekçelerle rızalıkta sınır tanımamaktayız.
Yaratıcı Allah’tan değil yaratık olan kuldan
çıkar beklentisi içindekiler dünyaya meyletmiş öyle sefil mahlûklardır ki; ne
hak ve adaletle şahitlik yapar; ne cesaretle tartışılmaz olan haklarını arar,
ne iman ettikleri değerlerine tumturaklı sahip çıkar; ne yaratıcı Allah’a değil
de beşere güvenir; ne de kendilerine
fiyat etiketi koyarak batıllığı hak ile yoğururlar. Bu sebeple nerede bir
batıllık ya da eğrilik var ise, onu hak yahut düzgünmüş ya da kazançmış gibi
manipüle ederek pazarlarlar.
Müslüman
Türk Milletini insan yapan ve yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur,
kadının namuslu olmasıdır. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını
şereflendiren bir meziyet daha vardır. Tereddüt etmeden dini ve namusu uğruna
canını feda edebilecek kadar Allah’a söz ile değil kalben bağlı bir fiiliyatta
olmasıdır.
Kimileri düşüncelerimden dolayı şahsımı fitne çıkararak ortalığı
karıştırmakla itham etse de, bilinmelidir ki, kabul edilmiş bir yanlışlık, kazanılmış
bir zehirdir. Dolayısıyla kazandığımız o zehrin sapkınlığı içinde değil miyiz?
“Allah'ın insanlara açacağı herhangi bir rahmeti tutup hapseden
olamaz. O'nun tuttuğunu O'ndan sonra salıverecek de yoktur. O, üstündür, hikmet
sahibidir.” Fatır 2
“Bu dünyada arkalarına lanet taktık. Onlar, kıyamet gününde de
kötülenmişler arasındadır.” Kasas 42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder