Çünkü mutlakıyeti bulunmamaktadır.
Bilim,
her ne kadar Allah’ın yarattığını insanların kullanabileceği hale getiren bir
ilim ise de, kader karşıtı bir yaratıcılıkla özdeşleştirmeye çalışılmasından varoluş
özüne aykırıdır.
Mümkün
olan bir şey, başlı başına bir şeyi yoktan var edemez. Çünkü o, kendinin malik
olmadığı bir şeyi kendi dışındaki şeylere vermek imkânına sahip değildir. Nasıl
k, sıfırdan pozitif bir sayı türetmek mümkün değil ise, mümkün olmayan bir şeyden
de yeni bir şey meydana getirmek mümkün değildir. Bunun için muhakkak harici
bir sebebe ihtiyaç vardır; ancak o sebeple etkilenip varlık kazanabilir. Bu
harici sebep kendiliğinden mevcut değil ise elbet bir başkasına ihtiyaç
duyacaktır. Ve bu sebepler zinciri neticede bütün sebeplerin ana sebebi
durumunda olan bir sebebin varlığını zaruri kılacaktır.
Öyleyse
insanın yaratıcı Allah’a denk tutulabilmesi ya da üstün bir güdücü olarak görülebilmesi
mümkün müdür? Yahut O’nun gökyüzüne yerleşip yeryüzü egemenliğini beşere terk
edebilmesi olası mıdır? Veya inkârıyla herhangi bir sebebin etkilenip varlık
kazanabilmesi muhtemel midir?
Bilim
ancak var olanı araştırır, inceler, deneyler ve biraraya getirmeye çalışarak
açı edinir. Öze inemediğinden bir cevize benzer. İmam Gazali’nin ifade ettiği; "Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder." misali bilim, hiçbir varlığın ruhsal
alanlarına, gizliliklerine yani derinliklerine inemez.
Bilimin her ne kadar
vazgeçilmez unsurları olsa da, halen birçok bilimsel yasanın doğruluğu pratikte
kanıtlanamamış ve teoriden öteye gidemeyerek tartışılır düzeyde kalmıştır. Ama
bir şeyin bilimsel yasayı içermesi doğru olduğu kanısını muhkem kıldığından yinede
yanlış, doğruymuşçasına düzen ya da ilim sayılabilmektedir.
Bilimin sihirli bir
anahtar olabilmesi ancak sorunları çözebilme iradesiyle orantılıdır. Ortaya
koyduğu yasalarla aldığını iddia ettiği tedbirler ölümü durduramıyor;
hastalıklara son veremiyor; sakatlıkları gideremiyor; felaketleri
engelleyemiyor ve birçok oluşumu dizginleyemeyip gizemi aydınlatamıyorsa bilim,
bir sanattır.
Temelleri sanat tarafından
atılmış bilim, seküleristlerce öyle sömürülmüş ki, sanattan besletilerek
yaratıcılık iddiasında bulunulmak suretiyle dine karşı bir güç ve alternatif
olarak getirilmiştir.
Oysa ne din bilimi
dışlayabilir, ne de bilim dini! Her ikisi de ruh ile beden misali bir bütündür
ve hayatı, hayat yapan bir candır.
Dinsiz bir bilimin
olamayacağı gerçeği karşısında bilimi dahi dinsizleştirebilen seküler düzen, eğitim
verdiği kurumlar ve çıkardığı yasalar kanalıyla yeryüzünü mezara dönüştürürcesine
bilimi içselleştirmiş, dini dışlayabilmiştir.
Her ne kadar savaşları dinle sanılsa da aslında Allah’ladır. Düşüncelerine
göre din, Allah’ın hâkimiyetini temsil etmekte; bilim ise insanların hâkimiyetini!
Gerçi seküleristlerin
şu temel ilkeleri, hakikati kanıtlamaktadır. “Ancak halk olumlu bilim ve akıl ile eğitilirse,
aydınlatılırsa, dinlerin boş inançları kendi kendine yıkılır.” Ernest Renan
İslam’a karşı yaşanan savaşların amacı seküler düzenlerinin yıkılmaması
ve terörle özdeşleştirdikleri cihadı yani Allah’ın hâkimiyetini manipülasyonla insanların
gözünden düşürmek suretiyle alt edebilmektir.
"Derin bir imana
sahip olmayan gerçek bir bilim adam› düşünemiyorum.
Bu durum şöyle ifade
edilebilir. Dinsiz bir bilime inanmak imkânsızdır." Einstein
"Benim tek yaptığım, Allah’ın yarattığını insanların
kullanabileceği hale getirmek. Bu, Allah’ın eseri, benim değil."
G. W. Carwer
"Dünyan›n beni
nasıl gördüğünü bilmiyorum. Ama ben, kendimi, deniz kenarında oynayan küçük bir
çocuk gibi hissediyorum. Uçsuz bucaksız doğrular denizi, bilinmez olarak önümde
dururken, şurada ve burada daha düzgün çakıl taşlarını ya da güzel midye
kabuklarını toplamakla yetiniyorum." Newton
"Güneş sisteminin, gezegenlerin ve kuyruklu yıldızların
harika sistemleri, yalnızca akıllı ve güçlü bir varlığın kudretiyle sürebilir.
Bu varlık yalnızca dünyanın ruhunu değil, her şeyi yöneten Allah’tır."
Newton
"Uzun yaşamımda
öğrendiğim tek şey var. Gerçeklikle kıyaslandığında, tüm bilimimiz ilkel ve
çocukça kalmaktadır." Einstein
"Bildi¤im tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir. Bedende egemen olan
aklı, nasıl göremiyor, onun varlığını eserlerinden anlıyorsak, görülmeyen Yüce
Allah’ı da eserlerinden keşfedebiliriz." Sokrat
"İnsan eliyle
uzayda uçmak şaşırtıcı bir başarı ama uzay, kapılarının çok az bir kısmını
insanlara açıyor. Bu delikten evrenin geniş esrarına bakmak, Yaratıcıya olan
kesin inancımızı onaylıyor. Evreni var eden üstün bir Etkin Aklı tanımayan bir bilim
adamını ve gelişen bilimi reddeden bir din adamını anlamakta güçlük
çekiyorum." W. Braun
"Doğayı ne kadar çok incelersem, Yaratıcı’nın eserleri karşısında
inancım o kadar çok artıyor. Bilim insanı Allah’a götürür." Pasteur
"Bilimle ciddi
şekilde uğraşan herkes, tabiat kanunlarında bir ruhun, insanlardan daha üstün
bir ruhun olduğuna ikna olur. Bu yüzden bilimle uğraşmak, insanı dine
götürür." Einstein
"Hangi sahada olursa olsun, bilimle ciddi şekilde ilgilenen herkes,
bilim mabedinin kapısındaki şu yazıyı okuyacaktır.’İman et’. İman, bilim
adamlarının vazgeçemeyeceği bir vasıftır."
Max Planck
"Din duygusu ne
zaman kaybolsa, bilim, ilhamı olmayan bir deneyciliğe dönüyor." Einstein
"Ancak Allah’a inandığım zaman yaşadığımı anladım."
Tolstoy
“Ey
insanlar! (Size) bir misal verildi;
şimdi onu dinleyin: Allah'ı bırakıp da yalvardıklarınız bunun için bir araya
gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu
ondan geri de alamazlar. İsteyen de âciz, kendinden istenen de! “
Hac 73
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder