Yaptığı açıklamalarla
amansız bir vahiy düşmanı olduğunu öyle ikrar etmiş ki, Türkiye’ye hayır değil
şer getireceğine şüphe kalmamıştır.
Doğarken ölümle nişanlanan insanlar, misafir oldukları dünya
gerçeğini idrak edememiş olmalarından ev sahibiymiş gibi demir atmışlar; hiç
ölmeyeceklermişçesine meylettikleri fanilikte başıboş bırakıldıklarını sanarak,
yaratıcıları Allah’ı takmamaktaki inat ve ısrarlarını sürdürebilmişlerdir.
Oysa sahip oldukları kuvvet ve kıymetleri önlerine sunan Allah’a
nankörlük ve ihanette sınır tanımamışlar, mutlak biliciliğini ve iradesini yok
sayıp nefislerini öne çıkarmak suretiyle benlik gütmüşlerdir.
Kâinatı
evirip çevirerek, bir yaprağın dahi bilgisi olmaksızın yere düşmeyeceğini Muharrem
İnce ve Abdülaziz Bayındır gibi kimi kâfirler reddetmiş olsa da, “o kitap”ta
yazılı olan bir şeyin dışında herhangi bir olayın meydana gelmeyeceği bildirilmiş
ve fizikle de kanıtlanmıştır. Zaten yeryüzü ile gökyüzündeki canlı-cansız tüm varlıklara
hükmedemeyen bir Allah olamaz.
Bilgisi
olup da idraki olmayan dinli ya da dinsiz kâfirler, yaratıcı ve yoktan var
edici bir Allah’ın geleceği bilmez hezeyanları, Tanrı’lığın özüne aykırıdır.
Ki, Allah’ı kökten inkâr eden ateistler dahi böylesi sapkın bir düşünceyi deli
saçması bulurlar. Çünkü yarattığı kullarını kontrol edemeyen, menfi yahut
müspet ilişkilerini yönetip yönlendiremeyerek başıboş bırakan bir Tanrı, Allah olabilir mi? Allah’ın tanıyacağı zerre
bir inisiyatifin tüm düzeni allak bulak edeceği tartışılmazdır.
Hiçbir
kuşku yoktur ki, beşer ne yaparsa yapsın kaderinin doğrultusunda yapsa da
boştur. Çünkü kâinatın ve yarattığı kullarının kaderlerini mülkünde tutan Allah’ın
kararı vardır ve içinde yaşanılan dünyada bunun apaçık bir delilidir.
Lakin
Müslüman kimliğine bürünmüş azılı kâfir CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Allah’ın kararına yani Mutlak İradesi’ne karşı
çıkarak; "Böyle
bir din yok arkadaşlar. Göster bakayım kararı, nasıl bir karar bu? Yani
Allah'tan karar varmış, öyle söylüyor. Yalana bak. Göklerden gelen bir karar
varmış; mail mi geldi, Facebook'tan mı, Twitter'dan mı, nereden geldi"
sözleriyle nasıl şedit bir küfür ehli olduğunu ispatlamakla kalmamış; vahyi yani
Kur’an’ı Kerim’i yalanlayabilmiştir.
Aklın
özgür ve mutlak bir güç değil, yaratıcı Allah’ın bilgisi, etkisi ve
yönlendirmesi altında dahi olduğunu bilmeyen Muharrem İnce adlı mahlûk, gizli
bir ateisttir. Bedenler yaratılmadan
yani fiziksel özellik kazanmadan önce yaratılmış olan ruhlara farklı bilgiler,
yetenekler, görevler, şerler, hayırlar, eceller, rızıklar ve dünyada
yaşadıkları boyunca görüp geçirecekleri ne var ise yüklenmiş; bilinmeyen yani
Allah’ta saklı bir bilgiye göre imtihan gerçekleşmiş; bu esasa göre fiziki
hayat güncelleşmiştir.
Allah’ın
bildirmediği bilgi doğrultusunda gerçekleşen imtihanla ilgili hiçbir kulun
sorgulama hakkı bulunamaz. Doğrusu İslam, Allah iradesine kayıtsız-şartsız bağlılıktır;
imandır; teslimiyettir. Her ne kadar iman ya da inkâr edilmiş olunsa da her
kul, İslam’ın hükmettiği kulluğun altındadır.
Yarattığı
geleceği bilemeyen; günün koşullarını kestiremeyen; karar veremeyen bir Allah,
yaratıcı ve kâinat düzeni sağlayıcı bir Tanrı olabilir mi?
Her kulun programlanmış
ruhu gereği bedeni işlev kazanmaktadır. Mutlak İrade’nin “o kitap”taki yazgısı;
aldığı karar ve verdiği takdir ne ise, o aynen uygulamaya geçer. Dolayısıyla
yaratıcı ALLAH’ın kararını inkâr eden Muharrem İnce, Müslüman görünümlü bir Lawrence’tir;
İngiliz casusu Lawrence’in 1. Dünya Savaşı sırasında Türklere nasıl kahpelikler
yaptığını tarih sayfalarından inceleyiniz ki, Muharrem İnce’nin kim olduğunu
idrak edebilesiniz.
“Yeryüzünde
vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu
yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre
kolaydır.” Hadid 22
“İnsan,
kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!” Kıyamet 36
“Heva ve
hevesini tanrı edinen ve Allah'ın (kendi katındaki) bir bilgiye
göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde
çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah'tan başka kim doğru yola
eriştirebilir? Hala ibret almayacak mısınız?” Casiye 23
“Yeryüzünde
yürüyen her canlının rızkı, yalnızca Allah'ın üzerinedir. Allah o canlının
durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekânı bilir. (Bunların) hepsi açık bir kitapta (levh-i
mahfuz'da) dır.”
Hud 6
“De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. O
bizim mevlamızdır. Onun için müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.” Tevbe 51
“Yeryüzünde
yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla
uçan kuşlardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi topluluklardır. Biz o kitapta
hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirilecekler.” Enam 38
“Ne zaman
sen bir işte bulunsan, ne zaman Kur'an'dan bir şey okusan ve siz ne zaman bir
iş yaparsanız, o işe daldığınız zaman biz mutlaka üstünüzde şahidizdir. Ne
yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü
yoktur ki apaçık kitapta (levh-i mahfuzda) bulunmasın.” Yunus 61
“O,
göklerde ve yerde tek Allah'tır. Gizlinizi, açığınızı bilir. Ne kazanacağınızı
da bilir.” Enam 3
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder