İNSAN

Kimi ölümlü bedeni için fani dünya adına savaşır;

Kimi ölümsüz ruhu için baki ahiret adına şehadete koşar.

Ölümden kaçanın olamaz bir zaferi;

Şehid olanın vardır ölümsüz bir hayatı.

Eğer doğarken ölümle nişanlanmışsan;

Hiçbir düşünce şehadetten alıkoymamalı.

Yaratıcının ALLAH olduğu bir âlemde;

Yaratığın yoktur bir hükmü ‘o kitap’ da.

Barış, demokrasi, bilim, özgürlük ve hümanite diyerek;

İnsanı tanrılaştırıp Allahsızlığı meşru kıldılar.

Ölümün, ecelin, hastalığın ve musibetlerin önüne geçemediler;

Ama abartılarıyla egemen olduklarını sandılar.

Bir saniye sonrası meçhul dünyada yoktur hiçbir şeyin önemi;

Sonsuz hayat olan ahiret ise yaşamın ta kendisidir.

Kur’an’i hükümlere insanlık ayıbı diyerek karşı çıktılar;

İnsanı insanlıktan çıkarıp hayvandan aşağı sapkına çevirdiler.

Yoktur insanı yaratıcısı ALLAH’tan daha çok seven bir varlık;

Ama ALLAH’ı seven insandan nefret ettiler.

Hiçbir bilgileri olmadığı halde insanlık üzerine ahkâm kestiler;

Bir somun ekmeğe karşılık insanlığın ırzına geçtiler.

Nefislerini tatmin edebilmek için şeytanla yarıştılar;

Azgınlıkta şeytanı bile geride bırakarak kendilerinden kaçırdılar.

Dönüp dolaşacakları yerin ne mezar ne de berzah olduğunu umursadılar;

Gerçeğe yalan demelerinin hilafıyla karşılaştılar.

Artık ne saklanacak ne kaçacak ne de geri dönebilecek bir yer kalmıştır;

Ebedi olarak bedel ödeyecekleri mahşerle buluştular.

“Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler.” Nazi’at 14

“Öyle ise, Rabbine andolsun ki, muhakkak surette onları şeytanlarla birlikte mahşerde toplayacağız; sonra onları diz üstü çökmüş vaziyette cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız.” Meryem 68

“(Düşün) o günü ki, dağları yerinden götürürüz ve yeryüzünün çırılçıplak olduğunu görürsün. Hiçbirini bırakmaksızın onları mahşerde toplamış olacağız.” Kehf 47

“Mahşer vaktinde sizi toplayacağı gün, işte o zarar günüdür. (Ancak) kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter, onu (ve benzerlerini), içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur. “ Teğabun 9