3 Mayıs 2015 Pazar

Şeytanın Kürtçe karşılığı PKK/HDP…



Türkçe karşılığı CHP; vahyi karşılığı ise, seküler-laik rejim ve düzenleri kabullenen ve itaat edenlerin tamamıdır. Dolayısıyla nasıl ki gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince diğerleri de yanlış gidiyor ise, vahiy dışı bir rejimden doğru bir gidişat ne beklenir ne de umulabilir. 

Müslüman Türkiye’de PKK/HDP doğrudan; CHP dolaylı olarak Allah’a, Resulüne, Kur’an’a ve ahlaka savaş açıp vahyi ve insanı insan yapan vicdani ve erdemsi değerleri yok etmeye çalışırlarken; diğerleri de din ve ahlak dışı rejime tutsaklıklarından izlemekten öte dürüst ve adil bir siyaset ve tavır ortaya koyamamaktadırlar.

Karanlıkla aydınlık, körle gören ne kadar aşikâr ise; doğru ile yanlış, hak ile batıl o kadar alenidir. Ancak nefsi çıkarların ve kazanımların uğruna yanlışı kabullenip doğruymuş gibi sunarsan, topluma öyle bir zehir kazandırırsın ki; o zehir, şifa veren bir devaymışçasına kitlelerce rağbet görür. Böylece yanlış yolda olana meşruiyet sağlar, doğru yolda olanı yanlış bataklığına sürükler.

Oysa toplumları peşlerinden sürükleyenler, hak ve adaletle şahitlik ederek hiçbir etki altında kalmaksızın ve menfaat gütmeksizin doğruya doğru,  yanlışa yanlış diyebilmelidirler. Ne var ki, neyin doğru yahut yanlış olduğuna hükmeden yaratıcı Allah’ın olması, seküler-laik rejime aykırılık teşkil etmekte; bu sebeple rejime dayalı varlık gösteren dini-siyasi kişi ve kuruluşlar münafıkça davrandıklarından belanın binbir türlüsüne bir millet layık olabilmektedir.

Cin ile insan, şeytan ile peygamber, hak ile batıl, şer ile hayır, kötü ile iyi, karanlıkla ile aydınlık ve doğru ile yanlışı kim yaratmışsa; neyin ne olduğu ile ilgili yargı ve hükümde O’na mahsustur. Nefsin inisiyatifindeki herhangi bir seçim öyle bir bozgunculuk ve felakettir ki, her nefsin arzu ve isteklerine yerine getirebilmek adına doğru ne varsa silinip süpürülmektedir.

Bedenin içindeki egemen olan ruhu idrak edemeyen, her şeyi beden ve maddeden ibaret sanır. Bedene ve maddeye fiziksel kabiliyet kazandıran ruhun gücünü bilmeyen, sahnenin önünden etkilenip arkasındaki gerçeği görmeye ihtiyaç duymaz. Çünkü nefis için her şey görüntü demektir. Dolayısıyla insan, görünmeyenlere değil görünenlere ilgi duyduğundan nefsin kapanına düşmektedir.

Düşünün; gerçeği yalandan, doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırabilen muhakeme yetisine sahip bir insan, kendini mahvı perişan edecek şeytanı kucaklayabilir ve rab misali ardına takılabilir mi? Öyleyse PKK/HDP’nin ruhsal değil görünen bir şeytan olduğu gerçeği apaçık ortadayken; insanların hele de Müslümanların akın akın peşinden gitmeleri insan değil insan görünüşündeki sapkın mahlûklar olduğunu kanıtlamaktadır.

Ancak PKK/HDP gibi azılı şeytanı meşrulaştıran seküler doğmalı demokrasi anlayışı olup, Müslüman millete nüfus etmesi ve musallat olması el birliğiyle sağlanmıştır. Şeytanla girişilen bir çözüm arayışı, uzlaşma ve barışının tesis edilebilmesi mümkün değildir ama ruhlarına ve kalplerine fiyat etiketi koyanlar iblisi Türkiye’nin başına bela kılmışlardır. Hem de öyle bir bela ki, musluklardan kan akıtma hayalleri taşıyan şedit bir bela!

Şeytana hak ve hukuk tanıyan bir millete Allah’ın yardım ve desteği vaki olabilir mi? Nerede bir karışıklık, bozgunculuk, terör, eşkıyalık, kötülük, kaos ve infial var ise, orada insansı şeytan ya PKK/HDP ya da CHP vardır! Peki, diğerleri farklı mı diye soracak olursanız; bilin ki tamamı İslam dışı seküler rejimin paryalarıdırlar. Böylesi apaçık kanıtlara rağmen toplum gerçeği idrak edememekte ısrar ve inadını sürdürebiliyorsa, Allah da dileklerini yerine getirerek layık oldukları perişanlığı nasip etmektedir. 

Bir kimsenin kalbinde ne sakladığı beşer tarafından bilinemez ise de, konuşma tarzı, o kimsenin kalbinde ne taşıdığını ortaya koymakta ve okuyabilenler için kim olduğu kolayca tanınabilinmektedir. Ancak bunun için gönül gözünün bilici gücüne inanmak ve kalbin imanla kuşatılması gerek!
       
Kimilerinin melek zannettiği soyut şeytan, ateşten yaratılmış bir cindir; kötülüğün, şerrin, batılın ve karanlığın elçisi olarak hem cinleri hem de insanları baştan çıkarmak maksadıyla vazifelidir. Lakin insansı şeytan, cinsi şeytandan daha azgın bir felakettir. Dolayısıyla yaratıcı Allah, gerek cinsi gerekse insansı şeytanları başta peygamberler olmak üzere iman etmiş Müslümanlara düşman kılmış ve gerekçesi ne olursa olsun dost edinilmesini kesinlikle yasaklayarak, işbirliği içinde olunmasını, tolerans gösterilmesini ve müsamaha duyulmasını gayrimeşru saymıştır. 

Bakın; Allah, Felak Süresinde, “karanlığın şerrinden sabahın Rabbine sığınırım” buyurmuştur. Neden biliyor musunuz; şeytanın ve dostlarının karanlık olmalarındandır. Dolayısıyla PKK/HDP karanlıktır ama nefislerini rab edinmişler, karanlığı aydınlık sanmalarından iblisin destekçileridirler. 

“Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.” En’am 112  

Hiç yorum yok: