Doğrudan şeytanı rab
edinenler ile, dolaylı olarak rehber edinenlerden hangisi daha sapkın ve fecaattir?
İnsanın
yaratılmasıyla birlikte kibre kapılmasından ötürü cennetten kovularak ebedi bir
lanete çarptırılmış şeytan dahi insana diyecek ki; “Kuşkusuz ben, beni Allah'a ortak koşmanızı
reddettim; o halde beni yermeyin, kendinizi yerin.”
Seküler-laik
bazlı düşünceler ve İslam dışı düzenlerin tamamı yaratıcı Allah’a ortak koşma
esası üzerine dayalıdır. Bu sebeple kıyamete kadar mühlet tanınmış şeytan,
kendini kılavuz edinen nefisleri öyle şaşırtmış ki, yaygaraya boğulan yığınlar
aldatılmakla kalmayıp, vaatleriyle başkalarını da aldatmışlardır.
Nasıl
ki şeytan, Hz. Adem’e “sana ebedîlik ağacını ve sonu gelmez bir saltanatı göstereyim
mi” diyerek cennetten indirtmek suretiyle aldatmış ise, vahiy
dışı tüm vaatlerde aynı sonuca götürmektedir.
Şüphesiz
ki, şeytanın adımlarını yani nefsin isteklerini takip eden kötülükle
özdeşleşmiştir. Dolayısıyla İslam harici tüm düşünce ve düzenler öyle
kötüdürler ki, ancak ölüm akabinde daha net anlaşılabilmektedir. Dünyada ise
Allah’ın lütuf ve merhameti olmasaydı, hiçbir kimse temize çıkamazdı.
Yaratıcı
Allah’ın hükümlerini beğenmeyip de beşeri hezeyanlara kulak verenler
yalancıdırlar. Çünkü olmayan ya da olamaz bir şeyi süsleyerek vaatlerle güzel
göstermek suretiyle umut verebilmeleri, aslında muhakeme edebilen bir insanın
idrak edebileceği abartılardır.
Oysa
ne cin ne de insan şeytanlarının mutlak hiçbir nüfuzları yoktur. Ancak Allah,
ahirete iman eden ile şüphe içinde kalanları ayırt edebilmek için kendilerine
fırsat vermiştir. Allah’ın vaadi her ne kadar gerçek olsa da, dünya hayatının
cazibesine kanan insan öyle bir aldatılmışlığın içindedir ki, Allah hakkında
yanıldığından doğru yola ulaşamamaktadır.
Asıl
zarar veren insan görünümlü şeytanlar, cini şeytandan o kadar daha tehlikelidirler
ki, gard alınmasına fırsat vermeden zehirlerini kolayca zerk edebilmektedirler.
Dolayısıyla cini şeytanın ipine sarılanlar, insani şeytanın ipine sarılanlardan
daha az tahribat yapmaktadırlar. Çünkü satanistler aşikâr münafıklar ise
kamuflajlıdırlar.
Şöyle
bilimsel ve siyasal lider ve sözcülerin verdikleri vaatlere bakıldığında, yaşamın
gerçekleriyle örtüşmediği gayet açıktır ama idrak edilememektedir. Çünkü
gözlere mil çekilmiş olmasından ve kulakların sağır bulunmasından hiçbir kanıt
fayda etmemektedir.
Ne
var ki, her türlü ilme, bilgeliğe ve liyakatliğe sahip şeytanı doğrudan rehber
almayı sindiremeyenleri şeytanın artık dostlarını aracı kılmaları aldatılmışlığın
öyle ölçüsüdür ki, gerçeğe kavuşmayı kadük bırakmaktadır.
Gerek
cinden gerekse insandan olsun her şeytan düşmandır. Bu sebeple onların
vesveselerine, ikna edici konuşmalarına, ahkâm kestikleri vaatlerine, nefislere
galebe çaldıran sözlerine, ezbersel bilgilerine kanarak güvenilmemelidirler.
Çünkü onların saptırıcı olduklarına tartışılmaz kanıt, dünyanın ta kendisidir!
Bizzat
tecrübesi yaşanan dünyaya değil de ütopik bir dünyaya inanç ve heves neyin nesidir?
Yaratıcı Allah’ın sözüne değil de yaratık beşerin sözüne güven neyin aklıdır?
Şeriatsal düzeni reddedip de nefsin egemen olduğu düzende hak ve adalet mümkün
müdür? Yalanları salyalarından akan riyakâr politikacılara itimat, şeytanın işkillendirmesi
değil midir?
Satanistler
ne kadar sapkın ise, hilkatteki eşine boyun eğmiş olanlar daha beter sapkındır!
“(Hesapları görülüp) iş bitirilince, şeytan diyecek ki: «Şüphesiz Allah size
gerçek olanı vâdetti, ben de size vâdettim ama, size yalancı çıktım. Zaten
benim size karşı bir gücüm yoktu. Ben, sadece sizi (inkâra) çağırdım, siz de benim davetime hemen
koştunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim,
ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Kuşkusuz daha önce ben, beni (Allah'a) ortak
koşmanızı reddettim.» Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır.”
İbrahim 22
“Münafıkların
durumu tıpkı şeytanın durumu gibidir.
Çünkü şeytan insana «İnkâr et»
der. İnsan inkâr edince de: Ben senden uzağım, çünkü ben âlemlerin Rabbi olan
Allah'tan korkarım, der.” Haşr 16
“Müşrikin
arkadaşı (şeytan)
der ki: Rabbimiz! Ben onu azdırmadım.
Fakat kendisi derin bir sapıklık içindeydi.” Kaf 27
“De ki: İnsanların kalplerine vesvese sokan, (insan Allah'ı andığında) pusuya çekilen cin ve insan şeytaının şerrinden insanların Rabbine,
insanların Melikine (mutlak sahip ve hakimine) insanların İlâhına sığınırım!” Nas Susesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder