Çünkü o, suçlunun
ötesinde bir lanetlidir ve şeytanın insan endamındaki fiziki bir görüngesidir.
Dolayısıyla ne affedilebilmesi ne bağışlanabilmesi ne de tövbesi mümkün
olmadığından suçlu kavramı içinde telakki edilemez.
Suçlu
olan Esed’in canavarlıklarına sessiz kalarak izlemekle yetinebilen devletler,
milletler, topluluklar ve sokaklardaki insanlardır. Bu sebeple kendilerini
görünüşlerinden dolayı insan zannedenlerin nasıl yaşadıkları, hayatta insan olamadıkları
suskunluklarıyla kanıtlıdır.
Doğu
Guta’lı masumların hunharca katledilişlerini ve çığlıklarını duymazlıktan gelen
insanoğlu, ne çocukların cansız bedenlerini taşıyan babaların çığlıklarıyla
ürperdi; ne de baba ve analarının cansız bedenlerinin başında ağlayan
çocukların hıçkırıklarıyla sızlanarak Esed’i hakkettiği çukura gömebildi.
Yaptıkları
tek şey nefsi odaklı çıkarlarıyla gövde gösterileri; birbirlerine caka atmaları;
egoistlikleri; gürleyip yağmayarak vicdanları doğramaları; haksızlık ve
adaletsizlikte şeytanla yarışmalarıdır. Oysa insan, sözünü ettiği, kalbinin
sızladığı ve gözünden döktüğü yaşlarının gereğini uygulayandır!
Feryatlar
yeri göğü inletip hayvanlar bile gözyaşı dökerken; hayvandan daha aşağı
mahlûklara dönüşmüş dünya insanlarının yürekleri dağlanmayabildi; nefsi menfaatleri
uğruna insanlığı az bir bedel karşılığı satabildiler.
Esed
lanetlisinden geri kalmayan ve şeytanlıktaki hamiliğini sürdüren Rusya Devlet
Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani, işlenen vahşetlerin içinde dibine
kadar yer almış olmalarından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendileriyle dostluk ve
müttefikliklerini sürdürebilmesi insanlığa ve Doğu Guta’lılara bir ihanet, ümmete
bir yüz karalık; İslam’a riyakârlık ve şeytanlığı meşrulaştırmaktır.
"Kişi dostunun dini üzeredir.” Hz. Muhammed
Suriye
ile ilgili Astana’da kurgulanan tiyatroyla Esed’i muhafaza edebilmek için Türkiye’yi
tuzağa düşüren Rusya ve İran öyle şeytandırlar ki, verdikleri cüretle kimyasal
gaz kullanılmasını sağlayarak insanlığa meydan okuyabilmişlerdir. Böylece
Suriyelilerin ellerini kollarını bağlamak suretiyle direnişini kırarak avlanabilmelerine
zemin hazırlatan Astana mutabakatının görünüşteki amacının fiiliyatta tam tersi
gerçekleştirilmektedir.
Diğer
zalim ABD’ye karşı Türkiye gibi bir ülkeyi fahişe misali kullanan Rusya, dostu PYD/YPG’ya
sırt çevirerek Zeytin Dalı Operasyonuna destek vermesi Esed lehine öyle bir
manipülasyondur.ki, ABD’ye karşı güç gösterisi olduğu kadar Türkiye’yi Esed ile
müttefik kılabilmekten başka bir şey değildir. Zaten Rusya’nın şehid kanlarıyla
sulanmış Afrin’in Esed’e teslim edilmesini istemesi niyetini ortaya koymuştur.
Böylece ABD adlı bir beladan sakınalım derken, Rusya adlı
belanın dişleri arasına öyle mahkûm olmuşuz ki, dolaylı yollardan zalim Esed’e
göz kırpar duruma düşmüşüzdür. ABD’nin kucağından Rusya’nın kucağına geçtik ama
Allah’a dayanıp güvenemedik. Neden biliyor musunuz; seküler-laik devlette,
hâkimiyetin Allah da olduğuna inanılmamasından! Onun için ya Rusya ya da
ABD gizli ilahımız olmuştur.
Bir taraftan Rusya ve İran ile müttefiklik kurup diğer tartan
Esed’e düşmanlık yapmak trajikomiktir. Bir taraftan Rusya ve İran ile dost olup
diğer taraftan çocukların katledilişini kınamak ve uğradıkları vahşetlerden
dolayı ağlayıp sızlamak trajikomediliktir.
Ekonomik
çıkarlar ve beşeri korku insanlığı öyle biçip tüketmiştir ki, zalimlere teşvik
vermiştir. Kınamaktan öteye gidilememiş; salya sümük ağlamaktan beri bir mücadeleye
girişilememiş; yakınmak ve bağırmaktan fazla bir meydan çıkışı gerçekleştirilememiş;
sözde otorite merkezlerinden yaptırım kararları çıkarılmış ama uygulanamamış;
diplomatik menfaatler gözetilerek insanlığın ruhu sökülmüş; şantaj ve tehditlerle
yürekler korkuyla kaplanmış; alttan alta sürdürülen politik işbirliklerinden
insanlığa boş verilmiş; bedel ödemekten çekinen devletler bedeli mazlumlara
ödetmiş ve insanlık ölmüştür
Ancak
her şeyi görüp gözeterek karar veren Allah, fani dünyada mazlumları felaketlere
duçar kılarken ebedi bir mükâfatla onurlandırmış; zalimleri de ebedi bir
cehennemle aşağılamıştır
.
Dolayısıyla
insanlık adına gerekçesi her ne olursa olsun ne Rusya ne de İran’la herhangi
bir iş yapabilmenin ilk kuralı yapmamaktır.
“İşte o şeytan,
ancak kendi dostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz
onlardan korkmayın, benden korkun.” Al-i İmran 175
“De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. O
bizim mevlâmızdır. Onun için müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.” Tevbe 51
“Biz, her şeyi bir kadere göre yarattık.”
Kamer 49
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder