İslam
imajlı hükümet, tek hedefleri Kur’an’ı ve Müslümanları yeryüzünden silmek olan
haçlı-siyonist güçlerin öyle kulu olmuşlar ki, rızalarını kazanabilmek ve
kendilerini memnun kılabilmek için dinlerini dahi inkâr edecek duruma gelmelerine
ramak kalmıştır.
Dünyanın dört bir tarafında Müslümanlara
yapılan baskı, şiddet ve soykırım derecesindeki katliam ve işgalleri yüzeysel ve
cılız tepkilerle dile getirip etkin, kararlı, cesur ve caydırıcı hiçbir
yaptırımda bulunmazlarken; Batı’nın dayatıp kabul ettiği oyunun içinde kukla
olmakta yarışıp, gişe rekorları kırmaya çalışıyorlar.
Müslümanların İstiklali, hak ve adaleti
adına emperyalist zorbalara ve zalimlere karşı mücadele veren cihad ehline
cephe alarak haçlı-siyonist saflarında yer alan hükümet, küffarın isteklerini
yerine getirmede sınır tanımıyor. Peygamber Efendimiz (s.a.v) ve İslam’a karşı
meydan okuyucu Paris’teki haçlı-siyonist yürüyüşünde azılı Müslüman düşmanı
Netenyahu ile birlikte ön safta yerini alan hükümet; şimdi de ülkemizde ilk kez
Nazi rejimi tarafından işlendiği iddia edilen yahudi soykırımının 70’inci
yıldönümünün anılmasını TBMM Başkanlığı başta olmak üzere Başbakanlık ve Dışişleri
Bakanlığı nezdinde resmi törenler düzenleyebiliyorlar.
"Holokost Kurbanlarını Anma Günü" adını verdikleri törenle ilgili Başbakan Davutoğlu,"Tarihin en büyük suçu olan ve 6 milyondan fazla insanın ölümüyle sonuçlanan Holokost sırasında yaşamını yitiren milyonlarca masum insanın acısını paylaşıyoruz" mesajı yayınladı.
"Holokost Kurbanlarını Anma Günü" adını verdikleri törenle ilgili Başbakan Davutoğlu,"Tarihin en büyük suçu olan ve 6 milyondan fazla insanın ölümüyle sonuçlanan Holokost sırasında yaşamını yitiren milyonlarca masum insanın acısını paylaşıyoruz" mesajı yayınladı.
Peki, Yahudilerin katlettiği ve hunharca kadın-çocuk
demeden bağırsaklarını deştikleri Filistinli Müslümanlar, “masum insanlar”
değil mi? Dünyanın hemen her yerinde haçlı-siyonistlerin hatta Budistlerin dahi
boğazladıkları Müslümanlar, “masum insanlar” değil mi? Haçlı-siyonistlerin ana
karnında ve kucağında katlettikleri Müslüman bebekler, “masum insanlar” değil
mi? Gökten yağmur yağar gibi Müslümanların bombalarla parçalanmış organlarının
yağması, “masum insanlar” olmadığından mıdır?
Ey Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan
Davutoğlu ve hükümet! Söyler misiniz; iktidarınız boyunca bir kez olsun, sizin
organizelerine katıldığınız gibi haçlı-siyonistleri bir araya toplayıp
katledilen Müslümanların anılması için tek bir girişimde bulundunuz mu? Siz de
onlar gibi Müslümanları insan görmeyip, katledilenleri masum bulmuyor musunuz?
İnsan kategorisinde sayılabilmek için Müslüman olmamak mı lazım? Müslümanların hıristiyan
ve yahudiler kadar değeri yok mu? Peki, siz gerçekte nesiniz?
Sözde gürleyip özde sinik bir insanın güttüğü politikada attığı
nutukların arasına serpiştirdiği manevi hassasiyetler zayıf yığınları
etkileyebilir ama muhakeme edebilen güçlü iman sahiplerini asla!
Haçlı-siyonist odaklarına öyle teslim
olunmuş ki, esaretin anlaşılmaması için ortaya konan mazeretler ve sahip olunan
imaj, sağlam bedene nüfuz etmiş bir virüsün zaman içinde hayata son vermesi
gibi yok edecek tehlikededir.
Barış adına her türlü zilleti mubah sayan
hükümet, şer güçlerinin her emrine “eyvallah” diyerek, olası bir dalaşma ve savaştan
kaçıp kurtulabileceği hezeyanıyla dini ve insani tüm değerleri tüketip bitirmekte,
ileride olabilecek bir harpte savaşacak kimsenin bulunamayacağı tehdidi yaşanmaktadır.
Geçmişte askere katılmak için oğullarının
cenge alınması için yalvaran ana ve babaların yerini, oğlunu askere göndermemek
için çırpınan ana ve babalara ne dersiniz? Allah yolunda şehid olabilmek için
küffarla savaşmaya koşan gençlerin yerini, ölmekten ya da öldürülmekten korkan gençlerin
almasına ne dersiniz? Hak ile batılın, dost ile düşmanın harmanlaştırıldığı bir
düzende; kim, ne için savaşıp canını versin?
Kimin dost kimin düşman olduğu kararını
haçlı-siyonistlerin güdümünde alan hükümet, Müslüman Türkiye’nin en acımasız ve
sinsi düşmanı PKK ile oturduğu barıştan olumlu bir sonuç elde edebilirse, sıra
PKK’nın hamisi Ermenistan’a gelecek. Çok yakın bir gelecekte Ermeni Soykırım
iftirasının tanınacağı kuvvetle muhtemeldir. İpin haçlı-siyonist güçlerin
elinde ise, PKK gibi Ermenistan’a da “evet” denilemeyeceği mümkün müdür? Amacı
her şart ve koşulda barış olan bir düşüncenin zilleti mevzubahis etmesi imkânsızdır.
Çünkü para her şeyi yapar diyen adam, para için her şeyi göze alandır.
Hükümetin barış adına aydınlık için
sürdürdüğü politikanın durumu nedir bilir misiniz?
“Onların (münafıkların) durumu, (karanlık gecede) bir ateş yakan kimse misalidir. O ateş
yanıp da etrafını aydınlattığı anda Allah, hemen onların aydınlığını giderir ve
onları karanlıklar içinde bırakır; (artık hiçbir şeyi) görmezler.” Bakara 17
Sonunda Filistinli Müslümanları soykırım
hedefiyle katleden Yahudilerin de anma yıldönümlerini resmi olarak kutladık. Artık
hain Ermenilerin şerefli ve imanlı ecdadımızca soykırıma uğratıldığı iftirasını
kabul etmeye ve anmaya geldi!
“Allah kimi şaşırtırsa, artık onun için yol gösteren yoktur. Ve
onları azgınlıkları içinde şaşkın olarak bırakır.” A’raf 186
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder