Atatürk bir tanrı ve Atatürkçülükte bir din değil ise,
devletin yeni Atatürkler çıkarması tartışılmaz olmalıdır.
Oysa her Türk, hele de canını vatan için veren bir kahraman Atatürk
sayılmalıdır!
Gerek siyasal gerek ekonomik gerekse askeri gücü geçmişle
kıyaslanamayacak kadar ileri boyuta taşımış olmasıyla milletin bağımsızlığı
için başkomutan olarak görev yapan; dâhili hainlere ve harici düşmanlara meydan
okuyarak millete şeref ve istiklal kazandıran; devleti, milletin esasına
dayandıran; çağdaş denilen uygarlık düzeyinin üstüne çıkaran; milli ve manevi
hizmetlerde sınır tanımayarak çıtasını uluslararası düzeye götüren; milletimizin yüzlerce yıllık tarihsel gelişimini
güncelleştirmeye çalışarak giriştiği mücadelelerde çıkarsı bir kaygı duymayan; dolayısıyla milletin bağrından doğan Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin yeni Atatürk’üdür.
Ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski Atatürk gibi ülke topraklarını
emperyalist güçlerle imzaladığı anlaşmalarla yabancılara vererek yüzölçümünü
küçültmemiş; tebaası olduğu devletinin adını değiştirerek başkalaştırmamış;
milletinin dilini ve kültürünü reforma uğratmamış; tarihini yok saymak
suretiyle ecdadını horlayarak dışlamamış; vefa ahdini en derininde hissederek
atalarını ve şehitlerini reddetmemiş; kendi ilkelerini milletinin ilkelerinden
üstün tutmamış; milletine danışmadan hiçbir inkılâp gerçekleştirmemiştir.
Madem Atatürkçü düşünce sistemindeki “milli güç”; Siyasal
Güç; Ekonomik Güç; Askeri Güç ise; dün ile bugünün arasındaki devasa farklılık
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Atatürklüğünü meşrulaştırmaktadır.
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Atatürk olduğu reddi,
geçmişteki Atatürk’ün ret edilmesidir. Böylece Atatürkçülükten maksadın İslam
karşıtlığı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Geçmişteki yazılarımda da ifade ettiğim üzere Kur’an ve şeriat
sevdalısı Mustafa Kemal’in, Atatürk olmadığı gerçeğini kanıtlamıştım.
İslam da her ne kadar Atatürk ve Atatürkçülük gibi bir
batıllık ve şirkçilik kesinlikle yok ise de; Türkiye devletinin seküler-laik
oluşundan ötürü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Atatürk olma hakkı üzerinde durdum; kabul
etmesi durumunda söz konusu liyakatin sadece kendisine ait olacağını
vurguladım.
Son olarak diyeceğim odur ki, devletin anayasasından
dolayı sözlerimi İslami esaslara göre değil seküler-laik düşünce düzeyinde ele
almış; dolayısıyla mülkiyetin ölmüş bir adamın değil dirinin hakkı olduğunu vazettim.
Çünkü hayat devam etmektedir!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder