Dayanılan temel kaynağa göre ilim hem Allah’ı hem
beşeri; bilim ise sadece beşeri irdeleyip bilmektir. Dolayısıyla ilim ve bilim,
hedef itibariyle birbirinden temelden farklıdırlar.
Her ne
kadar ilim ile bilim eşanlam kabul edilseler de teori ve pratikte tamamen
farklıdırlar. Tıpkı ruh ve beden misali nasıl ki bedeni güden ruh ise, bilimi
de güden ilimdir. Ancak ilim görünen görünmeyen her bilgiyi kapsarken; bilim
yalnızca görünenle ilgilenip görünmeyeni reddeder. Bu sebeple ilim, ruhu,
ruhsal varlıkları ve hisleri ön planda tutarken; bilimde ise beden, madde ve
teknoloji ön plandadır.
İlim
mutlaktır ama bilim değildir. Neden Kur’an’da bilimden hiç bahsedilmeyip
sürekli ilmin konu edildiğini hiç düşünüldü mü?
Yaklaşık
bin yıllık bir tarihi olan bilimin olmadığı onbinlerce yıl insanoğlu ilimle
hayatta kalmış ve bilmediklerini öğrenerek gerek sosyal, gerek ekonomik, gerek
sağlık, gerek kültürel, gerek siyasi, gerekse askeri alanda yaşamını
sürdürmüştür. Bilimsiz bir ilmin mevcudiyeti aşikâr ama ilimsiz bir bilim asla
mümkün değildir.
Aslında
bilimin ne olduğu konusunda bir uzlaşmaya hiçbir zaman varılamamıştır.
Hayatı kolaylaştırdığı, diğer bir ifadeyle müspet hale getirdiği iddia edilse
de hayatın menfiliğini engelleyememiş; hatta teknolojisiyle beraber daha beter
acı ve yıkımları getirmiştir.
Bilim
doğada meydana gelen olayların nedenlerini, birbiriyle olan bağıntılarını
bulan, onları genelleştiren, kuramsallaştıran ve bu kuramsal bilgi
yardımıyla sonradan meydana gelecek olayların nasıl
ve ne zaman meydana geleceğini önceden tahmin eden entelektüel bir uğraş
olsa da kadere etki yapamaması ve olabilecekleri lehe dönüştürememesi önemsizliğine
apaçık bir kanıttır.
Bilim,
insanı yaratıcı Allah’a karşı muzaffer kılabilmek için uydurulmuş nasıl bir
yalan olduğunu ünlü bilim adamı I.Newton şöyle açıklamaktadır.
"Dünyanın beni nasıl gördüğünü bilmiyorum. Ama ben,
kendimi, deniz kenarında oynayan küçük bir çocuk gibi hissediyorum. Uçsuz
bucaksız doğrular denizi, bilinmez olarak önümde dururken, şurada ve burada
daha düzgün çakıl taşlarını ya da güzel midye kabuklarını toplamakla
yetiniyorum." I.Newton
Bilim bir cevizin kabuğu gibidir!
Ancak var olanı araştırır, inceler, gözlemler, deneyler ve biraraya getirmeye
çalışarak açı edinir. Öze inemediğinden bir cevizin kabuğuna benzer. İmam
Gazali’nin ifade ettiği; "Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin
hepsini kabuk zanneder. "
misali bilim, hiçbir varlığın ruhsal alanlarına, gizlerine yani
derinliklerine inemediği halde ilimle savaşır. Tıpkı mantığın duygularla ya da
bedenin ruhla yahut seküler-laik düşüncenin dinle veya insanın Allah ile
savaştırılması gibi!
Bilimin sihirli bir anahtar
olabilmesi ancak sorunları kökten çözebilme iradesiyle orantılıdır. Ya da
Allah’ın çizdiği kaderi tersyüz edebilmesiyle mümkündür. Ortaya koyduğu
yasalarla ölümü durduramıyor; hastalıklara son veremiyor; açlıkları ve
sakatlıkları gideremiyor; felaketleri engelleyemiyor ve birçok oluşumu
dizginleyemeyip gizemi aydınlatamıyorsa bilim ancak kuramsal bir sanattır.
Oysa ne ilim yani vahiy
bilimi dışlar, ne de bilim ilmi! Amaçları farklı olsa da ruh ile beden misali bir
bütünün fani ve ebedi kuvvetleridirler.
Dinsiz bir bilimin olamayacağı gerçeği
karşısında bilimi dahi dinsizleştirebilen seküler düşünce, yeryüzünü mezara
dönüştürürcesine bilimi içselleştirmiş, vahyi dışlayabilmiştir. Her ne kadar savaşı
dinle sanılsa da doğrudan Allah’ladır. Düşüncelerine göre ilim, Allah’ın
hâkimiyetini temsil etmekte; bilim ise insanların hâkimiyetini!
“Ancak halk olumlu bilim ve akıl ile eğitilirse, aydınlatılırsa,
dinlerin boş inançları kendi kendine yıkılır.” Ernest Renan
Bilim adına İslam’a
karşı yaşanan savaşların amacı seküler düşüncelerin yıkılmaması ve terörle
özdeşleştirdikleri cihadı yani Allah’ın hâkimiyetini manipülasyonla insanların
gözünden düşürmek suretiyle alt edebilmektir.
Oysa beslendikleri
kaynak ilim olan bilim adamlarının şu açıklamalarına kulak verin.
"Derin bir imana sahip olmayan
gerçek bir bilim adam› düşünemiyorum.
Bu durum şöyle ifade edilebilir.
Dinsiz bir bilime inanmak imkânsızdır." Einstein
"Benim
tek yaptığım, Allah’ın yarattığını insanların kullanabileceği hale getirmek.
Bu, Allah’ın eseri, benim değil." G. W. Carwer
"Güneş sisteminin, gezegenlerin
ve kuyruklu yıldızların harika sistemleri, yalnızca akıllı ve güçlü bir
varlığın kudretiyle sürebilir. Bu varlık yalnızca dünyanın ruhunu değil, her
şeyi yöneten Allah’tır." Newton
"Uzun
yaşamımda öğrendiğim tek şey var. Gerçeklikle kıyaslandığında, tüm bilimimiz
ilkel ve çocukça kalmaktadır." Einstein
"Bildiğim tek şey, hiçbir şey
bilmediğimdir. Bedende egemen olan aklı, nasıl göremiyor, onun varlığını
eserlerinden anlıyorsak, görülmeyen Yüce Allah’ı da eserlerinden
keşfedebiliriz." Sokrat
"İnsan
eliyle uzayda uçmak şaşırtıcı bir başarı ama uzay, kapılarının çok az bir
kısmını insanlara açıyor. Bu delikten evrenin geniş esrarına bakmak, Yaratıcıya
olan kesin inancımızı onaylıyor. Evreni var eden üstün bir Etkin Aklı tanımayan
bir bilim adamını ve gelişen bilimi reddeden bir din adamını anlamakta güçlük
çekiyorum." W.
Braun
"Doğayı ne kadar çok incelersem,
Yaratıcı’nın eserleri karşısında inancım o kadar çok artıyor. Bilim insanı
Allah’a götürür." Pasteur
"Bilimle
ciddi şekilde uğraşan herkes, tabiat kanunlarında bir ruhun, insanlardan daha
üstün bir ruhun olduğuna ikna olur. Bu yüzden bilimle uğraşmak, insanı dine
götürür."
Einstein
"Hangi sahada olursa olsun,
bilimle ciddi şekilde ilgilenen herkes, bilim mabedinin kapısındaki şu yazıyı
okuyacaktır.’İman et’. İman, bilim adamlarının vazgeçemeyeceği bir
vasıftır." Max Planck
"Din
duygusu ne zaman kaybolsa, bilim, ilhamı olmayan bir deneyciliğe dönüyor." Einstein
"Ancak Allah’a inandığım zaman
yaşadığımı anladım." Tolstoy
“Ey insanlar! (Size)
bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah'ı bırakıp da yalvardıklarınız
bunun için bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan
bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar. İsteyen de âciz, kendinden istenen
de! “ Hac 73
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder