İslam İşbirliği
Teşkilatı üye ülkeleri mi; İsrail’e karşı yaptırım uygulayarak Filistinliler lehine
caydırıcı olacak? Yoksa fahişelikten tevbe edip hak yoluna geçmek suretiyle namuslu
mu oldular ki, haberim bulunmamaktadır?
Her
ne kadar ABD/İsrail bir bütün iseler de, İİT’yi de bunlardan ayırabilmek mümkün
değildir. Çünkü onların cesaretlerini kazandıran İİT, kötülük yapandan çok daha
beter dolaylı azmettirici ve susan bir kötüdür ki, İslam’ın içindeki bir zehir
olarak ihanette sınır tanımayan dilsiz ve amelsiz şeytandır.
Var
olduğundan günümüze değin haçlı-siyonist emperyalistlerin karşısında İslam ve Müslümanlar
lehine hiçbir etkinlik göstermeyip küfre karşı caydırıcı olmayan İİT, danışıklı
dövüş taktiğiyle müminlerin vazgeçilmezi cihad gücünü bertaraf edebilmek
amacıyla ilaç hatta ajan olmuş; böylece aldatılan İslam âlemi, hak uğruna cihad
eden mücahidleri de amansızca kınayıp terörizmle özdeşleştirebilmişlerdir.
ABD’nin
Kudüs’ü başkent olarak tanıması ardından İİT de, 12. oturumunda Filistin’in
başkenti olarak Doğu Kudüs’ü tanımamış mıydı? Sonra ABD, Kudüs’e
büyükelçiliğini açtı ama İİT’nin tek bir üye ülkesi Doğu Kudus’te elçilik
açmaya cüret edemedi. Öyleyse ABD’yi hayıflamanın bir haklılığı olabilir mi?
Eğer
o gün, İİT’nin caydırıcı bir yaptırımı olabilmiş olsaydı; ne ABD Kudüs’te
elçilik açabilir, ne Müslümanlar meydan okunmakla karşı karşıya kalıp aşağılanır,
ne de İsrail gibi bir barbara galebe çalındırırdı.
Şimdide
İİT, 13. Oturumuyla güya ABD/İsrail yamyamlarına karşı 30 maddeden ibaret
imzaladıkları bildirgeyle yaptırım uygulayacaklarmış. Oysa bırakın herhangi bir
yaptırım uygulamayı, ABD başkanı Trump’ı kınamaları dahi toplumların tansiyonlarını
düşürebilmek için müsaadeyle gerçekleşmektedir.
İsrail’e,
ABD destek veriyor da, İİT üye ülkeleri vermiyor mu? Biri aleni diğerlerinin
gizliden verdikleri destek ortadayken; İsrail’in işlediği vahşiliklerinin sorumlusu
tek başına ABD mümkün müdür? Bu sebeple İsrail’in Filistinlilere yönelik
zulümlerini cesaretlendiren ABD değil, İİT’nin ta kendisidir! Çünkü şeytana
görevinden dolayı ‘neden’ sorulamayacağı gibi sorumlu olarak da tutulamaz. ABD
ve İsrail’in görevi zaten kötülük yapmak ise, neden diye sorulamaz. Ya müeyyide
uygulayacaksın ya da öleceksin!
Dolayısıyla
gerek Filistin gerekse dünyanın her bir yerinde zulme uğrayan insanların
sorumluları ne ABD ne İsrail ne de bir başka kötüdür! Asıl sorumlu iyi görünen
ya da sanılanlardır. İyinin cesaret vermediği bir kötünün, kötülük yapabilmesi
mümkün değildir. Kötülük sürüyorsa iyi yoktur. Ancak İİT gibi iyi görünen
kötüler, kötülüğün asıl sorumlularıdır.
“Erdem
kılığına girmemiş, ondan destek almamış kötülük var mı?” Jean de La Bruyere
Ki, İİT öyle içten
pazarlıklı bir riyakârdır ki, daha içlerinde bulunan üye ülkelerden Filistin’i
devlet olarak tanımayanlar vardır.
Hele bak sen; İİT ülkeleri, ABD gibi Kudüs’te büyükelçilik açan ülkelere yaptırım uygulayacaklarmış.
Oysa ABD’yi takip eden ülkelere kalmadan ABD’den başlasınlar ki, hem
diğerlerine ibret olsun hem de amelleriyle imanlarını kanıtlayarak zulümlere
son verebilsinler. Ancak kötüden
kurtulamayanın iyileşebilmesi imkânsızdır. Tıpkı bedendeki mikroplar gibi!
“Artık Allah yolunda savaş. Sen, kendinden
başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın.
Müminleri de teşvik et. Umulur ki Allah kâfirlerin gücünü kırar (güçleriyle
size zarar vermelerini önler). Allah'ın
gücü daha çetin ve cezası daha şiddetlidir.” Nisa
84
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder