Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın,
İSEDAK toplantısındaki İslam dünyasına çağrısı bir intifada duygusu uyandırıp
küfre karşı bir birliktelik algısı oluştursa da, tıpkı kürsüden vaaz eden
hocaların celalli konuşmalarının ardından cemaatten para dilenerek kurtuluş vaat
etmeleri misali derdinin ekonomik güç olduğu açıklamalarının sonunda ortaya
çıkmıştır.
Yaptığı
konuşmada İslam coğrafyası üzerinde yaşanan olaylara değinen Erdoğan, Batı'nın
İslam ülkelerinin petrolü ve altınını sevdiğini ama asla kendisini sevmediğini
belirterek çağrıda bulunmuş, hiç bir mezhep ayrımı yapmadan tüm İslam
ülkelerinin bir köşeye çekilip yaşanan kaostan kimin kazançlı çıktığını görmesi
gerektiğini ifade ederek, ancak çözüm fitilinin bu şekilde ateşlenebileceğini
söyledi.Meselenin sadece yoksulluk yani ekonomi olmadığını, İslam coğrafyasının tarihinde hiç olmadığı kadar kanla anılır hale gelmiş durumda olduğunu belirten Erdoğan, ''Hemen her gün farklı ülkelerde birkaç tane Kerbela'ya şahit oluyoruz. Her gün çocuklarımız ve kadınlarımız ölüyor. Kutsal mekânlarımız gözlerimizin önünde barbarların postalları ile çiğneniyor. “Sesimiz çıkabiliyor mu; Konuşabiliyor muyuz?” hayır!'' diye konuştu.
İslam ülkelerinin yeryüzünde barışı tescil edebilecek güce sahip olduğunu ve eğer istenilirse akan kanların da durabileceğini, çocuklar ölmeyebileceğini de dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü; ''İstenirse Ortadoğu'daki kan durabilir. Filistin'in yalnızlığı giderilebilir. Bizim sorunumuzu dışarıdan gelen çözemez. Dışarıdan gelenler İslam coğrafyasının petrolünü, altınını seviyor, bizim iç karışıklılığımızı seviyor. Bizim ölümüzü seviyorlar. Ama inanın bizi sevmiyorlar. Buna daha ne kadar göz yumacağız. Her ne mezhepten olursa olsun tüm kardeşlerime çağrıda bulunuyorum'' diye konuşmasını sürdüren Erdoğan, ''Ne olur şöyle bir kenara çekilelim ve bu kaostan ve tartışmalardan kim kazançlı çıkıyor bunu görelim. Şayet bunu görebilirsek çözümün fitilini ateşlemiş oluruz.'' dedi.
Petrol, altın, elmas uğruna, bitmek bilmeyen hırs uğruna canlara hatta ve hatta çocuklara kıyanlardan olmayacaklarını da söyleyen Erdoğan, ırkçılığın da yanında olmayacaklarını belirterek;''Ama inanın hesap gününde hesap gününün sahibi karşısında hiçbir mazeret geçerli olmayacaktır. Masum çocukların elleri susanların ve katillerin üstünde olacaktır.'' dedi.
Tek çıkış yolunun “birlik” olduğunu ifade eden Erdoğan, bölgedeki hiçbir meseleye çıkar nazarında bakmadıklarını ve tarihinin en talihsiz dönemini yaşayan İslam coğrafyasında çıkışın ise birlikten geçtiğini söyledi.
BM'nin çocukların akan kanına sessiz kaldığını ancak İslam İşbirliği Teşkilatı'nın buna sessiz kalamayacağını da ifade eden Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü; ''Dünya barışına daha büyük katkılar sunabiliriz. Yeryüzündeki tüm çatışmalara müdahale edebiliriz. Hamd olsun bunlara yapacak birikim ve gücümüz var; tek ihtiyacımız olan ittifaktır.''
2011 yılında tercihli ticaret sisteminin yürürlüğe girebilmesi için üye ülkelerin atacağı sadece bir kaç adımın olduğunu da söyleyen Erdoğan, konuşmasının sonunda; “İSEDAK'ın Gayrimenkul Kıymetler ve Altın borsası noktasında da adım atması gerektiğini” ifade etti.
Pes ki, pes be arkadaş!
Hem bir taraftan meselenin “yoksulluk yani ekonomi” olmadığını vurguluyor, diğer taraftan birlik çağrısının amacını, “Gayrimenkul Kıymetler ve Altın borsası” kurulması olduğunu söylüyor. Bir taraftan “hiçbir meseleye çıkar nazarında bakmadıklarını” ifade ediyor; diğer taraftan İslam’a savaş açmış Haçlı koalisyonunda yer alarak, düşmanların arzu ve isteklerini yerine getirmede sınır tanımıyor. Bir taraftan, “Hemen her gün farklı ülkelerde birkaç tane Kerbela'ya şahit oluyoruz; her gün çocuklarımız ve kadınlarımız ölüyor; kutsal mekânlarımız gözlerimizin önünde barbarların postalları ile çiğneniyor” diyor; diğer taraftan o barbarlarla ittifak kurup dost olabiliyor. Ayrıca saltanatları ve sömürüleri yıkılmasın diye cihad ehlinden korunabilmek, güç ve itibar sağlayabilmek için Haçlı Batı’yı kazançlı çıkaran, Müslümanların altın, petrol ve diğer kaynaklarını sunan kendileri değil mi? Sunmasalar Allah’ın erlerinden nasıl muhafaza olup haksızlık ve adaletsizliklerini sürdürebilecekler?
Açıklamaları ve amacı o kadar aleni ki, anlaşılabilir olabilmesi için yoruma dahi ihtiyaç bırakmamıştır!
Ey Cumhurbaşkanı Erdoğan! Siz, sadece dünya hayatının görünen yüzünü bilip, ahiret hayatından gafil olduğunuz o kadar aşikâr ki, kendinizi dünya hayatının geçimine ve menfaatlerine, debdebesine, ekonomik güce, çarçabuk geçecek ve sonunda yıkılacak yapılara, süslere, dünya hayatının çekiciliğine, eğlencesine, oyununa, övünülmeye kaptırmışınız. Müslümanlara ahireti gösterip dünyaya sundunuz! İslami hissiyat ve tartışılmaz değerlerini dahi manipüle edebildiğinizden, öğütlerim bir fayda vermeyecektir! Sadece tek bir şey soracağım; fani dünya için gösterdiğiniz çaba, görkem ve azamet ile ilgili Kur’an’da, Allah’ın bir hükmü var mıdır? Dünya çıkarını öven bir ayet var mıdır? Dünya menfaatlerini yücelten bir ayet var mıdır? Ama siz, iyi işler ve hizmet yapıyorsunuz değil mi?
(Bunlar;) iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya
hayatında çabaları boşa giden kimselerdir.” Kehf 104
“Dünya
hayatının durumu, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve
hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip
birbirine girer. Nihayet yeryüzü zinetini takınıp, (rengârenk) süslendiği ve sahipleri
de onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya
gündüz ona emrimiz (afetimiz) gelir
de onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale
getiririz. İşte iyi düşünecek kavimler için ayetlerimizi böyle açıklıyoruz.” Yunus 24
“Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttaki olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hala akıl erdiremiyor musunuz?” En’am 32
“Her kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız. “ İsra 18
“Sakın, kendilerini denemek için onlardan bir kesimi faydalandırdığımız dünya hayatının çekiciliğine gözlerini dikme! Rabbinin nimeti hem daha hayırlı, hem de daha süreklidir.” Ta-Ha 131
“Size verilen şeyler, dünya hayatının geçim vasıtası ve süsüdür. Allah katında olanlar ise, daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Hala buna aklınız ermeyecek mi? Şu halde, kendisine güzel bir vaadde bulunduğumuz ve ardından ona kavuşan kimse, (sırf) dünya hayatının geçici menfaat ve zevkini yaşattığımız, sonra kıyamet gününde (azap için) huzurumuza getirilenler arasında bulunan kimse gibi midir?” Kasas 60-61
“(Ey Muhammed!) Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Çünkü Allah bunlarla, ancak dünya hayatında onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kâfir olarak canlarının çıkmasını istiyor.” Tevbe 55
“Allah
dilediğine rızkını bollaştırır da daraltır da. Onlar dünya hayatıyla
şımardılar. Oysa ahiretin yanında dünya hayatı, geçici bir faydadan başka bir
şey değildir.” Rad 26
“Dünya
hayatını ahirete tercih edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve onun eğriliğini
isteyenler var ya, işte onlar (haktan)
uzak bir sapıklık içindedirler.” İbrahim 3
“Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evladı, ne evladın babası namına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah'ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.” Lokman 33
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder