Türkçe
karşılığı CHP; vahyi karşılığı ise, seküler-laik rejim ve düzenleri kabullenen ve
itaat edenlerin tamamıdır. Dolayısıyla nasıl ki gömleğin ilk düğmesi yanlış
iliklenince diğerleri de yanlış gidiyor ise, vahiy dışı bir rejimden doğru bir
gidişat ne beklenir ne de umulabilir.
Müslüman Türkiye’de PKK/HDP doğrudan; CHP
dolaylı olarak Allah’a, Resulüne, Kur’an’a ve ahlaka savaş açıp vahyi ve insanı
insan yapan vicdani ve erdemsi değerleri yok etmeye çalışırlarken; diğerleri de
din ve ahlak dışı rejime tutsaklıklarından izlemekten öte dürüst ve adil bir
siyaset ve tavır ortaya koyamamaktadırlar.
Karanlıkla aydınlık, körle gören ne kadar
aşikâr ise; doğru ile yanlış, hak ile batıl o kadar alenidir. Ancak nefsi
çıkarların ve kazanımların uğruna yanlışı kabullenip doğruymuş gibi sunarsan,
topluma öyle bir zehir kazandırırsın ki; o zehir, şifa veren bir devaymışçasına
kitlelerce rağbet görür. Böylece yanlış yolda olana meşruiyet sağlar, doğru
yolda olanı yanlış bataklığına sürükler.
Oysa toplumları peşlerinden sürükleyenler,
hak ve adaletle şahitlik ederek hiçbir etki altında kalmaksızın ve menfaat
gütmeksizin doğruya doğru, yanlışa
yanlış diyebilmelidirler. Ne var ki, neyin doğru yahut yanlış olduğuna hükmeden
yaratıcı Allah’ın olması, seküler-laik rejime aykırılık teşkil etmekte; bu
sebeple rejime dayalı varlık gösteren dini-siyasi kişi ve kuruluşlar münafıkça
davrandıklarından belanın binbir türlüsüne bir millet layık olabilmektedir.
Cin ile insan, şeytan ile peygamber, hak
ile batıl, şer ile hayır, kötü ile iyi, karanlıkla ile aydınlık ve doğru ile
yanlışı kim yaratmışsa; neyin ne olduğu ile ilgili yargı ve hükümde O’na mahsustur.
Nefsin inisiyatifindeki herhangi bir seçim öyle bir bozgunculuk ve felakettir
ki, her nefsin arzu ve isteklerine yerine getirebilmek adına doğru ne varsa
silinip süpürülmektedir.
Bedenin içindeki egemen olan ruhu idrak
edemeyen, her şeyi beden ve maddeden ibaret sanır. Bedene ve maddeye fiziksel
kabiliyet kazandıran ruhun gücünü bilmeyen, sahnenin önünden etkilenip
arkasındaki gerçeği görmeye ihtiyaç duymaz. Çünkü nefis için her şey görüntü
demektir. Dolayısıyla insan, görünmeyenlere değil görünenlere ilgi duyduğundan
nefsin kapanına düşmektedir.
Düşünün; gerçeği yalandan, doğruyu
yanlıştan, iyiyi kötüden ayırabilen muhakeme yetisine sahip bir insan, kendini
mahvı perişan edecek şeytanı kucaklayabilir ve rab misali ardına takılabilir
mi? Öyleyse PKK/HDP’nin ruhsal değil görünen bir şeytan olduğu gerçeği apaçık
ortadayken; insanların hele de Müslümanların akın akın peşinden gitmeleri insan
değil insan görünüşündeki sapkın mahlûklar olduğunu kanıtlamaktadır.
Ancak PKK/HDP gibi azılı şeytanı
meşrulaştıran seküler doğmalı demokrasi anlayışı olup, Müslüman millete nüfus
etmesi ve musallat olması el birliğiyle sağlanmıştır. Şeytanla girişilen bir
çözüm arayışı, uzlaşma ve barışının tesis edilebilmesi mümkün değildir ama ruhlarına
ve kalplerine fiyat etiketi koyanlar iblisi Türkiye’nin başına bela kılmışlardır.
Hem de öyle bir bela ki, musluklardan kan akıtma hayalleri taşıyan şedit bir
bela!
Şeytana hak ve hukuk tanıyan bir millete
Allah’ın yardım ve desteği vaki olabilir mi? Nerede bir karışıklık, bozgunculuk,
terör, eşkıyalık, kötülük, kaos ve infial var ise, orada insansı şeytan ya
PKK/HDP ya da CHP vardır! Peki, diğerleri farklı mı diye soracak olursanız;
bilin ki tamamı İslam dışı seküler rejimin paryalarıdırlar. Böylesi apaçık
kanıtlara rağmen toplum gerçeği idrak edememekte ısrar ve inadını sürdürebiliyorsa,
Allah da dileklerini yerine getirerek layık oldukları perişanlığı nasip
etmektedir.
Bir kimsenin kalbinde ne sakladığı beşer
tarafından bilinemez ise de, konuşma tarzı, o kimsenin kalbinde ne taşıdığını
ortaya koymakta ve okuyabilenler için kim olduğu kolayca tanınabilinmektedir.
Ancak bunun için gönül gözünün bilici gücüne inanmak ve kalbin imanla
kuşatılması gerek!
Kimilerinin melek zannettiği soyut şeytan,
ateşten yaratılmış bir cindir; kötülüğün, şerrin, batılın ve karanlığın elçisi
olarak hem cinleri hem de insanları baştan çıkarmak maksadıyla vazifelidir.
Lakin insansı şeytan, cinsi şeytandan daha azgın bir felakettir. Dolayısıyla
yaratıcı Allah, gerek cinsi gerekse insansı şeytanları başta peygamberler olmak
üzere iman etmiş Müslümanlara düşman kılmış ve gerekçesi ne olursa olsun dost
edinilmesini kesinlikle yasaklayarak, işbirliği içinde olunmasını, tolerans
gösterilmesini ve müsamaha duyulmasını gayrimeşru saymıştır.
Bakın; Allah, Felak Süresinde, “karanlığın
şerrinden sabahın Rabbine sığınırım” buyurmuştur. Neden biliyor
musunuz; şeytanın ve dostlarının karanlık olmalarındandır. Dolayısıyla PKK/HDP
karanlıktır ama nefislerini rab edinmişler, karanlığı aydınlık sanmalarından iblisin
destekçileridirler.
“Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman
kıldık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar.
Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle
başbaşa bırak.” En’am 112
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder