Kur’an’da
bildirilmemiş Mehdi ile Kur’an’da haber verilmiş Dabbe’tül Arz adlı canlıya
olan İslam âleminin ilgileri; Kur’an dışı efsane, hurafe ve uydurulmuş sözde
hadislere nasıl rağbet edildiğini ve Kur’an’dan çıkılarak sapıklığa düşüldüğünü
kanıtlamaktadır.
Allah Resulü, kendisine vahiyle bildirilip haber
verilmemiş hiçbir konuda herhangi bir sözü mümkün değilse de, Mehdi misali
birçok konuda zatına isnat edilen yalan ve iftiralarla anıldığı ve reverans
gösterildiği malumdur. Bu sebeple; “Bana nispet edilen sözü Kur’an ile karşılaştırınız,
Kitabullah’a muvafık ise benimdir, ben söylemişimdir” buyurarak
müminleri uyarmıştır.
Herkes Mehdi’nin çıkacağı abartısını bilir
ama kimse “Dabbe’tül Arzın” çıkacağı konusunda bihaberdir. Çünkü müminlere Kur’an
bilgisi değil hurafeler öğretilmektedir.
“(Resulüm!) Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin; bilakis, Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir.” Kasas 56
Peki, mitolojik kahraman Mehdi efsanesi nereye dayanmaktadır?
Günümüz itibariyle Mehdi inancı, Şiiliğin iman esaslarındadır. Tarihsel olarak ise, kökeni Mecusilik gibi Fars inançlarına dayanmasıyla birlikte yahudi-hıristiyan geleneğindeki “Mesih” öğretisi de sapkınlığı tetiklemiştir. Mecusi inancı çok eskiye dayandığı için, Mesih inancını geliştiren yahudilerin de, Babil sürgünü zamanında dönemin etkin dini Mazdeizm’in tesiri altında kalmışlardır. Dolayısıyla nereden ve hangi açıdan bakılsa da, Mehdi inancı bir küfürdür ve İslam’a sokulmak istenen ortak koşucu bir zehirdir. Unutulmamalıdır ki, yönetip yönlendiren ve Mutlak İradesi’yle dilediğini yapan Allah’tır, seçtiği veya seçeceği araçların hiçbir önemi, yaptırımı ve etkinliği bulunmamaktadır. O, ‘ol’ derse her şey olur, bu sebeple aracıların iradelerince hiçbir müeyyideleri yoktur!
“De ki: Doğrusu ben size ne zarar verme ne de fayda sağlama gücüne sahibim.” Cin 21
Aslında Mehdi denen sapkın inancın küfür olduğu apaçık ortada ama kör, sağır ve mühürlü olanlar kavrayamamaktadırlar. Ki, onlar, Mehdi’nin geleceğini bekleyerek kurtulacakları umudu içinde şeytana kendilerini öyle kul edinmişlerdir ki, güya iman ettikleri Allah yokmuş, kurtarıcı yahut kötülükleri engelleyici değilmiş gibi tanrıları Mehdi’nin kendilerini kayıracağı ütopyasına kapılmışlardır. Kime karşı; haksızlık ve adaletsizlik yapan (hâşâ) Allah’a karşı olmalı ki, Allah’tan başka bir hidayet verici ve kurtarıcı beklemektedirler.
Mehdilik inancındaki deccal ve süfyan gibi mitlerin çıkacağı iddialarının tamamı yalan ve hurafedir. Mehdi mi arıyorsun; kim Allah’ın hükümlerini yeryüzünde hâkim kılabilmek için küfre karşı cihad yapıyor ise, işte Mehdi o ve onlardır. Deccal ve süfyan mı arıyorsun; her kim Allah ve Resulüne karşı savaşıp hükümlerine itaat etmeyerek asilikte sınır tanımıyor ise, işte deccal ya da süfyan o ve onlardır. Ama derdin yahut amacın başkaysa, sakın ha merak etme, yakında ona da kavuşursun hatta şeytanın temsilcisi olmandan o’sundur.
“O söz başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir dabbe (mahlûk) çıkarırız da, bu onlara insanların
ayetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler.” Neml 82
O mahlûkun ne ve nasıl olduğunu Allah
bildirmemiştir. Lakin Allah Resulüne isnat edilen rivayetlere göre Dabbe’tül
Arz:
Ahir zamanda insanların fesadı ve Allah’ın
emirlerini terk ederek vahyi değiştirdikleri sırada bir canlı çıkarılacak. Bu
canlının adı “Dabbe’tül Arz” olup,
uzak bir çöldeki toprağın altından çıkacak. Dabbe’tül Arz, çöldeki bir yarıktan
kısrağın koşması misali çıkacak; üç günde üçte biri dahi çıkmış olmayacaktır.
İnsanlarla konuşacak; herkes onu işitecek; hamile kadınlar günleri dolmadan
önce doğuracak; tatlı sular tuzlu sulara dönüşecek; dostlar birbirlerine düşman
olacak; hikmet yıkılacak ve ilim kaldırılacaktır. Yeryüzü, kendisini takip eden
şeyle konuşacak. İşte o zamanda insanlar, erişemeyecekleri şeyleri umup; nail
olamayacakları şeyleri isteyeceklerdir. O öyle bir canlıdır ki, iki boynuzunun
arası, bir atlı için bir fersahlık yoldur. Onun tavuk telekleri gibi telekleri,
sarı tüyleri, tırnağı ve sakalı vardır. Soylu bir atın koşması gibi üç gün
çıkmaya devam edecek de, henüz üçte biri bile çıkmış olmayacaktır. Onun başı
öküz başı, gözü domuz gözü, kulağı fil kulağı, boynuzu dağ keçisi boynuzu,
boynu devekuşu boynu, göğsü aslan göğsü, rengi kaplan rengi, böğrü kedi böğrü,
kuyruğu koç kuyruğu, ayakları deve ayakları gibidir. Her iki mafsal arası iki
kulaçtır. Onunla beraber Hz. Musa (s.a)’ın asası ve Hz. Süleyman (a.s)’ın
yüzüğü de çıkacaktır. Hiçbir mümin bırakmaksızın yüzlerine Hz. Musa’nın
asasıyla dokunacak ve onların yüzünde beyaz bir nokta oluşacak, bu nokta
yayılıp sonunda bütün yüzü bembeyaz kılacaktır. Hiçbir kâfir bırakmayıp
yüzlerine Hz. Süleyman’ın yüzüğü ile dokunacak ve siyah bir nokta oluşacak, bu
nokta yayılıp bütün yüzünü simsiyah kılacaktır. O kadar ki, insanlar
çarşılarda, “Ey mümin şu kaça; ey kâfir şu kaça” diye alışveriş yapacaklar. Hatta
bir aile, sofralarının başına oturduklarında, kimin mümin kimin kâfir olduğunu
bilip tanıyacaktır. Sonra Dabbe’tül Arz onlara; “Ey filanca kişi, sana müjdeler
olsun, sen cennet ehlindensin; ey filanca kâfir, sen cehennem ehlindensin”
diyecektir. İşte Allah, ayetinde; “Kendilerine söylenmiş olan başlarına geldiği zaman yerden
bir canlı çıkarılır ki, insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıklarını
söyleyerek konuşur.”
Hidayete eriştiren de yoldan çıkaran da
Allah’tır; İyilik ve kötülük elçileri olarak Peygamberleri ve şeytanı
yaratmasıyla birlikte kıyamete kadar ne iyiliği ne de kötülüğü temsilen başka
bir elçi göndermeyecektir. Dolayısıyla Mehdi de, decaal da, süfyan da yalandır,
hurafedir ve iman edenleri Kur’an’dan uzaklaştırıp sapkınlığa odaklatmaktır.
Gerçek olan Kur’an’la bildirilen Dabbet’ül
Arz’dır ama ondan bahsetmek sapmışların işine gelmemektedir. Çünkü Dabbe’tül
arz ne hidayet verici ne kurtarıcı ne zulmedici ne de saptırıcıdır. O, yaratıcının
takdiriyle iman ya da küfür yoluna girmiş olanları deşifre etmekle görevlidir.
Dolayısıyla Mehdi inancı taşıyanların akıbetleri o kadar vahimdir ki, Dabbe’tül
Arz, Hz. Süleyman’ın yüzüğü il yüzlerine vurarak, oluşacak siyah noktanın tüm
yüzlerini simsiyah hale getirmesiyle kâfir damgası yiyecekleri muhakkaktır.
Budistler de Buda’nın uykuda olduğunu ve bir gün uyanıp kendilerini
kurtaracağına inanırlar. Kimden?!!!
“De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben Allah'ın hepinize gönderdiği bir
elçisiyim. Göklerin ve yerin mülkü yalnız O'nundur. O'ndan başka tanrı yoktur,
O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve ümmi (okuma-yazma
bilmeyen) peygamber olan elçisine iman
edin. O da Allah'a ve O'nun sözlerine inanıp iman etmiştir. Ona iman edin ki
hidayete ermiş olursunuz.” Araf
158
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder