Laiklik elden gidiyor mitingleriyle Ak Partiyi iktidardan uzaklaştıramayan CHP, laiklik ve Kemalizm’in Müslüman millet nezdinde bir değer taşımadığı gerçeğini kabul etmesiyle, iktidara gelebilmenin reçetesi olarak dine sarılmaktan başka bir çözüm olmadığı politikasıyla yeniden yapılanmak istiyor ama neredeyse tamamı Darwinist olan partilileri ikna edememenin zorluğuyla krizlerden başını kaldıramıyor. Şayet partide sağlanacak bir mutabakat, “din elden gidiyor” mitinglerini de başlatacaktır.
Kamuflajın ustaları olarak tanımlanan “Besiceros” cinsi karıncalar misali usta bir illüzyonist olan CHP, yaklaşık bir asırdır milletin dinine savaş açıp binlerce insanı katlederek baskı, yasak ve şiddetle sindirmişken; bugün İmam Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakülteleri açarak ve Diyanet İşlerini kurarak Müslüman kisvesiyle vahiy karşıtlığını örtbas etmedeki manipülasyonu inandırıcılığını kaybetmiştir. İslam Peygamberine dahi açıkça hakaret edebilecek kadar düşmanlığını gizleyemeyen CHP’nin Kur’an’a ve Müslümanlara karşı saygı duyabilmesi, tahammül edebilmesi, din ve vicdan hürriyetinden yana tavır alabilmesi mümkün müdür?
Başbakan Erdoğan’ın, “Dindar gençlik yetiştirmek istiyoruz” açıklamaları fevkalade umut verici ve gelecek lider Türkiye’nin müjdesel bir altyapısıdır.
Kurduğu diktatörlüğün zemine attığı ateist tohumlarla dilediği hedefi yakalayamayan CHP, iğfal ettiği Müslüman seçmenlerin uyanması akabinde siyaset arenasından silinip süpürüleceği kaçınılmazdır. Açıkça milletin Peygamberine hakaret eden ve Müslümanları karanlıkla aşağılayan bir zihniyetin içinde yer alabilmeyi hazmedenlerin muhakeme yetileri ve imanları olmadığı açıktır.
Varlığının sebebi vahyi yok etmek olan CHP amacı her ne kadar aşikâr ise de, sözde dini günlere değer veren mesajları, yoldan çıkmış ilahiyatçıları partilerine kabulleri ve kendilerine fiyat etiketi koyan güruhun dini referansları; canının çıkmasını engellemekte; komutan, yargıç ve gazetecilerin hükmettiği kalelerini yitirmesinden sonra yeniden toparlanabilmek için din merkezli söylemlere ağırlık verecek bir politikaya hazırlansalar da, kökten ateistlerin muhalefeti hesaplarını altüst etmektedir.
Türkiye’nin güçlenmesi, gündem belirlemesi, caydırıcılığa ve özgüvene kavuşmasında en etkin bariyer olan CHP, sadece milletimizin değil adalet ve insanlık adına da bir felakettir. CHP zihniyetinin hüküm sürdüğü bir ülkede; bütünlüğün, kardeşliğin, merhametin, dürüstlüğün, insafın ve erdemliğin var olabilmesi imkânsızdır.
Hataları da olsa dinine olan itikadından şüphe duyulmaz Başbakan Erdoğan’ı “din tüccarlığı” ile itham eden CHP, iktidara gelebilmek uğruna düşman olduğu ve inanmadığı dine sarılması, asıl din tüccarlıklarına açık bir delildir. Dini; siyasetten, bilimden, yargıdan ve kamudan uzaklaştırabilmek için önce kutsallaştırdılar, sonra da “din, Allah ile kul arasında” gibi bir zincirle hapsedip, din karşıtlıklarını sinsice gizlediler.
Dindarların eğitim ve çalışma haklarını dahi yasaklayarak bölücülükte sınır tanımayan CHP’nin her alanda ayırımcılıktaki baskı ve kısıtlamaların, kamu alanı adı altında Müslümanları dışlayan tecridin sorumluları kendileri değilmiş gibi Başbakan Erdoğan’ın “dindar bir gençlik yetiştirmek istiyoruz“ düşüncesini bölücülükle suçlayabilmelerinin takdirini insanlara bırakıyorum.
Arsız bir insan, insan sayılabilir mi?
Evet, CHP’nin yetiştirdiği dinsiz neslin bedelini terör örgütleri, cinayetler ve ahlaksızlıklarla ödemekteyiz. Sevgi, saygı, sabır ve insani değerleri tamamıyla tüketen o dinsiz nesil, şükürler olsun ki ecdadının imanını taşıyan Müslüman milletimizin inancıyla elimine olmakta, dolayısıyla tahrip güçleri engellenebilmektedir. Bugün ülkenin neresinde işlenen bir suç var ise, dolaylı ya da doğrudan tetikleyici ve azmettirici faktör, CHP’nin iman ve inancı reddeden ilkeleridir. Benliğini yani nefsini tanrı edinip Yaratıcısı Allah’ı tanımayıp saygı göstermeyenlerin insana saygı duyabilmesi, merhamet gösterebilmesi ve hakkını gözetebilmesi nasıl mümkün olabilir?
Sözde dini değerleri önemsendiği bilinen ama CHP’den hiçbir farkı olmayan bozkurt doğmalı karmaşık MHP’nin de dini gençlik yetiştirilmesine tepki göstererek “Taliban nesilleri mi yetiştireceksiniz” açıklaması, nasıl korkunç bir münafık olduğunu ispatlamaktadır. CHP gibi MHP’nin de vahiy düşmanı olduğu gerçeğini okuyamayan ülkücüler, üzerlerindeki ölü toprağını silkelediklerinde MHP’nin de çerçöp olacağı muhakkaktır. CHP’nin İran benzetmesi, MHP ile Taliban’a dönüşmüştür.
Başbakan Erdoğan’ın milletin dillendirdiği düşünceleri birinci ağızdan açıklaması, MHP gerçeğini de gözlere sokmuş, CHP gibi MHP’nin de nasıl din tüccarı olduğu ispatlanmıştır. Zaten kendileri de ne olduklarını ve neye iman ettiklerini bilememenin bocalaması içinde debelenip durmuyorlar mı?
Başbakan Erdoğan’ın tahriksel açıklamaları hem CHP hem de MHP’nin halkımızca anlaşılmasına fevkalade yarar sağlamakta ve kalplerinde sakladıkları vahiy karşıtlığını deşifre etmelerine imkân tanımaktadır. Din ve dindar kelimesini duyduklarında yürekleri hoplayan ve ölüm hissine kapılan CHP ve MHP’nin ecellerine bir kulaç kalmıştır.
Dün kıyasıya eleştirdiğim ama bugün ki açıklamalarıyla arkasında durduğum Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in; gerek Atatürk’ün gençliğe hitabesiyle ilgili “ayet” değil sözleri, hem de Atatürk’ün kanunlarla korunduğu halde Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’e hakaretin serbest olmasıyla ilgili din aleyhtarı çelişkiye vurgu yapmasının bilindik İslam düşmanı CHP ve MHP’nin şiddetle tepki göstermeleri aslında anormal karşılanmamalıdır. Çünkü CHP’nin tanrısı Atatürk, MHP’nin de Bozkurt olması; putperest inançlarındaki itirazlarını haklı kılmaktadır.
Allah’ın yüzlerce ayeti yorumlarla deşilerek ve yasaklanarak din ile devlet, kamu ile özel arasında sınırlamalar getirilirken Atatürk’ün hiçbir söz ve ilkesine dokunulamaması, aslında Türkiye’de kimin etkin bir tanrı olduğu sorusunu da cevaplamaktadır. Hüseyin Çelik’in Atatürk’ün sözlerini kabul etmesine rağmen sözlerinin dokunulmazlığını sorgulaması, muhakeme edebilen bir insanın ret edebileceği tepki değildir. Şüphesiz putperestler haricinde!
Ayrıca Hüseyin Çelik’in haklı çıkışını, Atatürk gibi askeri deha ardından bir devletin kurucusu ile ilahi güçten aldığı emirleri insanlara aktaran evrensel bir din peygamberinin kıyaslanma eleştirisi, sinsi bir taktiktir. Örneğin yakın zamandaki Önder Sav ve Hakkı Devrim adlı bunaklar, Hz. Muhammed (s.a.v)’i değil de Atatürk’ü eleştirip hakarette bulunsalardı, sonuç aynı mı olurdu? Atatürk’ü, ne Allah ne de Peygamberimizle kıyaslanamayacak bir konuma getirmişler, vahiy yerine Atatürk’ün sözlerini tartışılmaz ve dokunulmaz kılıp, kendilerinin İslam’ı yıkıp bitirmeleri gibi Atatürk’ün de yıkılıp bitirileceği paranoyasıyla saldırdıkça çirkinliklerini de sergilemektedirler. Ayrıca bu millet, devleti Osmanlı’yı yıkmadı mı? Hilafeti kaldırmadı mı? Devleti dinden soyutlamadı mı? Millet dilediği takdirde Atatürk ilke ve devrimlerine son veremez mi?
Acaba Atatürk’ün sözleri mi insanlığa bir açıklama; yoksa Allah’ın sözleri mi?
Eğer iddia ettikleri gibi Atatürk bir tanrı değil de ölü bir beşer ise, böylesi hatadan münezzeh bir koruma niye? Çünkü ezeli düşman oldukları İslam aleyhine Atatürk’ten başka kullanabilecekleri bir şah bulamadıklarından…
Bu sebeple milletin dini değerleri sürekli vurgulanmalı, dinsiz bir toplumun kötülük ürettiği üzerinde durularak; gizli veya aşikâr her yapılanı izleyenin Allah olduğu inancı zihin ve kalplere nakşedilmek suretiyle işlenen haksızlık ve kötülüklerin önüne geçilmelidir.
CHP ve MHP gibi putperestlerin Müslüman milletimize felaket ve lanetten başka verebilecekleri hiçbir iyilik yoktur. Sapkınlıkta o kadar ileridirler ki, hidayete erebilmeleri de mümkün değildir.
“İndirdiğimiz açık delilleri ve kitapta insanlara apaçık gösterdiğimiz hidayet yolunu gizleyenlere hem Allah hem de bütün lanet ediciler lanet eder. “ Bakara 159
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder