İhanettir,
mazoşistliktir, sapıklıktır, zalimliktir, vicdansızlıktır, dinsizliktir,
namussuzluktur; Allah’a, insanlığa, mahlûkata, vatana, yere ve göğe hainliktir,
nankörlüktür!
Ya
diğerleri!
Seküler yani batıl rejime dayalı tüm partiler;
ancak kimi kötünün iyisi, kimi de iyinin kötüsü olması hasebiyle tercihte mecburiyet
doğursa da hiçbiri iyi değildir. Çünkü iyi olabilmeleri için Allah’ın yardım ve
desteği açısından indirdikleriyle hükmetme zorunlulukları vardır. Dolayısıyla kötünün iyisi ya da iyinin kötüsü,
her an değişkenlik gösterebilecek esneklikten dolayı tumturaklı güven teşkil
etmemektedirler.
Batıl rejimlerde iyinin iyisi olamaz ama
kötünün kötüsü o kadar mevcuttur ki, şeytanın nefisleri arşa çıkarmasından iyi
sanılması gibi kötünün kötüleri de iyi bir algı oluşturarak iyilik hamisi
kesilebilmektedirler.
Heva ve heveslerini tanrı edinmiş CHP ve
PKK/HDP gibi maskelilerin iyi olduklarına dair açı o kadar ürkütücü ki, milyonlarca
yığının umut bağlayabilmesi tehdit ve kıyametsi felaketi işaret etse de
muhakeme edilememektedir. Çünkü nefsi arzu ve istekler hem aklın hem de kalbin algılayışını
engeller.
CHP ve PKK/HDP’nin ahlak kurallarına
açtıkları savaşın nasıl bir bedelle ödeneceğinin idrakinde olmayan yığınlar,
sadece kendilerini değil fırsat verenleri de kasıp kuşatarak darmadağın
edecektir. Ne var ki, demokrasi ve özgürlük gerekçesiyle meşrulaşan ahlaksızlık
öyle bir sapıklığa yol açmış ki, beterin daha beterini merak edenlere yanıt
olacak vahamettedir.
“Sakın ahlak kurallarını çiğnemeyin, çünkü öcünü çabuk alır.” Tolstoy
Daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük
taleplerinin amacı nedir biliyor musunuz; dinsizlik, namussuzluk, asilik ve ahlaksızlıktır.
Bu anlayış öylesine bir zehirdir ki, kendi gibi ahlaksız olmayanlara karşı müdahaleyi
de meşru kılan anarşiyi doğurmaktadır. Bu sebeple ahlaksızların, ahlakı mihenk edinmiş
insanlara saldırmaları, hakaretleri, baskıları ve şiddetleri, daha fazla
özgürlük adına yapılmaktadır.
Fitnenin adam öldürmekten çok daha büyük
bir suç ve günah olduğu yaşamda, muhakeme yetisi olabilen bir insanın CHP ve
PKK/HDP’yi tercih edebilmesi imkânsızdır. Hangi ebeveyn, oğlunun bir erkek
sevgili olmasını ya da erkekle evlilik yapmasını hazmedebilir; hangi ebeveyn, kızının
dilediği erkekle yahut hemcinsi ile ilişkisine hoşgörüde bulunabilir; hangi evlat,
babasının veya kardeşinin homoseksüel, transseksüel ya da biseksüel olmasına
rıza gösterebilir; hangi eş, karısı yahut kocasının dans adına bir yabancıyla
sürtüşmesine ya da tatmin olabilmesi için seks yapmasına onay verebilir; hangi
aile, ensest ilişkiyi veya evladının asi bir terörist olmasını kabullenebilir?
İşte CHP ve PKK/HDP, özgürlük gerekçesiyle LBGT’cilerin
ve teröristlerin temsilcileri olarak Türkiye’nin hem ahlaki yapısını hem de
asayişini öyle biçmeye hazırlardır ki, muhalefetteyken yaptıkları tahribatı olası
bir hükümet olmaları durumunda faziletin ve güvenliğin zerresini
bırakmayacaklardır.
Ekonomiden, geçimden, barıştan, hukuktan, huzur
ve güvenden daha önce ahlak gelir! Ahlakını yitirmiş nice zengin toplumlar
vardı ki, eserleri toprağın binlerce metre altından kazılarak gün yüzüne
çıkarılmıştır. Ahlaki kurallara özgürlük bahanesiyle karşı çıkılmasının nedeni,
İslam’ın ahlaki bir temel üzerine oturmasındandır. Dolayısıyla gizli yahut
aleni İslam’ı sindiremeyenlerin ahlaktan yana olmaları ve savunabilmeleri asla mümkün
değildir.
Velev ki CHP ya da PKK/HDP, vaatlerinin tamamını
yerine getirmiş; tek bir hane hatta sokakta bir yoksul bırakmamacasına zengin
yapmış; insanların her türlü dileklerini karşılamış; ifade ettikleri gibi
seçmenlerini hatta ülkeyi refahlıkta uçurmuş olsalar dahi kötü ahlaklı sapıklar
olmalarından yaptıkları hiçbir iyilik fayda vermez. Onlar öyle bir kötü ahlaka
sahiptirler ki, tıpkı parçalanmış bir testiye benzer. Dolayısıyla ne yamanır,
ne de eskisi gibi toprak olur. Unutulmamalıdır ki, onların yapılarındaki temel,
dinsizlik, namussuzluk ve ahlaksızlık üzerine atılmıştır.
“Memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çöker.” Cicero
CHP ve PKK/HDP’yi destekleyenler ya
insanlıktan ya da Müslümanlıktan çıkmışlardır ki, ailelerini, çocuklarını ve
nesillerini tarumar edip çerçöp haline getirecek ahlak düşmanlarına sahip
çıkabilmektedirler. Nasıl bir dehşetin içinde olduklarını bir kestirebilseler;
değil oy vermek, eşleri destekliyorsa derhal boşamaları, babaları destekliyorsa
veli edinmemeleri, kardeşleri veya çocukları destekliyorsa reddetmeleri kaçınılmazdır.
Ancak geçmişteki toplumların başlarına gelenleri acı ve dehşet içinde tatmaya
başladıklarında, artık geri dönüşleri olmayacak, ne pişmanlıkları ne de tevbeleri
bir işe yaramayacaktır. Bilinmelidir ki, ahlak bakımından düşmüş olan CHP ve
PKK/HDP’ye namuslu bir hayat vermeye kalkmak, ölüleri dirilmekten daha zordur!
Din ve ahlak duyguları zayıf ya da olmayanlar
kimdir bilir misiniz; insani ve cinsi şeytanlardır. Dolayısıyla şeytandan
iyilik beklemek, devenin iğne deliğinden geçeceğini ummak gibidir.
İslam
ve insanlık adına ahlaksızlıkla mücadele, her Müslüman’ın asla savsaklayamayacağı
bir münazaadır ki, bedeli hapis değil ölüm dahi olsa ödün verilmemelidir.
"Çünkü sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar; yalnız ahlaksız,
nankör (insanlar) doğururlar (yetiştirirler)." Nuh
27
“Ey iman edenler! Eğer küfrü (dinsizliği ve ahlaksızlığı) imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve
kardeşlerinizi (bile) veli
edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir.” Tevbe 23
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder