Hıristiyan, Yahudi ve Müslüman toplum iktidarlarının ittifak kurarak cihada karşı oluşturdukları Haçlı birlikteliği, geçmişte olduğu gibi günümüzde de hedefine ulaşamayacak, Allah’ın hidayetiyle şehadete koşan Müslümanların Afganistan’da olduğu gibi tüm yeryüzünde hakkı ve adaleti egemen kılabilmek için azgınlar silip süpürülecektir.
Korku ve tehdit yaşamayanlara nefis musallat olur. Müslümanların Allah tehdidi ve korkusu nefislerini köreltmekte, dolayısıyla dünyayı ahirete tercih etmektedirler.
Haçlıların ne orduları, ne güçleri, ne de silahları Allah’ı ve uğruna şehidliği kurtuluş addeden mücahidleri sindirip yenebilecek, tıpkı rüzgârın savurduğu çerçöp misali darmadağın olacaklardır. Çünkü Allah, bize yeter…
Ancak Allah’ın vekilliğine güvenmeyip İslam adına yapılan cihadı, Hıristiyan uygarlığı için bir şer ve tehdit gören ABD’ye sığınıp safında yer alan Müslüman kimlikler, sözde inandıkları halde iman edememenin hor ve hakirliği içinde ABD’ye kullukla lanetlenmiş; Yaratıcıları Allah’ı değil, yaratık ABD’yi vekil yapmakla mundarlaşmışlardır.
“Bir kısım insanlar, müminlere: “Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!” dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!” dediler. “ Ali İmran 173
Allah-u Ekber. Niçin bu şekilde “Allah bize yeter” dediler? Niçin “Doğu bize yeter” ya da “Batı bize yeter” ya da “Falan kişi bize yeter” ya da “Şu parti bize yeter” demediler? Onlar ”Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!” dediler. Niçin? Çünkü iman onların kalplerindeydi, çünkü Allah korkusu onların kalplerindeydi. Şayet Yaratıcının değil de mahlûkatın korkusu onların kalplerine yerleşseydi, “Doğu bize yeter”, “Batı bize yeter” derlerdi. Bizler Rasulullah (s.a.v.) sözlerine inanırız. O; “Siz Allah’ın emirlerini muhafaza edin ki Allah’da size muhafaza etsin” buyurur. Ayrıca “Tüm insanlar size zarar vermek için bir araya toplansalar, Allah’ın sizin için dilediğinden fazlasını yapamazlar. O neyi dilemediyse de gerçekleşmez. .”Bizim akidemizde, Allah’ın dilediği ne ise o gerçekleşir
El Kaide’nin fetva kurulu âlimlerinden Halid bin Abdurrahman el-Huseynan’ın ABD Başkanı Obama’ya yazdığı mektup:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla...
Bütün hamdler âlemlerin rabbi olan Allah’adır. Salât ve selam nebimiz Muhammed’e ailesine ve ashabına olsun.
Bu sözlerimi takiben, Amerikan Başkanı Obama’ya hitab etmek istiyorum.
Ya Obama! Bu zamana kadar hiç kendine sordun mu? Ya da “kendinize” mi demek daha doğru olur? Zira ben sadece seni adres olarak göstermiyorum. Hitabım senin yanında yer alarak İslam’a ve Müslümanlara, Cihad ameline ve mücahidlere savaş açan bütün ülkeleredir. Siz hiç kendinize sordunuz mu? Bizler niçin bu zamana kadar Afganistan’daki mücahidlere karşı zafer elde edemedik? Bunun ardındaki sır nedir? Sebep nedir? Hatta her türlü donanım ve güce sahip olmanıza rağmen; uçaklarınız, tanklarınız, füzeleriniz olmasına rağmen? Niçin hala galip gelemediniz? Üstelik mücahidler fakir, miskin ve zayıflar. Ne uçakları var ne de tankları! Sözünü edeceğimiz hiçbir şeyleri yok ki, hepsi fakir ve miskinler. Peki, nedir onların bu sırrı? Niçin bu kadar çok vakit geçmesine rağmen Afganistan’da mücahidleri yenemediniz? Nedir bu sır?
Ben sana o sırrı söyleyeyim Ya Obama…
Sırf bu sırrı tespit edeceğim diye onca konferanslar, toplantılar, vs düzenlemene gerek yok. Çünkü sır Allah (Tebareke ve Teala)‘dır. ‘Allah kendisine iman edenleri muhafaza eder’. İşte hakikat bu! İşte anlaman gereken faktör bu Ya Obama! Her şeyin hükümdarlığını elinde bulunduran Allah! O Allah ki her işi o yönetir. O Allah ki her işi o yönlendirir. Subhanehu ve Teala kendisi nasıl dilediyse o şekilde… Lakin sizler gelişen olayları dilediğiniz şekilde yönlendirme kuvvetine sahip değilsiniz.
Ya Obama! Ben Afganistan’ı tarihin bir mucizesi olarak addediyorum. Ya da farklı bir şekilde söylemek gerekirse yüzyılın mucizesidir. Dünya’daki en güçlü iki devlet! İşte bu dünyanın en güçlü iki devleti, kimdir bunlar? Rusya ve Amerika! Ve bu devletler bu zamana kadar Afganistan’daki mücahidleri yenmeye güç yetiremediler, Subhanallah. Düşünsene mücahidlerin hiçbir şeyleri yok ve ne kadar zayıflar. Şimdi Ya Obama, ne düşünüyorsun? Şüphesiz bütün dünya seninle birlikte, tüm devletler senin yanında yer alıyor ve her biri sana birer referans ha? Ya Obama, sana 500 yıl önce, dünyadaki bütün ülkelerin bir araya gelip birleşerek belki de dünyanın en zayıf ülkelerinden birisine saldıracağı ve onu yenmeye güç yetiremeyeceği söylenseydi senin tepkin ne olurdu acaba? En fakir ülke, en zengin ülkeye kafa tutuyor. Şayet sana bu söylenseydi inanır mıydın? Ben inanmazdım. Şahsen samimiyetimle söylüyorum ki ben inanmazdım. Bütün dünya birkaç basit silahı olan fakir bir ülkeyi yenebilmek için ayaklansın ama buna gücü yetmesin ha? İşte sana söylediğim gibi Afganistan’ın tarihin bir mucizesi, asrın bir mucizesi olmasının sebebi bu.
İslam’dan önce, dünyanın en kuvvetli devletleri Kayser (Roma ve Bizans İmparatorlarına verilmiş unvan) ve Kisra (İran hükümdarlarına verilmiş unvan) idi. Şimdi ise en güçlü devletler Amerika ve Rusya. Ve buna rağmen henüz Afganistan’daki mücahidleri mağlup etmeye güç yetiremediler. Ve savaş sona doğru geliyor Ya Obama. Ama şu an hala devam ediyor henüz bitmedi. Ya Obama, sen Afgan halkını tanımazsın. Afgan halkı sabrın en iyi örneğidir. Onlar çöllerin insanlarıdır, dağların insanlarıdır. Vallahi senin ordun onlara hiçbir şey yapamaz. Senin ordun artık yorgun, yorgun, yorgun…
Obama! Gününü şarapla, edepsiz işlerle dans salonlarında günah geceleriyle geçiren insanlar savaşlarda başarılı olamazlar. İşte sizin kendinizi yücelttiğiniz işler. Bunca yıkımlar, çektiğiniz acılar, felaketler, ekonomik krizler, bir gün bir fırtına, ertesi gün bir orman yangını. Bunların hepsi Allah subhanehu ve teala’nın cezalandırmalarıdır. Niçin? Çünkü sizler Müslümanların topraklarına saldırdınız, Müslüman kadınlara tecavüz ettiniz onurlarını çiğnediniz. Sizin yaptığınız kötülükleri ancak Allah en iyi şekilde bilir. Obama, ben Afganistan’ı gezdim. Bir köyden bir köye, bir şehirden diğer şehre, bir vilayetten başka birine, Allah’a hamd ederim ki mescidlerde konuşmalar yaptım. Ve Afgan halkını cihada katılmaları için teşvik ettim. Onları mücahidlerle beraber hareket etmeleri ve beldelerini işgal eden haçlıları ülkelerinden kovmaları için yönlendirdim. Dürüstçe Obama, kendine hiç sormadın mı? 8 yıldır Afganistan savaşında neyi başarabildin? Neyi başardın? Bir tek şey var mı başardığın? Servetler kaybettin, canlar kaybettin, kaynakları mahvettin, onca emekler boşa gitti, tüm bunlar için başarı namına ne göstereceksin? Hiçbir şey. Hiçbir şey başaramadın. Vallahi hiçbir şey, hiçbir şey, hiçbir şey…
Bir tek şey bile başaramadın. Vallahi Ya Obama! Orduların Afganistan’a geldiği günden beri, suç oranları arttı, hırsızlık arttı, haydutluk yol kesicilik arttı, fesat arttı, sosyal problemler çoğaldı. Nasıl, Afgan halkına huzuru getirebildin mi? Onlara mutluluğu getirebildin mi? Sükûneti getirebildin mi? Onlara güvenliği getirebildin mi? Hiçbir şeyi başaramadın Obama. Bir tek hedefini bile elde edemeden 8 sene geldi geçti. Peki, bu terörizm daha ne kadar devam edecek Obama?
Tekrar söylüyorum bu terör daha ne kadar devam edecek Obama. Kan akıttınız Ya Obama, kadınların ırzına geçtiniz Ya Obama, Çocukları katlettiniz Ya Obama, mescitleri yerle bir ettiniz Ya Obama, Mushaf’ın sayfalarını kirlettiniz Ya Obama. Allah’ın kelamına hakaret ettiniz Ya Obama. Bu Allah katındaki en büyük terördür. Dünya’daki en büyük terör, Kuran’ın sayfalarını kirletmektir. Sayısız hadisede bu tekrarlanıp doğrulandı ki, senin askerlerin Allah’ın kitabına hakaret ettiler. Host vilayetinde, haça ibadet eden senin askerlerin, Kuran-ı Kerim eğitimi verilen bir yerel okula girip genç öğrencileri dövmeye başladılar. Sonra Kuranları bir araya toplayıp silahlarıyla onlara ateş etmeye başladılar. Bu terör değil mi Ya Obama? Vallahi bu dünyadaki en büyük terörizmdir. Allah’ın kitabına hakaret etmek… Gazni vilayetinde, senin haça tapan askerlerin bir mescide girip Allah’ın evinde onun kitabını kirletmeye başladılar. Buna karşı çıkan insanları da dışarı çıkarıp mescidi yıktılar.
Obama, bu terör daha ne kadar devam edecek? Biliyor musun Obama? Sadece Kabil vilayetinde, Kabil’de, ki ben orada bulundum, orayı gezdim. Sadece Kabil vilayetinde 40.000 tane dul var. Bu terörizm değil midir? Hiç kimsenin kendilerini umursamadığı 40.000 dul… Bu terörizm değil midir?
Obama, senin haça tapan fuhuş sevdalısı ordunun yaptıklarını sana anlatırken, beni dinlediğinde belki de bu duydukların senin için bir sürpriz olacak. Tüm samimiyetimle söylüyorum Ya Obama! Senin askerlerin mücahidleri aramak için Afgan köylerini dolaşmaya çıktıkları zaman, kadınları rahatsız ediyor hatta onlara saldırıp tecavüz ediyorlar. Lakin şunu bil ki Ya Obama, bizim dinimiz İslam’da, kadının yeri çok yüce bir yerdedir, çok kıymetli ve gizlidir. Kalplerimizde ve sosyal hayatlarımızda çok özel bir yere sahiptirler. Kesinlikle sizin toplumunuzdaki gibi değildir. Sizin toplumuzda kadın alçaltılmıştır ve kullanılmak içindir. Onları sokaklarda, dans salonlarında bulursunuz. Kimle isterlerse onunla dışarı çıkarlar, kimle isterlerse onunla uyurlar. İstedikleri kişiyle seyahat ederler, istedikleriyle birlikte kalırlar. Bizler böyle değiliz Ya Obama. Bizler Obama, bu sözüme dikkat et, bir kadın sebebiyle savaş dahi açabilecek bir toplumuz. Bir gün, Peygamber (s.a.v.) Yahudilere karşı savaş ilan ettiğinde bunu ne için yaptı dersin? Çünkü Yahudilerden birisi Pazar yerinde bir Müslüman kadına hakarette bulunduğu için. Sonrasında bir Müslüman o Yahudi’yi öldürdü, başka bir Yahudi ise Müslüman’ı öldürdü, sonrasında ise Peygamber (s.a.v.) bu kadın sebebiyle savaş ilan etti. Sizler bir kadına sebep savaş ilan edemezsiniz. İmkânsız, imkânsız sizler için bir kadına sebep savaş ilan etmek. Lakin bizler Ya Obama, sözlerimi iyi dinle, yaşamlarımızı, kanımızı ve her şeyimizi feda edebiliriz. Ne uğruna mı? Kadınlarımızı korumak için. Sizler bunun için hayatlarınızı feda etmezsiniz. Sahip olduğunuz en iyi ve en güzel kadını alır, onu ayakkabı satıcısı yaparsınız. İşte sizin toplumunuzdaki kadının yeri budur. İnanması güç. İçinizdeki en zarif en güzel kadını ayakkabı satıcısı mı yapıyorsunuz? SubhanAllah!
Bizim için Obama, kadın tıpkı bir mücevher gibidir. Bir inci gibidir. Bir mücevherin ya da bir incin olsa onu insanların önüne mi çıkarırsın yoksa onu muhafaza mı edersin? Tabi ki muhafaza edersin. İşte sana sormamın sebebi. Nerede iddia ettiğiniz kalkınma, ilerleme, medeniyet? Hele ki sizler kadınları rahatsız edip onların ırzına geçerken. Bu mu kalkınma dediğin? Vallahi bu ilerleme falan değil. Bu gerilemenin ta kendisi! Bu mu ilerleme dediğin? Bu da ilerleme falan değil, bu da gerilemenin ta kendisi Obama. Obama, kaderini düşün. Kaderinle ilgili tefekkür et. Öldükten sonra nereye gideceksin? Vallahi sen de öleceksin. Öleceksin. Tıpkı babanın, dedenin öldüğü gibi! Lakin öldükten sonra nereye gideceksin Obama? Yazgın ne olacak? Bu dünya hayatı, muhakkak bir son bulacak. Peygamber (s.a.v.) diyor ki: “Yahudilerden ya da Hıristiyanlardan, benim risaletimi işitip de kabullenmeyenler olursa, Allah’ın (s.v.t) üzerine onu cehenneme sokması hak olur.” Bu Peygamber (s.a.v)’in söylediğidir. Kıyamet günü geldiği vakit, o korkunç, zor, şedid gün geldiğinde tek başına kalacaksın. O zaman askerlerin nerede olacaklar? Korumaların nerede olacaklar? Servetin nerede olacak? Konumun nerede, şöhretin nerede olacak? Gücün nerede olacak? Her şey gidecek Ya Obama. Her şey gidecek Ya Obama, Her şey gidecek Ya Obama!
Ve ondan sonra ne mi olacak? Azim olan, büyük olan, öncekilerin ve sonrakilerin rabbi olan Allah ile baş başa kalacaksın. Ve Allah subhanehu ve teala sana soracak.
Allah subhanehu ve teala sana Filistin’de dökülen Müslümanların kanını soracak. Allah subhanehu ve teala sana Somali’de dökülen Müslümanların kanını soracak. Allah subhanehu ve teala sana Irak’ta dökülen Müslümanların kanını soracak. Allah subhanehu ve teala sana Afganistan’da dökülen Müslümanların kanını soracak. Allah subhanehu ve teala sana şehidlerin kanlarını soracak. Kadınların kanlarını soracak, çocukların kanlarını soracak, yaşlıların kanlarını soracak. Ya Obama? Nasıl kaçacaksın Nasıl kaçacaksın Ya Obama?
Obama, senden 5 dakikalığına bile olsa düşüncelerini bir kenara koymanı istiyorum. Bir volkanı hayalinde canlandır. Tam karşında. O volkana doğru bak. O volkana doğru bak. Ve bu muazzam sıcaklıktaki volkanın içinde yüzdüğünü hayal et. Kendini bu volkanda yüzerken tasavvur et. Bir saatliğine değil, ama bir dakikalığına olsa düşün. Gözünde canlandır ve o ateşin nasıl büyük bir azab vereceğini düşün. Ateş Obama! Sen ateşin azabının ne olduğunu nereden bileceksin? Elem dolu bir azab, şiddetli bir sıcaklık, nice genişlikte bir derinlik… Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurur: “Zakkum çiçeğinin bir tek zerresi dünyadaki yeryüzüne düşecek olsaydı, Amerika’ya, Asya’ya ya da Afrika’ya değil, tüm dünyaya, yeryüzüne, sadece bir tek damla, bütün yaşamı sona erdirirdi” Tüm bir insanlık bu tek damla ile azaba uğrardı. Bu insan aklının tasavvur edemeyeceği bir şey! Bunun sonrasında Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Peki ya yiyeceği ve içeceği bu olan kişi?”
Allah bizi azabından korusun. Obama, bir sınır ya da bir son yok. Allah azze ve celle buyuruyor ki: “İnkâr edenlere de cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler, cehennem azabı da onlara biraz olsun hafifletilmez. İşte biz, küfürde ileri giden her nankörü böyle cezalandırırız.” Fatır 36
Sadece tasavvur et Ya Obama, ateşteki insanların en büyük dilekleri ölmek olacak, ama ölemeyecekler. “İnkâr edenlere de cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler” Yani ateşin azabına dayanamayacaklar. “cehennem azabı da onlara biraz olsun hafifletilmez” Her vakit aynı ceza. “Ve o gün hiç kimse onu azab ettiği azabı edemez, onun vuracağı bağı kimse vuramaz.” Fecr 25-26
Obama, senin seçim kampanyanda kullandığın bir slogan vardı. ”Yes We Can." Yani “Evet başarabiliriz”… Hayır hayır Obama, başaramazsın. İnsan zayıftır. Yaratılmıştır ve Allah’ın azze ve celle dilediği dışında bir şey yapabilmeye gücü yetmez. “Allah dilemeden siz dileyemezsiniz” İnsan 30
Sizler, Allah’a azze ve celle hamd olsun ki Afganistan’da mücahidleri yenmede başarısız oldunuz. Üstelik dünyanın bütün devletleri sizinle birlikte hareket etmesine rağmen! Unutma Ya Obama! Bütün bu devletler Afganistan’da seninle birlikte mağlup oldular. Afganistan’da yaşananlar, hakikatleri ortaya çıkardı. Afganistan’da yaşananlarla Allah azze ve celle iyiyi kötüden ayırdı. Senin hiçbir şeyin yok Obama. Allah subhanehu ve teala kendisi için der ki: “De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Gerçekten sen her şeye kadirsin.” Ali İmran 26
Şu ayeti bir düşün; “Gerçekten sen her şeye kadirsin”. Obama, bizim her şeyin Allah azze ve cellenin elinde olduğuna dair muazzam bir imanımız var. İzin ver sana Afganistan’daki mücahidlerden biraz bahsedeyim Ya Obama. Ben Taliban hareketi mücahidleriyle birlikte yaşadım. Emirleri ve komutanlarıyla birlikte oturdum. Allah’a yemin olsun ki hiçbir şeyleri yoktu Ya Obama. Hiçbir şeyleri yoktu. Vallahi! Kimisi yıpranmış yamalı botlarla geziyordu. Silahları çok eskiydi ama buna rağmen siz Afganistan’daki mücahidleri yenmekte başarılı olamadınız. Bu ancak Allah’ın azze ve celle rahmetinden, kereminden lütfundandır, subhanehu ve teala. Ve tüm dünya, Allah’ın azze ve celle gücüne tanıklık edecek. Çünkü Allah azze ve celle “O göklerin ve yerin yaratıcısıdır. O bir şeyi dilediği zaman ona sadece “ol” der. O da hemen oluverir” Dünya şahitlik edecek ki, ya bu yıl, ya da bir sonraki yılda Allah’ın gücü, kuvveti, kudreti ve planıyla Afganistan’daki mücahidler haça kulluk edenleri mağlup edecekler. Evet, Ya Obama! Allah’ın subhanehu ve tealanın izniyle.
Obama, mühim olan, işin nasıl başladığı değil, nasıl bittiğidir. Savaşın içinden ilk çekilen kim olursa, kaybeden de odur. Evet, mağlup olan odur. Obama, bu hakikati artık anlamalısın. Senin sloganın “Yes We Can” ile aynı doğrultuda benim de bir sloganım var. Benim bu hayattaki sloganım –bu sloganı hatırla- “Mutluluk, şahadete ulaştığım gündür”. Sana niçin bunu anlatıyorum biliyor musun Obama? Sana bunu anlatıyorum, çünkü bir Müslüman için gerçek hayat bu dünyanın geçici hayatı değildir. Hayır! Müslüman için gerçek yaşam öldükten sonra başlar. Allah-u Ekber! Ne olduğunu bir düşün Ya Obama.
La ilahe illallah. Mu’minin ruhu, ya da bir şehidin ruhu çıktığında, nereye gider? Bir şehidin ruhu, ya da sadık ve muhlis bir mu’minin ruhu çıktığında nereye gider Ya Obama? Allah-u Ekber! Biliyor musun nereye gider Ya Obama? O ruh Allah’a azze ve celle gider. La ilahe illallah. En büyük buluşma, en muazzam buluşma, en güzel buluşma, en mutlu buluşma yaratıcının, yarattığı ile buluşmasıdır. Mahlûk olan, yaratıcısıyla buluştuğu için mutludur. Yaratıcı da, yarattığı ile buluştuğu için mutludur. Evet, evet, evet! Yaratıcı, yarattığı ile buluştuğu için mutlu olur. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur: “Her kim Allah ile buluşmayı severse, Allah da onunla buluşmayı sever” Lakin Obama; Yaratıcı, mahlûku ile buluştuğunda ne vakit mutlu olur? İşte mühim olan soru bu Obama. Yaratıcı, yarattığı ile buluştuğunda mutlu olur. Ne zaman ki mahlûk; sadık, samimi, imanlı dürüst ve şehid olduğu vakit…
İşte bu vakit yaratıcının mahlûku ile buluştuğuna sevindiği vakittir. Lakin şayet mahlûk bir kâfir yahut münafık ise, yaratıcısı onunla buluştuğuna memnun olmayacaktır. Gerçekte de o kişi zaten yaratıcısı ile buluşamayacaktır. Niye? Çünkü onun ruhu kirli ve pistir. Kâfirin ve münafığın ruhu yaratıcısı ile buluşmaz.
Obama, senin askerlerin beni muhasaraya almıştı. Takribi 10 saat kadar senin askerlerin tarafından muhasara edilmiştim. 30 tane tank tarafından muhasara edilmiştim. Birçok helikopter ve savaş uçakları tarafından çevrelenmiştim. Bizi bombaladılar, bombaladılar, bombaladılar.
Bombardıman saat sabah 7.30’da başladı, güneş batana kadar da devam etti. Şimdi sana savaş başladığındaki olan hislerimi samimice anlatayım. Vallahi Obama, Allah subhanehu ve teala bizlere bir sükûnet indirdi. Savaş ilk başladığında biz bir Afgan köyündeydik. Haçın kulları ve fuhuş sevdalıları bizim kaldığımız bu köye saldırdılar. 30 tane tank, çeşitli çöl araçları ve helikopterlerle birlikte. Çatışma saat 7.30’da başladı.
Sana o günkü hislerimi anlatacağım. Öyle bir gün ki hiç bir zaman unutmayacağım Obama. Bir Pazartesi günüydü. Ben Allah’a hamd olsun oruçluydum. Bu Allah’ın azze ve celle lütfundan ve rahmetindendir. Ve benim en büyük dileğim –Düşün Obama- benim dünyadaki en büyük, en güzel, en biricik dileğim Allah yolunda oruçluyken şehid olarak öldürülmekti. Ve Allah ile oruçlu bir şehid olarak buluşmaktı. Sabırlı bir şekilde ödülümü arıyordum, kaçmıyordum. Çatışma başladı, bombardımanlar, top atışları… Çatışma sırasında Obama, benim silahım tutukluk yaptı. Tüm samimiyetimle söyleyeyim, bizim silahlarımızın hepsi çoktan tarihi geçmiş silahlardır. Bizler fakir insanlarız. Sizin silahlara gelince, onların hepsi tabi ki son model! Silahımın tutukluk yapması problem değil, Şayet silahım tutukluk yaparsa el bombalarım var. Lakin gerçek problem bundan daha büyük Ya Obama! Sen benim bu çatışmanın içinde uyuyabildiğimi düşünebilir misin? Vallahi ben uyudum. “O zaman katından bir güven olmak üzere sizi hafif bir uykuya daldırıyordu”. Enfal 11
Obama! Sen bunun gibi bir şeyi tasavvur edemezsin. Ama bu Allah subhanehu ve tealanın lütfundandır. Söylediklerim bir anda ortaya çıkıp havada kalacak boş şeyler değildir. Bu bizim akidemizden gelen bir şeydir. Biz onu Allah’ın azze ve celle kitabından ve Rasulü’nün (s.a.v.) sünnetinden aldık. Allah azze ve celle kitabında şöyle buyurur: “Bir kısım insanlar, müminlere: ‘Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!’ dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve “Allah bize yeter. O ne güzel vekîldir!” dediler. “ Allah-u Ekber. Niçin bu şekilde “Allah bize yeter” dediler? Niçin “Doğu bize yeter” ya da “Batı bize yeter” ya da “Falan kişi bize yeter” ya da “Şu parti bize yeter” demediler? Onlar “”Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!” dediler. Niçin? Çünkü iman onların kalplerindeydi, çünkü Allah korkusu onların kalplerindeydi. Şayet yaratıcının değil de mahlûkatın korkusu onların kalplerine yerleşseydi, “Doğu bize yeter”, “Batı bize yeter” derlerdi.
Bizler Rasulullah (s.a.v.) sözlerine inanırız. O “Siz Allah’ın emirlerini muhafaza edin ki Allah’da size muhafaza etsin” buyurur. Ayrıca “Tüm insanlar size zarar vermek için bir araya toplansalar Allah’ın sizin için dilediğinden fazlasını yapamazlar”. Bizim akidemizde, Allah’ın azze ve celle dilediği ne ise o gerçekleşir. O neyi dilemediyse de gerçekleşmez.
Düşün Obama, Ben o çatışmanın ortasında uyuyabildim. Bombalara rağmen, bombalar, bombalar, bombalar daha çok bombalar…
Allah’a hamd olsun, Onun lütfu ve korumasıyla senin askerlerin benim uyuduğum mekânın yerini tespit edemediler. Bu ancak Allah’ın lütfundandır. Sana söylediğim gibi sana isabet edecek olan bir şey sana zaten isabet edecektir. Sana isabet etmeden geçecek olan şey ise o şekilde devam edecektir. Çatışma ta ki güneş batana kadar devam etti. Askerler geri çekildiler. Lakin nasibim yokmuş ki bu çatışmada şehid olamadım. Vallahi sana tüm samimiyetimle hislerimi anlatıyorum. Sana karşı kendimi kasıp germiyorum. Ya da sana nasıl bir kahraman olduğumu, ne kadar çok güçlü olduğumu falan ispatlamaya da çalışmıyorum. Hayır hayır, Obama. Allah subhanehu ve teala bizlere bunu yapmayı yasaklamıştır. O şöyle buyurur: “Bunun için kendinizi temize çıkarmayın.” Necm 32
Zaten bu anlattıklarım benim hislerimden ibaret. Vallahi Obama! O çatışmada şehid olamadım. Ki bu çatışma özünde İslam’daki en büyük çatışmalardan birisidir. İslam ile haça tapanların savaşı. Tasavvur et Ya Obama! Tarihte daha önce hiç yaşanmamış bir hadise ki, bütün dünya bir araya gelip birleşmişler sırf İslam’la, Müslümanlarla, cihad ameliyle ve Afganistan’daki mücahidlerle savaşmak için…
Rus işgali sırasında bütün dünya mücahidlerin yanındaydı. Şimdi ise bütün dünya mücahidlerin karşısında yer alıyor. Öyleyse bu savaş, İslam’daki en yüce savaşlardan birisidir. Yakın tarihten bahsediyorum tabii ki. Vallahi şayet bu savaşta şehid olamazsam, çok çok üzüleceğim Ya Obama. Sen Afganistan’a geldin, peki niçin geldin? Egemenlik için, yaşam için, bu dünya hayatı için. Bizlerse Afganistan’a Allah yolunda şehid olarak öldürülelim diye geldik. Biz Afganistan’a ahiret için geldik.
İşte senden anlamanı istediğim hakikat bu Ya Obama. Ben Afganistan’a Allah’ın kelimesi en yüce olsun, kâfirlerin kelimesi ise en alçak olsun diye geldim. Vallahi bizler kâfirlerin sözlerini kabullenmeyeceğiz. Vallahi bizler kanlarımızı, canlarımızı, sahip olduğumuz ne varsa feda edeceğiz. Ne için mi? Allah’ın kelimesi en yüce olsun diye. Ve kâfirlerin kelimesi ise en alçakta olsun diye. Bizler Afganistan’a İslam’ın hükmetmesi için geldik. Ona hükmedilsin diye değil.
Obama, senden isteğim, kaderin ile alakalı derin derin düşünmendir. Kaderini düşün, durumunu bir düşün. Dünya hayatı geçicidir. Ve ölüm bir anda aniden gelip çatar. Ölüm aniden gelip çatar. Sonra ne mi olur? Dünyada ne varsa hepsi unutulur. Nerede o krallar? Nerede o devlet başkanları? Nerede bizden önce var olan onca liderler? Neredeler? Hani nereye gittiler? Onlar ahirete gittiler.
İnsan bu dünyayı eğlence ile geçirebilir, lakin bu ne kadar sürer ki? 60 yıl, 70 yıl, peki sonra ne olacak? Ölüm…
Kabrine konacağın zamanı bir düşün, o daracık ve yapayalnız çukuru. Ne bir tanıdık ne de bir arkadaş, hiç kimsecikler olmadan Obama. Gerçek mutluluk, ancak Allah’ın dinindedir. Vallahi bu mahlûkatın söyleyip söyleyebileceği en yüce kelime “La ilahe illallah” kelimesidir. Bizler bunun için yaşarız ve bunun için ölürüz. Bunun uğruna cihad ederiz, Ancak ve ancak Allah yolunda cihad ederiz.
Bizler nasyonalizm ya da milliyetçilik ve cahil sloganlar ve akımlar uğruna savaşmayız. Bizler ancak Allah’ın kelimesi en yüce olsun, kâfirlerin kelimeleri ise en alçak olsun diye cihad ederiz… Vallahi bir insan “La ilahe illallah” dediği zaman, onu hayal et, söyle. Mutlu, huzurlu, rahat, sükûnette ve güçlü hisseder kendisini. Cennetlerin ve yeryüzünün bu sebeple yaratıldığı o yüce sözün faziletiyle. “La ilahe illallah”…
Kendilerini Allah ve dini İslam’a adamış iman sahiplerine diyeceğim o’dur ki! Allah yolunda cihad edemiyorsanız; en azından zekâtlarınız, sadakalarınız, hayırlarınız ve yardımlarınızla mücahidlerin yanında olunuz, Allah için verdiğinizi sandığınız hasenatlarınızın dininize hasım Kiliselerin güçlendirilmesi ya da eğitim adına vahiy ve cihad karşıtı gençler yetiştirmek için harcandığını muhakeme edebilirseniz, ellerinizle kendinizi cehenneme götürdüğünüzü de kavrayabileceksiniz…
“Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. (Bu), Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır.” Tevbe 111
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder