Ancak
seküler-laik odaklı ekonomide gerek fahişelik gerekse orospuluk cinsellikle
değil fikirle yapıldığından harami tatmindeki kaynaklarını sömürgecilikten
almaktadırlar.
Faiz bankacılığı ile faizsiz
bankacılık öyle benzerdirler ki, tıpkı fahişelikle orospuluk misali
farksızdırlar. Amaçları aynı olup hedef çerçevesinde birbirlerini aratmasalar
da aynı çanaktan beslenip aynı batıllığa kaşık sallamalarından ötürü aynı
çukura atıklarını boşaltırlar.
Bankaları yönlendirip denetleyen
Merkez Bankası’dır; diğer bir ifadeyle bankaların anası ya da bankaların
bankası olma hüviyetiyle sahip olduğu görev ve fonksiyonlarını dayandığı faiz
sistemli yasalarla icra eder ve ettirir.
Faiz
güdümlü para politikaları uygulayarak, para arzının kontrolünü sağlayan Merkez
Bankası, bankaların en üstünde bulunan ve onların
düzenlemelerini yaparak gerektiğinde finansman kaynağını sağlayan ana bir yapı
ise, Katılım Bankası adı
altındaki faizsiz bankacılığın var olabilmesi mümkün değildir.
Lakin İslam dışı her olayda olduğu gibi bankacılıkta da öyle
manipülatif bir maharet sahibiyiz ki, faiz sisteminden kaçan Müslümanları
haramsal havuza dâhil edebilmek maksadıyla Katılım Bankalarını, faizsiz
bankacılık olarak İslami literatürde meşrulaştırabilmişizdir.
Oysa faiz veren bankalar nasıl fahişeler ise, kar payı verdikleri
iddiasında bulunarak İslami algı oluşturan Katılım Bankaları da orospudurlar.
Öyle ki, önce akılları karıştırarak ve imanları iğfal ederek cezp
eder, sonrada avına düşürdüğünü iliğine kadar sömürüp elinde avucunda ne varsa
alıp götürür. Nasıl ki, şeytanla işbirliği yapmanın ilk kuralı ‘yapmamak’ ise,
seküler-laik tabanlı bir bankayla da alışverişe girilmemelidir. Kimileri dünyada
yararlansalar bile ahiretlerini kaybedecekleri muhakkaktır.
Finansal piyasanın ana kurumu olan İslam
dışı bankalara öyle tutsak kılınınmış ki, sömürünün merkezleri
olunabilinmiştir. Tamamen vicdanları paçavraya çevirip merhamet duygusunu
ortadan kaldıran oportünist gaddarlıkları insani değerleri biçmiş; dolayısıyla
önce güldürüp sonra kahrettirmişlerdir. Şehvetin doruğa çıkıp anlık tatmin için
erkek yahut kadın fahişe veya orospunun verebileceği felaket nasıl
hesaplanamıyor ise, bankalarla girilen ilişkiler daha beterini doğurabilmektedir.
Bankaların kurumsal varlığı yanında en
alttan en üst düzeye kadar çalışanlar, zamanla taştan kalplere dönüşebilmekte;
sömürgeci efendilerinin adamı olabilmek, ceplerini doldurabilmek ve mevkilerini
yükseltebilmek maksadıyla masumiyet maskeleriyle en acımasız avcıdan daha zalim
tuzaklarla insanları girdaba çekebilmektedirler.
Mevduatınız olduğu müddetçe etkileri altına
alabilmek için akıl almaz taklalar atarak dilenci misali yakarmakta, sıkıntıya
düştüğünüz de hasım misali kanınızı emebilmektedirler. Paraları çalıştırmaları
amacıyla sömürgecileri sübvanse edenlerin nasıl insanlığı bitiren bir
hoyratlıkla ihtiyaç sahiplerini mahvı perişan bıraktıkları idrak edilebilse,
parazitlerin olmadığı bir dünya yani İslami hükümlerin egemen olduğu vicdan ve
adaletin meydana geleceğine şüphe yoktur. Dolayısıyla sömürücülere imkân
kazandıranlar süreç içinde çok daha berbat hale düşerek, hem kendilerini hem de
insanlığı perişan etmiş olduklarını anlayabilecektirler.
Allah Resulü; “Münafık, kâfirden yetmiş kat daha fazla
tehlikelidir” buyurmuştu. Aslında bu hadis öyle derin bir
muhteviyata sahiptir ki, insanlığın, dürüstlüğün, vicdanın ve adaletin özünü
işaret etmektedir.
İslam algılı insanlar, liderlerini,
yöneticilerini ve partilerini nasıl vahiy dışı İslami bir düşünce, davranış,
politika ve devletle meşrulaştırılmışlar ise, faizsiz bankacılık adına Katılım
Bankaları da öyle meşrulaştırılmıştır.
Fahişeler, nasıl pezevenklerinin gözetimi altında programlı
bir çalışma yaparak fiyatlarını önceden belirliyorlar ise, bankaların pezevengi
Merkez Bankası da güttüğü program dâhilinde bankaların tamamını
yönlendirmektedir. Her ne kadar faizsiz bankacılık olan Katılım Bankalarına
bağımsız yani İslami bir bankacılık algısı oluşturmaya çalışsalar da kesinlikle
yalandır ve Merkez Bankası’nın ilkeleri dışına çıkamamaktadırlar.
Katılım Bankalarının faiz yerine kar payı vermelerinden
fahişelikten ayrı tutsam da, aslında doğrudan tatmin amaçlı zina yapan orospulara
haksızlık yapmaktayım. Çünkü faiz veren bankalarla kar payı dağıtan bankaların
nasıl aynı oldukları, orantılarıyla kanıtlıdır.
Faiz, fahişelikten, orospuluktan yani zinadan
çok daha büyük bir haram ve günah olup, bankaların fuhuş sektöründen hiçbir
farkları yoktur. Biri bedeni diğeri de akılla fuhşiyat yaparak şeytanın adımlarını
takip ediyorlar ise, Allah nezdinde bir ayrıcalıkları olabilir mi? Sonuçta her
iki sektörde ayetlerin inkâr edildiği ve haram kılındığı küfrü yerler
olmalarından bankacılıkla fahişelik eşdeğerdir.
Dünyaca
ünlü Pakistanlı iktisatçı Khan’da, Katılım
Bankalarının faizli bankalardan farklı olmadığını vurgulayarak; ''Bu
bankacılık türü faizli bankacılıktan çok da farklı bir şey değil. Onlar İslami
olduklarını söylüyorlar fakat temelde yaptıkları şey birbirine çok benziyor. Bu
terminolojiyle İslami olduklarını iddia ediyorlar. Müslüman âlimler faizi
tanımlarken birtakım hatalara düşüyor. Burada hataya düşmemeli, sadece Kur'an'ı
Kerim'i rehber edinmeliyiz.'' ifadelerini kullandı.
Şükürler olsun ki, ticari
hayatımın hiçbir devresinde asla kredi kullanmadım, katılım hesabı açtırmadım.
Hatta yıllar önce Emlak Bankası’ndan adıma çıkan çok yüklü ihracat kredisini
dahi faizin haram olmasından dolayı reddetmiştim.
İfadelerimin kaba,
argo ve odun gibi oluşundan ötürü okuyucularımdan özür dilerim.
“Budur cihanda en
beğendiğim meslek; sözün odun olsun hakikât olsun tek.” Mehmet Akif Ersoy
“Kim, dünya hayatını ve zinetini istemekte ise, işlerinin
karşılığını orada onlara tam olarak veririz ve orada onlar hiçbir zarara
uğratılmazlar. İşte onlar, ahrette kendileri için ateşten başka hiçbir şeyleri
olmayan kimselerdir; (dünyada) yaptıkları da boşa
gitmiştir; yapmakta oldukları şeyler de batıldır.” Hud
15-16
“Bizim ayetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek
isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne
deliğine girinceye kadar cennete giremeyeceklerdir! Suçluları işte böyle
cezalandırırız!” Araf 40
“O (Allah), Kitap'ta size
şöyle indirmiştir ki: Allah'ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onlarla alay
edildiğini işittiğiniz zaman, onlar bundan başka bir söze dalıncaya kadar
kâfirlerle beraber oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz. Elbette Allah, münafıkları ve kâfirleri cehennemde bir araya getirecektir.” Nisa 140
“Artık Rabbinin hükmüne (boyun eğip) sabret; onlardan hiçbir günahkâra yahut
hiçbir nanköre boyun eğme.”
İnsan 24
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder