Ne konuşuyorsun; ne tartışıyorsun;
ne özgürlük ve demokrasisinden bahsediyorsun; ne vaat ediyorsun; neyi ispatlamaya
çabalıyorsun; neye hükmedebiliyorsun; neyin galebesini çalıyorsun; neyinle övünüyorsun;
ne verebilirsin?
Her daim
mağlup edilmesi mümkün olmayan mutlak galip kim ise; inanılıp güvenilerek
dayanılacak olanda O’dur!
Oysa
her şeyi çok iyi bilen değilsen; varlığının sonu bulunmayan değilsen; her şeyi
gören değilsen; her şeyden gizli değilsen; dilediğini zorla yaptırmaya muktedir
değilsen; her şeye muktedir değilsen; her şeyin içyüzünün gizli taraflarından haberdar
değilsen; varlığı hiç değişmeden duran değilsen; yeryüzü ve gökyüzündeki varlıkları ve hadiseleri tayin ve tespit eden
değilsen; her canlının hayatı boyunca yapıp ettiği her şeyin hesabını bilen
değilsen; istediğini istediği gibi yapmaya ne gücü yeten ne de galip olan
değilsen; hatadan, gafletten, aczden ve her türlü eksiklikten uzak
değilsen; en ince işlerin bütün inceliklerini bilen değilsen; yarın veya
gelecekte olan musibetleri lehine çeviren değilsen; bir şeyin meydana
gelmesine mani olan değilsen; sonsuzda olsa her şeyin sayısını tek tek
bilen değilsen; kuvvet ve kudret sahipleri üzerinde istediğin gibi
tasarrufta bulunan değilsen; bütün varlığı gözeten değilsen; ihtiyaçları
ve sıkıntıları giderici mutlak bir güce sahip değilsen; her şeyi işiten değilsen;
her şeyi gözetip kontrol altına alan değilsen; hastalıklara şifa veren değilsen;
istediğini istediği anda bulan değilsen; kâinatı ve her an olup biten
her şeyi idare eden değilsin; ecel belirleyen değilsen…
Yaratılmış bir kuldan öte nesin ki;
araç veya vesile olduğun halde, her işte kendini ‘bir bilen’ mutlak irade
sahibiymiş gibi ahkâm kesiyorsun?
Geçmiş
Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a yaptığım uyarı gibi günümüz Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’a da yazı göndererek; “Yaptığınız
işlerdeki aracılığınızı bir malikmişçesine öyle öne çıkarıp şahsınız, ekibiniz
ve partinizi öyle övüp şımarıyorsunuz ki, geçmişteki devlet ve imparatorluklardan
ibret dahi almamış olmanıza şaşırıyorum. Oysa onlar daha hiçken, nasıl devasa
güçlere ulaşarak kudret sahibi olabildiklerini hiç düşündünüz mü? Peki, sahip
oldukları kıymetlerin geçici olduklarını; dünyaya sığmaz o muazzam varlıklarıyla
nasıl bir sabun köpüğü misali dağılarak silinip süpürülebilindiklerini! Sevinirken kahrolabildiklerini; galipken
yenilebilindiklerini; zenginken aç kalabildiklerini; güvendeyken korkuya
kapılabildiklerini; huzur içindeyken binbir türlü musibete uğrayabildiklerini!
Nasıl ki merhum Turgut Özal ve partisi ANAP aynı akıbete uğramış ise, siz ve
partiniz Ak Parti’de aynı sonuca duçar kalacaktır. Bir Müslüman olarak vazifeniz
devleti Kur’an’a uydurmaktır ama siz, Kur’an’ı, seküler-laik esaslı demokrat
düşünce düzeyindeki devlete uydurmanızdan ötürü öyle bir küfür içindesiniz ki, dilinizde
Allah olduğu halde amelde nefse hüküm sürdürmektesiniz. Dolayısıyla siyasetten
yani devletten uzak tuttuğunuz Kur’an ile baş başa kaldığınız ahirette ne
yapacaksınız? Allah, sizi kendisi için yaratmış ve verdiği emanetsel gücü
zatına mahsus, diğer bir ifadeyle hükümlerine itaat etmenizi emretmiş ise, nefis
için direnmenizin anlamı nedir?
Ölümle
nişanlı bir ölümlü hiçtir; ancak takvayla kıymete ulaşır ki, onunda mükâfatı ahiret
yurdudur. Dolayısıyla fani dünyadaki herhangi bir zaferin, başarının,
zenginliğin, ödülün ve çağdaşlığın nasıl değersiz olduğu ölümle aşikârdır!
İnsandan
gelen hiçbir şey yoktur; başaracağı hiçbir şey olamaz; yönetebileceği bir iradeye
sahip değildir; zaferi mümkün değildir; hâkimiyeti yalandır; vaatleri şeytanidir;
gösterişi cambazlıktır; cazibesi fahişeliktir.
“Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah'ı bırakıp da yalvardıklarınız
bunun için bir araya gelseler bile bir sineği dahi
yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar.
İsteyen de aciz, kendinden istenen de! “ Hac 73
“Dileseydik
elbette onu bu ayetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve
hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı
köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan
da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte ayetlerimizi
yalanlayan kavmin durumu böyledir.
Kıssayı anlat; belki düşünürler.” A’raf 176
“Sizler ancak
Rabbinizin dilemesi (izin vermesi) sayesinde (bir şeyi) dileyebilirsiniz. Şüphesiz Allah her şeyi
bilendir, hikmet sahibidir.” İnsan 30
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder